Model - Bir Melek Vardı
Baş ağrısıyla okulun kütüphanesine kapandığım bir günün neredeyse sonuna gelmek üzereydim. Eve gitmek için son dersin bitmesini bekliyordum, bu süre zarfında da cam kenarındaki masaya kurulmuş dışarıyı izliyordum.
Sabahtan beri ders çalışmadan sadece oturduğum bazı öğrenciler geçip giderken bana ters ters bakışlar atsada görmemiş gibi davranıyordum.
Bu ağrıyla derse giremezdim, okuldan çıkıp eve gitmeye kalkışsam da annem kızardı kısacası koskoca bir günü burada geçirmekten başka şansım yoktu.
Kafamı kollarımın arasına gömmüş, yarı uyanık yarı uyku sersemi bir hâldeyken daha fazla dayanamadığım için doğrularak çantamdan ağrı kesici çıkardım. Sabahtan beri içtiğim kaçıncı haptı bu emin değildim. Hapı ağzıma attıktan sonra masanın üzerinde duran şişedeki suyu kafama diktim. Son zamanlarda migrenim olduğundan şüpheleniyordum, bir ara doktora görünmeliydim sanırım.
"Merhaba uyuyan güzel." İçtiğim suyu bile zehir edebilecek sesin sahibi bana gözlerimi devirtirken onu görmemiş gibi yaparak başımı pencereden tarafa çevirdim.
Ben de tam da ne zamandır Mert ortalıklarda görünmüyor kurtuldum sanırım ondan diye düşünecektim ki, kendisi buna fırsat tanımadan varlığını hatırlatmıştı. Hep olduğu gibi.
"Bakıyorum da hep uyuyoruz, başka yaptığımız hiçbir şey yok." Masanın yanındaki sandalyeyi çekerek karşıma oturduğunda kütüphanede büyük bir gürültü çıkarmıştı. Birkaç öğrenci dönüp dik dik Mert'e bakmıştı.
"Senin gibi vasıfsız bir insan olma yolunda ilerliyorum."
Başını yana yatırırken iğrenç bir şekilde sırıttı. "Bunların hepsini iltifat olarak algılıyor ve seviniyorum."
Geri zekâlı.
Öyle yüzsüz bir insandı ki onu görmezden gelsem bile dönüp gitmiyordu. Sınıfta da beni yalnız bulduğunda hemen soluğu yanımda alıyordu. Son birkaç haftadır pek yüzünü görmediğimden sonunda vazgeçtiğini düşünüp sevinmiştim ama o tabiiki de her zaman olduğu gibi beni yanıltmıştı. Tanıştığımız güne, onunla arkadaş olarak geçirdiğim her ana, yanında olduğum her saniyeye o kadar çok lanet ediyordum ki...
"Bu sefer çok rahatsız etmeyeceğim seni merak etme." Tabii tabii, dercesine başımı aşağı yukarı salladım. Kendisinin varlığının bile benim için bir rahatsızlık sebebi olduğunu bilmesine gerek yoktu sanırım.
"Sadece şunu bilmeni istiyorum..." Elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Ne yapacağını merak ederken o bir süre bir şeylerle uğraşmış, yaklaşık on saniye kadar sonra masanın üzerinde duran telefonum titremeye başlamıştı.
Mert arıyor...
Yaşadığım şaşkınlıkla beraber elim telefonuma gitti. "Nasıl ya?"
Telefon numaramı bulmuştu, üstüne üstlük benim telefonuma kendi numarasını kaydetmişti ve ben bunu fark etmemiştim.
"Bir daha sınıfta uyumaman gerektiğiyle alakalı bir uyarıda bulunmalıyım sanırım. Yoksa şifre olmadığını bilen birileri telefonunu kurcalayabilir."
Hâlâ devam eden aramayı meşgule atıp engellemek için numaranın üzerine bastım. Mert bu hareketimi tahmin ederek konuştu. "Numaran hâlâ bende Helin, istediğin kadar engelle. Yine arayacak başka bir telefon bulurum ben." Alayla kurduğu cümlelerin ardından oturduğu yerden kalkarak bana üstten bir bakış attı. "İşi yokuşa sürmemen ikimiz için de en iyisi."
"Polise giderim." Dedim aklıma başka bir şey gelmezken. "Beni taciz ettiğini söylerim."
"Git tabii," Sırıtmaya başladı. "Kanıtın varsa koşma git hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE SAÇLI
Teen FictionGECE SAÇLI | Texting adlı kitabımın texting olmayan hâlidir, kurgu tamamen aynıdır ancak bölüm içeriklerinde epey farklılıklar vardır. Texting hâli daha amatördür ama istediğiniz hâlini okuyabilirsiniz. (Tamamlandı.) 01022022 🥂