Gitmek

83 61 150
                                    

Deniz'in anlatımı.

Gitmek ve kalmak. Bir birine tezat iki kelime. Mutluluk ve acı gibi. Ne kadar birbirine zıt görünseler de, birbirinden asla kopmayan iki kelime. Peki bu kadar kolay mı gitmek? Hiç düşünmeden her şeyi arkanda bırakmak? Yeniden geri dönmeyeceğini bile bile çekip gitmek?

Kolay değildir aslında ne gitmek, ne de kalmak. Bahaneler üretir önce insan kalmak için. Saç telinden ince bir umuda tutunur. Çiçek eker, ya da bir fidan diker. Umudunu temsil eden. Gözü gibi bakar, büyümesi, filizlenmesi için elinden ne geliyorsa yapar. Her yaprağıyla tek tek ilgilenir. Şarkılar, şiirler fısıldar kendini yalnız hissetmesin diye.

Gittikçe büyür tutunduğu dal. Umudu çiçek açmıştır artık. Her şey bitti, geride kaldı diye düşünür artık. Haklıdır belki. Bir çok şey geride kalmıştır. Bir şeyleri unutmayı o kadar ister ki, gerçekleri bile unutur. Artık kopmaz dediği umudu tam o an en kalın yerinden kopar. Düştüğü yalnızlıkta kala kalır. Ne tarafa gideceğini bilemez. Kime tutunacağını bilemez. En büyük dersi almıştır artık. Kalmak buraya kadar.

Şimdi gitmek zamanıdır. Onca kalmak için çabaya inat gitmek zamanı. Kalmak için bahaneler arayan insan, şimdi gitmek için arar. Baktığı her yerde yolu görür. Tükenmiştir artık bahaneleri. Tüm umudunun üzerini kalın bir kalemle çizer. Yeni sayfa açma zamanı gelmiştir belki de. Gitmek yeni bir sayfanın başlangıcıdır.

Tüm hayal kırıklıklarını, acılarını, gözyaşlarını topladığı büyük bavulu eline alıp düşer yola. Gider kalmak için bahaneler ürettiği şehirden. Şimdiye kadar unutmak için çabaladığı her şeyi tek tek hatırlayarak gider. Ve kendine bir söz verir yola çıktığı ilk anda 'Bu son. Kendime ağladığım son damla. Yeniden düştüğüm yerden, daha güçlü kalkacağım.' Ve sözünü tutmak için gider. Sahi gitmek bu kadar kolay mı? Doğru hiç kolay değil. Giderken her şeyi yanına alsan bile kendini bırakarak gidersin.

Bir sıkıntı vardı içimde. Uzun zamandır hiç gitmemişti zaten. Bazen ben kuruntu yapıyorum diye düşünyorum. Sonrasında geçiştiriyorum kendimi. Nede olsa, her şey olacağına varır. Ne kadar çabalarsan, çabala kaderinden kaçamazsın, ne de değişemezsin. Alnına ne yazılıysa onu yaşarsın.

Tüm gün bekledim gelmesini. Bir kaç dakika fazla görmek için bekledim. Bu gün gitsem bile yüzü aklımdan çıkmayacak. Ama işte yine de görmek isitiyor insan. Ben ne kadar beklediysem, gelmedi o. Ben hep bekleyen oldum. Kalmayı beceremediğim gibi, gitmeyi de beceremedim. Bir işi çıkmıştır elbet.

"Deniz Yasemin teyzelere gidelim mi? Ne zaman gideceğin belli değil. Vedalaşmış olursun."

"Olur gidelim. Özledim zaten. Ama zorla gittiğimi söyleme. Üniversiteden gönderildiğimi bilsinler." Benim için birisinin üzülmesini istemiyorum. Öyle bilmeleri daha iyi. Yolumuzun üzerinde olan marketten yüklü bir alış veriş yapıp gittik. Yolda Meyra'yla karşılaşmıştık.

"Yasemin sultan biz geldik." Alya deliliğini göstermeli mutlaka. Bahçeye girdiği an bağırmaya başlamıştı.

"Hoş geldiniz kızım. Deniz koluna ne oldu?"

"Endişelenme Yasemin teyze merdivenden düştüm." Içeri girdiğimiz zaman Yasemin teyze hala söyleniyordu.

"Ah be kızım dikkat etsene kendine. Aklınız bir karış havada. Bakmazsınız ki önünüze. Biri merdivenden düşer, öbürü koca adamı görmez. Aşık oldunuz desem, aha bu kız da aşık. Hoş onun aklı hep gidik ama bir yerlere çarpmıyor."

"Aşk olsun sultanım benim aklıma ne olmuş?"

"Ben de onu diyorum ya. Olmayan bir şeye bir şey olmaz." Bu cümlenin üzerine kendimizi tutamamış, kahkaha atmıştık. "Kusura bakmayın kızlar ortalık biraz dağınık. Eski resimlere bakıyordum."

MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin