10

9.9K 824 483
                                    

Mavi Gri - Dünyanın En Güzel Kızı

On birinci sınıf, 20 Ocak.

"Neredesin ya, neredesin?"

Salıncağın yanında durmuş kimse oturmasın diye zincirlerinden sıkı sıkıya tutmuşken karşımda nefes nefese kalmış Emir'e bakıyordum. "Biraz daha gelmeseydin salıncağı kaptıracaktım. Üç kızla kavga ettim bunun için." Dedim gözümün önüme doğru uçuşan saçları geriye iteklerken.

Ellerini dizlerine yaslamış soluklanıyordu, muhtemelen buraya kadar koşarak gelmişti. "Alya peşimden gelmeye çalıştı, zor kaçabildim."

"Yaa," Dedim üzüntüyle. "Keşke o da gelseydi."

Alya'yı seviyordum. Çoğu zaman birlik olup Emir'i sinirlendiriyorduk ve o çıldırırken onu izlemek çok keyifliydi. Ayrıca Alya da en az Emir kadar yakın arkadaşlarımdan birisi sayılırdı. Zaten o ikisinden başka arkadaşım yoktu.

Emir ellerini dizlerinden çekerek doğruldu. Kaşları çatılmıştı. "Hayır gelmesin seninle yalnız olmak istiyorum ben."

"Ama biz hep yalnız oluyoruz zaten, Alya da gelseydi iyi olurdu."

"Olmazdı." Dedi benimle inatlaşarak.

Bu tavrına karşılık baygın bir şekilde gözlerimi devirirken elimi soğuk zincirden ayırdım. Yerde diz kapağımızın biraz altında bitecek kadar kar vardı ama biz hep yaptığımız gibi soluğu parkta almıştık. Hava çok soğuktu ama bu onun da benim de umrunda değildi. "Hadi beni salla." Dedim büyük bir hevesle, salıncağın korkuluğunu kaldırarak Emir'i beklemeye başladım.

Emir'in çatılan kaşları düzelirken birkaç adımda salıncağın yanına gelip binerken düşmeyeyim diye kenarlarından sıkıca tuttu. Salıncağa oturduğumda önüme geçerek korkuluğu aşağı indirdi. Birkaç kez üzerine iyice bastırdı sağlam olduğundan emin olmak için.

Arkama geçtiğinde salıncağı ittirdi tüm gücüyle. "Bir türlü öğrenemedin sallanmayı beceriksiz." Dediğini duymuştum.

"Beceriksiz değilim bir kere," Diyerek karşı çıktım hemen. "Kimse öğretmediği için öğrenemiyorum." Ve boyum tam anlamıyla sallanmaya yetmiyordu. Ayağımla gel git yapsam da biraz hızlandıktan sonra artık yere değmiyordu. O yüzden hiç Emir'in beni salladığı kadar yüksek yerlere çıkamıyordum, böyle olunca da bir yerden sonra eğlenemiyordum.

"Beceriksizsin işte. Boyun da kısa, beceriksiz ve cüce." Bu sırada hâlâ beni sallamaya devam ediyordu.

Emir'in kendini bilmiş konuşması beni sinirlendirirken salıncakta olmasaydım kesinlikle ona vurmuştum.

Ama yavaş vururdum, kıyamazdım.

"Sensin beceriksiz."

Gerçekten beceriksiz miydim acaba? Eve gittiğimde babama beceriksiz olup olmadığımı soracaktım. O her şeyi biliyordu, bunu da bilirdi.

"Ben kendim sallanabiliyorum ayrıca seni de sallayabiliyorum, bak beceriksiz değilmişim. Sen beni de sallayamazsın boyun yetmez."

"Hiçte bile seni gayet güzel sallayabilirim." Dedim onunla inatlaşarak.

"Sallayamazsın."

"Deneyelim mi?" Diye sordum kafamı çevirip ona bakarak. Hiç Emir'i sallamayı denememiştim ama çok zor bir şey olmamalıydı. O beni sallarken hiç zorlanmıyordu. "Yapamazsın ki."

"Yaparım. Salıncağı durdur, ineceğim."

Salıncağın kenarından tutup hızını azalttığında korumalığı yukarı itip salıncaktan atlayarak indim. "Hadi bin." Kafamdaki bereyi düzelterek salıncağın arka kısmına geçtim ve Emir de salıncağa oturdu. "Böyle itecek miyim?" Diye sordum avuçlarımı oturağın sırt kısmına bastırıp.

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin