23

9.8K 830 529
                                    

Emre Fel - Merhabalar

Tozdan yeni bir renk kazanmış küçük kutuların üzerlerini toz beziyle güzelce silerken bu kutuları ne kadar uzun zamandır açmadığımı hesaplamaya çalışıyordum. Ne kadar vakit geçtiyse üzerleri tozdan neredeyse görünmeyecek hâle gelmişti.

Yandaki orta boydaki kutunun tozunu üfleyip bezi üzerine vurdum. Genzime kaçan tozlar birkaç kez öksürmeme sebep olmuştu. Üzerini güzelce sildikten sonra kapağını kaldırdım.

Bugün günlerden cumartesiydi. Evde boş boş oturarak geçireceğim hafta sonu tatilini evimizin kilerine attığımız kutulardan bana ait olanları çıkarıp düzenlemekle uğraşmaya ayırmıştım. Kulağıma taktığım kulaklıklardan yükselen şarkı sesi eşliğinde bu işle vakit öldürürken düşünmeye pek zamanım olmuyordu.

Odama taşıdığım üç küçük hediye kutusu tarzı kutuları güzelce tozlarından arındırmış şimdi de içinde neler olup olmadığına bakacaktım. Biraz önce kapağını kaldırdığım kutunun içinden kapaklı bir defter ve birkaç küçük takı çıkmıştı. Bunları ne zaman kutuya koyup kaldırdığımı bile bilmezken defteri elime aldım. Ortaokuldayken günlük niyetine kullandığım pembe peluş bir defterdi.

İlk sayfaları özensiz ve birkaç kelimelik yazılardan oluşsa da sonrasında günlük tutmanın ciddi bir iş olduğunu kavrayıp daha özenli olmaya çalışmıştım sanırım.

Defterin sayfalarında çoğunlukla Emir ismini görmek beni şaşırtmaktan çok hüzünlendirmişti. Bir zamanlar onun adını yazarken güzel anılarımızdan bahsederken şimdi defterime Emir ismini yazarken sadece kalbime saplanan büyük bir acıyı hissedebiliyordum. Defterin kapağını kapatıp bir kenara bıraktım, daha sonra okuyacaktım.

Kutunun içinden çıkan broşu elime aldım. Üzerinde ismim yazıyordu. Emir bunu sekizinci sınıfta doğum günümde almıştı. Uzunca bir süre ismimi bulmak için ne kadar zorlandığıyla alakalı söylenmiş sonra o kadar uğraşının üstüne bunu her gün takmazsam bana küseceğini söylemişti. O günü hatırlayıp gülerken gerçekten koca bir sene boyunca her gün bana bunu taktırması geldi aklıma.

Bağdaş kurarak oturduğum yerde biraz yükselerek broşu çalışma masamın üzerine bıraktım. Neden bunu değersiz bir şeymiş gibi bir kutunun içine attığımı anlamasam da bundan sonra daha güzel bir yerde duracaktı. Kutunun içinde kalan bilekliği de alıp broşun yanına bıraktım, ardından kutuyu bir kenara iterek yenisini önüme çektim.

Bu kutunun içinde önceden okuduğum birkaç kitap vardı. Onları da rafa dizmek için çıkardığımda kutunun köşesinde kalan küçük kağıt parçası dikkatimi çekti. Merakla dörde katlanmış yarım a4 kağıdı büyüklüğündeki kağıdı açtım. Üzerinde yazan eciş büçüş yazıları ilk başta çözememiştim. Aşırı özensiz duran yazılar bir anlam kazandığında aynı zamanda zihnimde de o an canlanmıştı.

Beşinci sınıftaydık, hoca Emirle bana çok konuştuğumuz için kızmış sonrasında yerlerimizi ayırmıştı. Aramızda bir sıra vardı ve ikimiz de bu durumdan pek memnun değildik. Sonra Emir'in aklına kağıttan kağıda yazışmak gelmişti. Koskoca bir matematik dersini birbirimize kağıt gönderip durarak geçirmiştik. Şimdi o kağıtlardan birisi elimdeydi, konuşmanın başı ya da sonu yoktu sadece bir kesitine yetmişti bu kağıt.

"Can'ı hiç sevmiyorum onunla artık konuşma lütfen." Bu büyük bir ihtimalle Emir'in yazısıydı çünkü benim yazım bu kadar karmaşık değildi.

"Bana ödevimde yardım etti iyi çocuk." Bunun ne zaman yaşandığını bile tam olarak hatırlamıyordum, hatta bahsi geçen Can'ı çoktan unutmuştum.

"Sana ödevinde ben de yardım edebilirdim neden bana gelmedin ki?"

"Çünkü sana ihtiyacım olduğu sırada Pınarla oturuyordun." Pınar'ı da çok değil, hayal meyal hatırlıyordum. Emir'i ondan ne kadar kıskandığımı biliyordum. Emir'in onunla arkadaş olup beni unutacağını düşünüp çok üzülmüştüm o zamanlar.

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin