Küçük bir umut.

206 82 527
                                    


Deniz'in anlatımı.

Zamanın içinde sıkışıp kalmış ruhum ne bir adım ileri gidebiliyor, ne de geri. Hangi tarafa dönerse, söylenmemiş sözlerin cam kırıkları batıyor. Tam dilinin ucuna gelipte söyleyemediklerin ucu keskin bir bıçak misali ruhunu delik deşik ediyor. Ruhun kanayan yaraların esiri. Boğuluyor, ama ağzını açıpta tek kelime edemiyor. Edecek gücü kendinde bulamıyor aslında. Biliyor, konuşursa, kırgınlıkları dökülecek anlamayan insanlara. Bu yüzden öleceğini bile bile susuyor.

Mazoşist ruhum acı çekmeyi sabırsızca bekliyormuş gibi, kelimelerin dilinden dökülmesine izin vermiyor. Her defa 'Böylesibenim için daha iyi' diyerek kandırıyor kendini. Bu daha kolay belki de. Amabuna rağmen içindeki avaz avaz bağıran yanını susturamıyor. Bir yanım sabırsızlıkla bekliyor, diğer yanım cevaptan korkuyor.

Ya kızı değilsem? Ya gerçekten annem aldattıysa? Bunca yıl sevgisini beklediğim adam babam değilse? Bunca yıl çektiğim acı boşunaysa? Her gece benden izinsiz akan yaşlar bir hiç uğrunaysa? Belki de en çok can yakan bu. Bir yanın 'Umarım kızı değilim,' diye avaz avaz bağırır, diğer yanın 'Bunca yıl bir defa sana sevgiyle baksın diye ettiğin dualar var. Her şeye rağmen sen onu seviyorsun.' diyerek fısıldar.

 Bir söz verdim o gün kendime. Gideceğim. Ben ilk defa bu kelimeyi kullanıyorum. Bunca yıl sonra dilimden gitmek dökülüyor. Korkmuyorum aslında. Savaşırım da, ama bunu yapacak gücü bulamıyorum artık. Belki sevdiğim adamdan küçük bir ışık görseydim onun için kalırdım. Belki. Ne yazık ki, hayat ben istediğim gibi yürümüyor.

O yüzden gitmek en iyisi. Tamam verdiğim sözü tutarak hayatından çıkacağım. Ama nereye gideceğim? Bunu hiç düşünmedim. Halamla gidemem de. Biliyorum koşulsuz şartsız kapısını açacak, ama olmaz. Ondan tamamen uzaklaşmam gerek. Yoksa gitmemin bir anlamı olmaz. Bir nevi onun gözetiminde olurum.

Peki annem? Nerede? Kiminle evlendi? Bir çocuğu var mı? Hiç beni düşünüyor mu? Yüreğinde küçükte olsa bir yere sahip miyim? Kapısını çalsam, bunca yıldan ve yaşanmışlıktan sonra bana kapısını açar mı? Yoksa babam gibi 'Benim kızım değilsin' mi der?

Beynimin içinde dönüp dolşan sorularla eve varmıştık. Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyorum ama iyi görünmediğim kesin. Aksi halde Asaf bunca yolu susmaz, beni de konuşturmaya çalışırdı. Halam kısa da olsa yaşananları anlatmış olmalı. Soru yağmuruna tutmadığından anlamıştım. Birlikte büyümüştük Asaf, ben ve Alya. Çocukluk aşkıydı Alya'nın. Bizden 5 yaş büyük olmasına rağmen hiç küçük görmemişti bizi. Hep bir abi edasıyla korumuştu. Lisede bizi sevgili sanırdılar. Sevmediğim kızla aralarına girmişliğim bile vardı. Hoş bunu çoğu zaman Alya yapar, kızda iz bırakırdı. Çocukken de cadıydı benim arkadaşım.

Eve yaklaştığımız zaman daldığım düşüncelerden çıkaran evden gelen sesler oldu. Asaf içeri koşarken ben yavaş adımlarla arka bahçeye doğru adımladım. Tam salonun yanından geçerken halamın 'Bu defa izin vermem. Kızın hayatını yeterince mahv ettin. Dur artık. Dur. Kör müsün be adam? Kızın canının ne kadar yandığını görmüyor musun? Ya her şeyi geçtim, seninle aynı masaya bile oturamıyor. Boğazından iki kaşık yemek geçmiyor. Görmüyor musun? Ne ara bu kadar duygusuz oldun? Seni tanıyamıyorum artık. Kendine gel.' Merak duygusu ağır basarak olduğum yerde dinledim. Sanırım cam kapıyı açık bırakmışlar ki, ses arka bahçede bu kadar iyi duyuluyor.

"Yeter Süreyya. O, benim kızım. Hakkında bir karar alırken sana soracak değilim. Ben ne dersem o olacak." ." Kızı olduğum şimdi mi aklına geldi? Gözünün önünde yok olurken neden kızı değildim? Işine geldiği zaman ne kadar güzel sahipleniyorsun baba.

MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin