Üzgünüm

483 123 1.4K
                                    

Gecenin kör karanlığına inat doğar sabah. Gecenin kefenini yırtarcasına. Kimisine umut olur, kimisine yaşam kaynağı. Kimisi tüm umutlarını asar gecenin kör karanlığında. Kimisi her sabaha dimdik, acılarının elinden tutarak başlar. Kimisi doğan güneşle yar olur sevdiğine, kimisi yara.

Bazen de, doğmaz sabah bir seher vakti. Yarım kalır tüm yaşanacaklar. Durur zamaz acının en karanlık halinde. Geçsin istersin. Bitsin bu kapanmayan yara, artık kanamasın. Ne yazık ki, tam aksi gerçekleşir. Açılır tüm kapanmış yaralar. Lal olmuş çığlıklar avazı çıktığı kadar bağırır. Hesap sorma vakti gelmiştir akan zamandan.

Sessiz kalır zaman. Geçen onca acıya ihanet edercesine lal olur, sağır kalır edilen feryatlara. Şimdiye kadar sessiz kalan acıların çığlık atma zamanıdır şimdi. Kalpte açılan her küçük yara el ele vererek sarmıştır ruhun dört bir yanını. Şimdi acı çekme sırası sende diyerek yalnız bırakmıştır ruhu kara kışın tam ortasında.

Tam öyle bir kışın ortasındayım. Sessiz kalıp acıların çığlıklarını izliyorum. İlk defa şahit olmuyordum güneşin doğuşuna, ama ilk defa hiçbir şey düşünmeden izliyordum. Yediğim tokat değildi hislerimi öldüren. Katran karasına bulanmış sözlerdi beni mahv eden.

Aklımda tek düşünce annem yaşıyor mu? Yaşıyorsa beni neden bıraktı? Bırakmak zorunda mı kaldı? Hiç aklına geliyor muyum? Çocuktum ben yalnız kaldığımda. Hakkını ödeyemem. Halam bana annelik yaptı. Oğlundan ayırmadı. Ama bir annenin yerini tutmaz, tutamaz ki. Kalbimin bir köşesinde hep 'anne' diye feryat eden bir çığlık var. Ne kadar susturmaya çalışsam bile her defasında mağlup oldum.

Sessizdi adımlarım. Bir ruh misali dolaşıyordu evin içinde. Ben hiçbir zaman evim diyemedim ki. Evi ev yapan taş duvarlar değil, içindeki sıcaklık, mutluluk, anılar. Benim burada unutamayacağım mutlu anım olmadı.

Kapıdan çıktığım zaman şoförle karşılaşmayı beklemiyordum. Beni hapse mahkum etmekle ne geçecek eline? Hiç mi değeri yok sözümün? Hiç mi güvenmiyorsun kızına? Tüm sorularımın cevabı koca bir 'Hayır'. Evet babam bana zerre kadar güvenmiyor ve bunu yansıtmaktan hiç çekinmiyor.

"Gidelim Yaşar amca. Sorun değil." diyerek tebessüm ettim. Ne suçu var ki yaşlı adamın.

"Biliyorum güzel kızım arabayı sevmezsin. Dolaşmak istersin ama ben de emir kuluyum. Yapmazsam işimden olurum. Ama sana söz yağmur yağarsa birlikte yürür, dertleşiriz." Babam beni tanımazken, yıllardır bizimle çalışan Yaşar amca beni tanıyor, sevdiklerimi biliyor.

Çocuk yapmakla anne baba olunmaz. Sevgi vermek gerek. Koşulsuz şartsız güvenmek, destek olmak gerek. Her adım attığında arkasında durmak, düşmesine izin vermemek değil, her düştüğünde yanında olup elinden tutmak gerek. Hatasını her defa yüzüne vurmak değil, hatasını anlayacağı şekilde izah etmek. Birisi gelip 'Kızın bunu yaptı' dediği zaman, esip gürlemek, 'Neden yaptın?' diye bağırmak yerine 'Bir bildiği vardır elbet' diyerek güvendiğini hissettirmek anne, baba olduğunu, onu sevdiğini gösterir.

Sessiz bir insan Yaşar amca. Susarak konuşanlardan. Gözünün içine bakarak anlatır derdini. Dinliyorum sessizliğin sağır eden sesini. Boğuluyorum kendi çığlıklarımın gözyaşlarında. Ve ben bir parçamı daha kaybederek ölüyorum.

 Ve ben bir parçamı daha kaybederek ölüyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin