13

9.3K 803 628
                                    

Model - Ağlamam Zaman Aldı

Can sıkıntısı öyle kötü bir şeydi ki insana hiç yapmam dediklerini bile yaptırır hâle getiriyordu. Benim için dünyanın en saçma şeyi olan yazma ödevini öğle arasında canımın sıkılmasına dayanamadığım için yapmaya başlamıştım. Ne yazdığımı da bilmiyordum, kulaklıklarımı takmış kitapta ne gördüysem aynısını geçiriyordum sadece.

İlkokul çocuğuymuşuz gibi yazma ödevi vermeleri de ayrı bir saçmalıktı.

Saçımı topuz yapmakta kullandığım renkli kalemlerden birisini saçlarımın arasından çekip kapağını açarak yazmaya başladım. Garip bir şekilde bu yazma işi stresimi atmama yardımcı olmaya başlamıştı. İçimde biriktirdiğim ne varsa deftere uyguladığım sert darbeler sayesinde atıyordum sanki.

Aslında yazmayı hep seven bir insandım. Küçüklükten gelen günlük tutmak gibi bir alışkanlığım vardı. Canım sıkılsa, mutlu olsam, ağlasam, sinirlensem, eğlensem kısacası ne hissetsem hemen gidip defterime yazıyordum. Son zamanlarda içime tamamen kapanmamla defterimle daha çok haşır neşir olmaya başlamıştım.

Evde unutmuş olmasaydım yine kendi kendime bir şeyler karalardım ama ne yazık ki yanımda değildi.

Sınıftaki yalnızlığım kapıdan içeriye giren Eylemle birlikte bozulurken bakışlarımı üzerinde kısa süre tutmuş ve tekrardan ödevimle ilgilenmeye devam etmiştim.

Eylemle kişisel olarak bir sorunum yoktu aslında ama onun benimle varmış gibi hissediyordum. Zaman zaman bana garip garip bakıyordu ve bu tanımadığım bir insana ne yapmış olabilirim acaba düşüncesini doğuruyordu. Kendisiyle tek ortak noktamız aynı sınıfta olmamazdı. Bir de Emir'i tanıyorduk o kadar.

Eylem'in bakışlarını üzerimde hissediyordum. Hemen önümde Emirle birlikte oturduğu sırasına oturduğunda gözlerini üzerimden çekmiş oldu.

Sıranın altındaki telefonu çıkarıp dinlediğim şarkıyı değiştirdim. Çok değil, birkaç saniye sonra değiştirmemiş olmayı dilemiştim. Şarkının girişi bile beni buradan çok uzak yerlere götürürken zihnime hücum eden anılara engel olamamıştım.

"Dikkat et düşme buradan." Diyerek elini uzatan Emir'i geri çevirmeyerek elini tuttum. Taşın üzerine çıktığımızda Emir elimi bırakarak tek hamlede duvarın üzerine çıktı. O boy bende olsa ben de tek hamlede çıkardım oraya. "Hadi çık sen de çabuk, ben yardım edeceğim sana." Arkama tedirgin bir bakış atıp kimsenin olmadığından emin olduğumda duvardaki küçük çıkıntıya ayağımı koydum. Emir hemen bileğimden tutup çekerek duvarın üstüne çıkmamda yardımcı olmuştu.

"Fazla yüksek değil mi?" Dedim aşağı bakarken. Emir beni takmadan hızla duvardan atladı. "Ben korkarım, atlayamam." Yere değdiği için kum olan ellerini çırptıktan sonra bacaklarımdan tutarak tüm gücüyle çekti ve bir anda kendimi yerde kıç üstü otururken buldum.

Hissettiğim acıyla "Hayvan!" diye bağırırken gülerek yanıma çöktü.

"İyi misin?"

"Bir de iyi misin diye soruyor ya! Çok iyiyim!" Sinirle göğsünden ittirdiğimde benim gibi o da kıç üstü yapışmıştı.

"Hah hiç boş durma hemen al intikamını tamam mı?" Dedi homurdanarak.

"Tabiiki de."

Yerden kalkınca elini uzattı ve beni de çekerek ayağa kaldırdı. "Hadi güvenliğe yakalanmadan kaçalım şuradan." Onu başımla onaylarken birlikte koşmaya başlamıştık.

Her zaman yaptığımız şeyi yapmış, bugün de okuldan kaçıyorduk. Okul bahçesinin kapısında güvenlik denilen bir faktör olduğu için, biz de arka bahçedeki duvardan atlamak zorunda kalıyorduk. "Ee nereye gideceğiz şimdi?" Dedim yeterince uzaklaştığımızdan emin olup koşmayı bırakırken. Benim durmamla o da durdu. "Bilmem orasını düşünmedim."

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin