9

11.1K 873 624
                                    

Emma Louise - Jungle

On birinci sınıf, 8 Ocak.

Yorgun ve ağır adımlarımla okulun merdivenlerini tırmanırken omuzumdan neredeyse düşmekte olan çantayı son anda yakalayıp yerine astım. İçi zaten bomboştu ama mecburen okula gidip gelirken yanımda taşıyordum.

Merdivenleri birer birer çıkıp en sonunda sınıfımın olduğu kata geldiğimde istemeye istemeye sınıftan içeriye girdim. Ders neredeyse başlamak üzereydi fakat zaten benim geç kalmama gibi bir telaşım da yoktu. Montumu askılığa asıp her zamanki yerime oturduğumda kollarımı masaya yaslayarak yüzümü gömdüm ve son günlerde hep yaptığım gibi uyku pozisyonuna girdim.

Çok geçmeden hocanın sesi kulaklarıma dolmuşsa da başımı kaldırma gereği duymamıştım. "Oturun, oturun günaydın herkese."

Rutin konuşmaların ardından derse geçtiklerinde yanımda hissettiğim hareketlilikle kafamı kaldırmadan o tarafa doğru kısa bir bakış atmıştım. Mert sıraya çantasını bırakıp yanıma kurulduğunda hızla doğrulup sinirle omzundan ittirdim. "Kalksana burası senin yerin değil."

Omzunu dürten elime baktı önce, sonra alaylı bakışlarını gözlerime çıkardı. "Burası benim yerim Helin."

Çantasını tutup yere fırlattığımda sınıftakilerden birkaçının bakışları bize dönmüştü çıkan sesten dolayı. "Hocaya söylemeden önce kalk git Uraz'ın yanına otur. Burası senin yerin değil artık."

Yere düşen çantasını alıp üzerindeki tozları silkelerken bana ters bir bakış atmıştı ama yerinden kalkmak gibi bir harekette bulunmamıştı. "Sesini kes uslu uslu dur Helin, müdürlük olmayı ikimiz de istemeyiz." Pişkin pişkin çantasının fermuarını açıp içinden çıkardığı kitapları ve kalemleri masanın üzerine dizmeye başladığında hayretle onu izliyordum. Bir de beni tehdit ediyordu.

Masanın üzerine bıraktığı her şeyi elimin tersiyle yere savurdum. "Siktir git Mert!"

Bağırışımla birlikte hoca da dahil olmak üzere tüm yüzler bize çevrilirken Mert gözlerime uyarırcasına baktı ama umrumda değildi. Artık onun ne bir hareketi, ne de bir sözü umrumdaydı. "Hey hey hey ne oluyor orada? Sınıfta olduğunuzun farkında mısınız siz ikiniz?"

"Hocam Mert beni rahatsız ediyor."

"Evet ve sen de sınıfın içinde küfür ediyorsun."

Burada bir erkek tarafından rahatsız ediliyordum ve sorun cidden benim küfür etmemde miydi? "Ama hocam Mert izinsiz yanıma oturuyor, benimle oturmasını istemiyorum."

"İlkokul çocuğu musunuz siz? Sıra kavgası için yaşınız çok büyük, derdinizi müdürün yanında halledin. Çıkın dersten doğruca müdür odasına gidin." Gözlerimi devirerek sıradan kalktım ve sınıftan çıktım. O kadar şanslıydım ki cins hocalardan birisine denk gelmiştim. Arkamdan gelen Mert'in adım sesleriyle beraber müdürün odasına girdim.

Yarım saat kadar sonra bolca azarlanma ve bir o kadar nasihatle müdürün odasından çıkarken kafam kazan gibi olmuş hissediyordum. Okula gelirken de hafiften bir ağrı vardı ancak şimdi müdürün kafa ütüleyen sözleriyle iki katına çıkmıştı. Biz odadan çıktığımız anda çalan okul ziliyle birlikte öğrenciler birer birer teneffüse çıkmaya başlamışlardı.

"Sen hayırdır bugünlerde atarlı kız moodundasın?"

Koridorda yüzsüzce peşimden gelen Mert'e bir cevap verme gereksiniminde bulunmadım. Neden böyle davrandığımı kendisi de ben de çok iyi biliyorduk ama o her zaman olduğu gibi salağa yatmayı seviyordu. Onun için boş yere dil dökemeyecek kadar yorgun hissediyordum kendimi.

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin