4

13.3K 1K 338
                                    

Piano Turca - Masumiyet

Oy vermeyi unutmayın <3

Onuncu sınıf, 15 Şubat.

Okullar açıldığından bu yana hayatımda birçok şey değişmişti. Beş ay önceki hayatımla şimdikini kıyaslayasak aradaki değişime ben bile inanamazdım.

Öncelikle ikili ilişkilerde sürekli her şeyi toparlamaya çalışan, karşı taraf ne yaparsa yapsın susan o kız değildim. Bunu Emirle olan ilişkimizin geldiği noktaya baktığımda çok rahatlıkla fark edebiliyordum.

Aylar öncesinde edindiği yeni arkadaşlarıyla başlamıştı her şey. Onlar varken beni görmez olmuştu, varlığımı hatırlamaz olmuştu ve en kötüsü hiç yokmuşum gibi davranır olmuştu. Yine de haftalarca uğraşıp bir şeyleri düzeltmeye çalışmıştım ancak gördüğüm kadarıyla o aramızı düzeltme konusunda benim kadar istekli değildi.

Bir yerden sonra ben de çabalamayı bırakmıştım. Bu onun kendi tercihiydi ve elimden bir şey gelmiyorsa, uğraşmanın bir anlamı yoktu.

Artık Emir dışında arkadaşlarım da vardı. Hepsiyle beni Mert tanıştırmıştı, başlarda çekingen davranmış olsamda Mert'in sayesinde onlara kolaylıkla ayak uydurabilmiştim. Aynı sınıflarda değildik ama teneffüslerde mutlaka bir yerde toplanıyorduk. Bu çoğunlukla bizim sınıf olsada bahçede veya kantinde vakit geçirdiğimiz de oluyordu.

Emir'i bu aralar okulda yalnız görüyordum. Dostluğumuzu bitirmesine sebep olan 'arkadaşları' ile aralarında bir sorun çıktığından olsa gerek onlar ayrı Emir ayrı takılıyordu. Birkaç ay önceki Helin olsam koşa koşa yanına gider, neler olduğunu sorar ve derdini dinleyip ona destek olurdum. Ya da biz eskisi gibi olsaydık benden önce Emir yanıma gelirdi ama şimdi ara sıra göz göze gelsek de bir taraf mutlaka gözlerini kaçırıyor, birbirimizi hiç görmemiş gibi davranıyorduk.

Hâl böyle olunca yanına gitmek içimden gelmiyordu.

"Sizi bilmem ama Helin'in bizimle geleceğine eminim."

Mert'in konuşmasıyla birlikte telefonun ekranında dolanan bakışlarım ona dönerken düşüncelere daldığımdan dolayı neyden bahsettiklerini kaçırmıştım. Kafamı iki yana salladım sorarcasına. "Anlamadım, nereye gidiyorsunuz?"

Mert oturduğu sıradan kalkıp yanıma gelirken bir eline telefonunu almıştı. Yanıma gelip masanın üzerine oturduğunda ekranı bana doğru çevirdi. "Okulun aşağısında yeni bir mekan açılmış, biraz değişik konseptli bir yer. Oraya gidelim diyoruz Aslı ve Uraz gelmeyeceklermiş ama senin geleceğinden eminim."

Gözlerim kısılırken bir süre telefonda açık olan kafe tarzı yerin fotoğrafını inceledim. Güzel bir yere benziyordu, Urazla Aslı'ya döndüm. "Siz niye gelmiyorsunuz ki?"

Uraz omuzlarını silkti. "Ben gitmiştim, güzel bir yer değil."

Uraz'ın sözleriyle Mert'in yanında ayakta duran Tuğba burnunu kırıştırarak konuşmaya dahil oldu. "Sen dünyanın en zevksiz insanısın zaten, senin fikirlerini ciddiye almamalıyız bana kalırsa."

"Doğru diyor." Dedi Mert de.

Tuğba "Ben geliyorum ama bence mutlaka gitmeliyiz." dediğinde fotoğrafa son bir bakış atıp başımı olumlu anlamda salladım. "Ben de geliyorum."

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin