19

9.2K 803 476
                                    

İkiye On Kala - Yatsam Uyurum

"Beni sabahın köründe buralara kadar getirdin ya sana inanamıyorum."

Annemin dakikalardır süren söylenmeleri durağa gelmemize ve çevremizde insanlar olmasına rağmen devam ediyordu. Bir çocuk gibi beni insanların içinde azarlaması sinirime dokunurken ağzımı açıp bir şeyler söylememek için kendimi zor tutuyordum. Ne cevap verirsem vereyim lafın sonu benim ne kadar hayırsız evlat olduğuma varacaktı ve artık sürekli aynı şeyleri duymaktan hem yorulmuş hem de bıkmıştım. Bu yüzden otobüs gelene kadar sessizliğe gömülmeye karar vermiştim.

"Bizi buraya boş yere getirdin! Hiçbir şey olmayacak, yoktan yere şikayet ettiğimizle kalacağız."

Verdiğim sessizlik yeminini bozarak "Yoktan yere değil." dedim.

Dün gece Emir'in yanından ayrıldıktan sonra, daha doğrusu o beni eve bıraktıktan sonra, bütün gece yatağıma yatıp düşünmüştüm. Emir'in beni eve götürürken söylediği şeyler üzerimde etki bırakmıştı, o yüzden sabahın köründe annemin başına dikilerek karakola gitmemiz gerektiğini söylemiştim. İlk başta kesinlikle reddetmişti fakat yarım saat geçtiğinde ve ısrarı bırakmadığımı fark ettiğinde büyük bir ihtimalle beni başından atmak için kabul edip hazırlanmıştı.

Polise başından sonuna kadar her şeyi anlatmıştım. Attığı mesajları, aradığı çeşit çeşit numarayı, onun duvarından kendi ellerimle söktüğüm fotoğrafları da kanıt niteliğinde göstermiştim. Söylediklerine göre bundan sonrası onlara kalmıştı ama Mert bundan ceza almadan tam anlamıyla içim hiçbir zaman rahat olmayacaktı.

"Göreceksin hiçbir şey olmayacak. O çocuk bu şikayete sinirlenip iyice peşine düştüğünde sabah sana söylediğim laflar aklına gelsin tamam mı?"

İleride buraya doğru yaklaşan otobüsü fark ettim. Kısa süreliğine karakoldan çıktığımızdan beri ilk kez bakışlarımı anneme çevirdim. "Tamam." Dedim ciddi bir şekilde.

Durağa yanaşan otobüsün okulun olduğu taraflara gittiğini üzerinde yazan semt isimlerinden anlarken anneme başka hiçbir şey demeden otobüse bindim. Bana epey gelen bir süreden sonra otobüs okulun olduğu durağa vardığında hızla kendimi dışarıya attım. Otobüs gaza basıp giderken görüş açıma giren okula girip girmeme konusunda tereddütteydim.

Mert'in bugün gelip gelmeyeceğini merak ediyordum. Temennim gelmemesi yönündeydi ama o eserini gururla izlemeyi seven bir ruh hastası olduğu için bugün kesinlikle gelecek ve beni gördüğü ilk yerde o iğrenç sırıtışını suratına yerleştirecekti. Yaptığı çok iyi bir şeymiş gibi bir de bundan keyif alacaktı.

Yola doğru bir adım atıp karşıya geçeceğim sırada duyduğum şiddetli korna ve asfaltta sürtünme sesi kulaklarımda çınladı adeta. Korkuyla gerilerken hemen dibimde duran arabaya dehşetle baktım. Nasıl yola bakmama gibi bir hata yaptığımı sorgularken arabanım şoförü camdan kafasını çıkardı. "Kızım niye sağına soluna bakmıyorsun Allah'ını seversen? Çarpacağız sonra ölüp gideceksin al başına belayı!"

"Çok özür dilerim dalgınlığıma gelmiş." Adam kafasını camdan içeriye sokarken bir şeyler daha söylemişti ama duymamıştım. Yolun ortasında dikilmeyi keserek hızla karşı kaldırıma geçtim. Araba da yoluna kaldığı yerden devam ederken okulun bahçesine girmiştim.

Okula en son bayıldığım gün gelmiştim. İki günün birinde doktora gitmiştim baş ağrılarım için. Tam da tahmin ettiğim gibi migren çıkmıştı. Bundan sonra hayatım boyunca böyle ayda birkaç gün aşırı sancılı günler geçirecektim ne yazık ki.

Okulun ön bahçesi bugün haddinden fazla sakindi. Tek tük banklarda oturan öğrenciler haricinde görünürde kimse yoktu. Her sabah bahçede mesken tutup okula girişimi bekleyen Mert psikopatı bile yoktu ortalıkta. Garip bir şeyler olduğunu hissetsem de bu durum işime geldiği için binaya doğru yürümeye başladım.

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin