Bu bölüme bir sürü uygun şarkı buldum ama içlerinden seçemedim bayağı bildiğiniz playlist sıralayacağım buraya istediğinizi açıp okuyabilirsiniz sşmdeiöf
Ege Özküçük - Gece Saçlım
Fikret Kızılok - Bu Kalp Seni Unutur Mu?
Gripin - Neden Bu Elveda?
Emre Aydın - Sen Beni Unutamazsın
Yüksek Sadakat - Döneceksin Diye Söz Ver
Kolpa - Ölünmüyor Mutsuzluktan
Nilipek - Gömülür
Kahraman Deniz - Son Durağın
Yalın - Küçücüğüm
***
Uzun zaman sonra...
Bir elimde tutmakta güçlük çektiğim kitaplar, bir elimde çalmakta olan telefonumla birlikte yolda yürümeye çalışırken omzumdan düşmekte olan çantayı güçlükle yakalamıştım. Sıkıntıyla nefesimi üfleyip biraz ileride gördüğüm banka doğru ilerledim. Kitapları bankın üzerine bıraktığımda nihayet kimin aradığımı görmek için telefona bakabilmiştim. Gördüğüm yazı beni gülümsetirken aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.
"Telefon fistanda mıydı? Nasıl bu kadar geç açabilirsin?"
Kitapların yanındaki boşluğa otururken nemden dolayı boynuma yapışan saçları geriye iteledim. "Telefon değil de ben fistanda olabilirim."
Karşıdan bir gülüş sesi gelirken ben de gülmüştüm. "Günaydın bu arada, güne erken başlamışsın." Dediği şeyle birlikte telefonu kulağımdan uzaklaştırarak saatin kaç olduğuna bakma ihtiyacı hissetmiştim. Gördüğüm erken saatle birlikte kafamı sallarken yeniden kulağıma götürdüm telefonu. "Sabah sekiz dersi, eğitimde devamlılık, sekizdeki derse yetişmek için yedide evden çıkma, onun için de sabah altıda uyanma... Anlarsın."
"Keşke anlamamış olsaydım." Dedi iç geçirir gibi. O da benimle aynı sorunlardan muzdarip olduğundan anlamıştı elbette ki. "Bugün neler yapacaksın? Planın ne?"
Sıkıntılı bir biçimde biraz ilerideki fakülte binasına bakarken bulmuştum kendimi. "Yanlış hatırlamıyorsam bugün üç saat dersim var ona gireceğim. Okuldan çıkınca kütüphaneye giderim büyük ihtimalle birkaç haftaya vizeler başlıyor. Evde tam odaklanamıyorum çalışmalara. Rutin işte, sen ne yapacaksın bugün?"
Göremiyor olsam bile tüm dikkatiyle beni dinlediğinin farkında olmak güzeldi. Saçmalasam, gereksiz ayrıntılara girsem dahi Tuğra hiç sıkılmadan beni dinleyen tek insandı. Benim Ankara'da onunsa İstanbul'da olması sebebiyle uzun süredir yüz yüze görüşemiyorduk ama Tuğra sabah ve akşam olmak üzere günde en az iki kez mutlaka arıyordu. Onun dışında sürekli mesajlar da atıyordu tabii ki. Geçmiş yaşantımdan kalan ve bana acı vermeyen tek kişiydi.
"Ben bugün İstanbul'da değilim. Okul bizi sınıfça İzmir'e önemli bir seminere getirdi, günüm konferans salonlarında geçecek yani." Dedi gülerek.
"Aa," Dedim şaşkınlıkla. "Bana hiç söylemedin." Gerçi dün akşam pek fazla konuşmamıştık ama mesajla da olsa mutlaka bana haber verirdi.
"Bizim de dün geç saatlerde haberimiz oldu zaten. Sabah için hazırlık yapmaktan pek vaktim olmadı seni aramaya, sonra da yorgunluktan uyuyakalmışım. Demiştim sana dersler çok yoğun diye."
"Doğru," Dedim artık ders saatinin yaklaştığını fark edip ayağa kalkarken. Bankın üzerindeki dağ gibi kitaplara umutsuzca bakarken birisini elime alıp kolumun altına sıkıştırdım. "Sana bolca sabır o zaman, kesin çok sıkıcı geçecektir." Lisedeyken bu tarz seminerlerden hep nefret etmiştim çünkü ne okulun genellikle bozuk olan mikrofonu yüzünden bir şeyler duyabiliyordum ne de saatlerce oturup birini dinlemeyi eğlenceli buluyordum. Ki bizim okul en saçma sapan konularda bile seminer yapardı, hepsinde de en arkadaki bir köşeye geçip uyuklardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE SAÇLI
Teen FictionGECE SAÇLI | Texting adlı kitabımın texting olmayan hâlidir, kurgu tamamen aynıdır ancak bölüm içeriklerinde epey farklılıklar vardır. Texting hâli daha amatördür ama istediğiniz hâlini okuyabilirsiniz. (Tamamlandı.) 01022022 🥂