Redd - Beni Sevdi Benden Çok
Önümde ders kitabı, elimde kalem, bir yanda da notları yazmaya çalıştığım defterle birlikte sanırım hayatımda bir ilki gerçekleştiriyor ve ders çalışmaya çalışıyordum. Hiçbir şey anlamadığım Edebiyat kitabından önemli olduğunu düşündüğüm şeyleri deftere not ediyordum, buna ders çalışmak denilebilirse eğer.
İki gün önce kahvaltıda annemle yaptığımız konuşmadan sonra okul okumaktan başka bir çarem olmadığını anlamıştım. İnternette bu üniversite sınavı denen zımbırtıyı biraz araştırmıştım. Çok düşün netlerle çok gerilerdeki bir sıralamayla iki yıllık bölümlere yerleşilebiliyordu.
Hiç adını bilmediğim bir üniversitenin antin kuntin bir bölümüne yerleşsem bile yeterliydi benim için, en azından anneme karşı bir bahanem olurdu.
Sayısal derslerden hiçbir şey anlamadığımdan direkt Edebiyat'tan başlamıştım ama bunda da pek iyi olduğum söylenemezdi. Oflaya puflaya çıkardığım notlara göz gezdirirken iki dakika önce yazdığım şeyleri bile unuttuğumu fark ettiğimde tam bir umutsuz vaka olduğumu anlamak uzun sürmemişti.
Notları iyice aklıma kazınsın diye tekrar tekrar okurken masanın üzerindeki telefonuma bir bildirim sesi geldi. Kimden geldiğini tahmin etmesi zor değildi, Mert yine bilmem kaçıncı numaradan yazmaya devam ediyordu. Orta tuşa basarak ekrana düşen bildirime baktım. Bir fotoğraf göndermişti ama ne olduğu gözükmüyordu. Ekranı kaydırarak mesaja girdiğimde fotoğrafın tam hâlini görebilmiştim. Bir flashbellek vardı sadece. Bu da neyin nesiydi?
"Ben Mert. Şimdi bu flashbelleğin ne olduğunu sorguladığını biliyorum. Bütün fotoğrafların içerisinde ve bundan başka da bir yedekleri yok. İki gündür düşünüyorum da seni zorlayarak aramızda bir şeylerin olmasını sağlayamam. O yüzden her şeye yeniden başlamak istiyorum, bu flashı sana vereceğim."
Şaşkınlıkla attığı mesajı okuduktan sonra ne tepki vereceğimi bilemeyerek boş boş ekranı izlemeye başlamıştım. Bir anda bu denli dönmesi normal miydi?
Bir mesaj daha geldi.
"Evinizin sokağındayım gelirsen flashbelleği sana vereceğim. Korkup da gelmek istemezsen eğer kapınızın önüne falan bırakabilirim, ben gittikten sonra alırsın."
Sandalyeden kalkıp koşarak güneşlikle her yerini kapadığım pencerenin önüne gittim. Perdenin kenarından çekiştirerek kendime dışarıyı görebileceğim bir boşluk yarattığımda karşı kaldırımda dikilen bedenini görmüştüm. Üzerine siyah bir kapüşonlu giymişti, şapkasıyla kafasını örtmüştü ve bu görüntüsü ürkütücüydü.
Elimi perdeden çekerek cevap yazdım. "Herhangi bir yere bırak git."
Mesajı okuduktan sonra telefonu cebine atıp yolun bu tarafına geçti. Ellerini kapüşonlusunu sokmuş, kafasını yere doğru eğmiş duruşuyla birlikte tam bir psikopatı andırıyordu. Apartmanın bahçe duvarının önünde durup bir elini cebinden çıkardı. Birkaç saniye kadar oyalandıktan sonra geri çekildiğinde bakışları benden tarafa dönmüştü. Karanlık olduğu için net göremesemde doğrudan benim camıma baktığından emindim.
Geriye dönüp uyuşuk adımlarla sokağın sonuna doğru yürümeye başladığında perdeyi örterek geri çekildim. Tamamen gittiğinden emin olmak için on dakika kadar odamda oyalandıktan sonra üzerime hırkamı geçirerek evden çıktım. Ne olur ne olmaz diye elime aldığım anahtarı sıkı sıkıya tutarak dış kapıdan çıktığımda sokağın sessizliğinden güç alıp etrafıma bakındım.
Bahçe kapısını açıp çıktığımda direkt Mert'in biraz önce durduğu kısma yürüdüm. Sokak lambası bu tarafa vurmadığından karanlıkta bir şey göremezken telefonumun flaşını açarak belimin biraz üzerinde biten duvarda gezdirdim bakışlarımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE SAÇLI
Teen FictionGECE SAÇLI | Texting adlı kitabımın texting olmayan hâlidir, kurgu tamamen aynıdır ancak bölüm içeriklerinde epey farklılıklar vardır. Texting hâli daha amatördür ama istediğiniz hâlini okuyabilirsiniz. (Tamamlandı.) 01022022 🥂