Satırlara saklı

381 117 1.3K
                                    

Deniz'in anlatımı.

"Sıkışıp kalmış ruhum karanlık gecenin yalnızlığında. Ruhum kalbimin, kalbimse, çektiği acının esiri. Her gün biraz daha düşüyorum. Her gün biraz daha kaybediyorum, bendeki beni. Sonra dönüp bakıyorum arkaya, benden geri yürüyen cesetten başka bir şey kalmamış ki.

Söylediği her kelime, verdiği her tepki çok yabancı bana. Sanki bir başkasını uzaktan izliyorum. Bazen onu bile yapamıyorum. Tek kelime edemiyorum ona. Karşısında çok savunmasız kalıyorum benliğimin. Bir yerde büyük bir hata yapmışım gibi. Ne olduğunu bilemediğim büyük bir hata.

Özür dilerim annem. Sana bunları anlattığım için, canını yaktığım için özür dilerim. Kim ne derse desin umrumda değil. Sen benim annemsin. Ne yaşadığını bilmiyorum. Belki beni isteyerek bırakıp gittin. Belki de zorla gittin. Ama biliyor musun, sen benden hiç gitmedin. Bir tarafım hep sen annem. Diğer tarafım ise saklı sevdam.

Canı çok yanıyor anne. Kalbi çok kırıldı. Sevdiği tarafından çok kırıldı. Yanında olmak isterdim. Geçecek demek isterdim... Geçmiyor evet ama bir süre sonra alışıyorsun demek isterdim. Ben alıştım sanırım. Belki de alıştığımı sanıyorum. Kabul ediyorum korkağın birisiyim. Sevdiğine sevdiğini söylemekten korkan acizin tekiyim.  

Ona bir mektup yazdım. Bir söz verdim anne, kalbimden söküp atamasam bile, aklımdan çıkaracağıma dair kendime söz verdim. Sevdiğimi söyleyemesem bile, ona veda ettiğimi satırlara söyledim. En azından bunu bilmeye hakkı var.

Onun hep oturduğu ağacın altında kitap okurken döktüm içimdekileri. Konuştuklarımın ne kadarını duydu bilmiyorum ama ona mektup yazanın ben olduğumu anlamadığını gördüm. İçimde bir yerlerde kırıldığımı hissettim. Ama sonra iyi ki, de anlamadı diyorum. Bakamazdım sonra yüzüne. Nasıl bakarım ki, başkasını seven birini sevecek kadar gurursuz biriyim ben.

Oysa kalbim izin istemedi ki, onu severken. İzin isteseydi de verirdim sanırım. Bana kızma anne. Dayanacak gücüm kalmadı artık." Son mısraları yazarak kapattım defterimi. İyi geliyor yazmak, içimdekileri anlatmak. Anneme sarılmayı çok isterim. Yazarak değil, başımı dizlerine koyarak anlatmak isterdim içimden geçenleri, uğurlayamadığım anıları. Bazen istemekle olmuyormuş.

Ben yalnızdım şiirlerimde, bilmeden misafir etmişimmeğer. Onunla kısa da olsa, bir anım olması beni dünyanın en mutlu insanıyapmaya yeter de artar bile. Ah be sevdiğim. Ben seni severken ne çok eksilmişim. Ne çok yok olmuşum. Sevdan o kadar büyük ki, benden eksilenler bile çok.

Sahi sen de böyle sevdin mi?

Sen de böyle yok oldun mu?

Her gece kendi çığlıklarında sağır olup, kendi gözyaşlarında boğuldun mu?

Sana sormak istediğim o kadar çok sorum var ki. Hiç bir zaman cevap alamayacağım sorularımla boğuluyorum. En acısı da ne biliyor musun? Sana soru sormaya bile korkuyorum. Alacağım cevapların ağırlığını yüreğim kaldıramaz.

"Deniz yemek hazır hadi gel" Düşüncelerimden sıyrılmama halam yardımcı olmuştu. Gözyaşlarımı elimle silip aşağı indim. Babam her zamanki heybetiyle masanın başında oturmuştu.

Bazen merak etmiyor değilim? Neden burada? Beni görmeye tahammülü yokken, neden bu evde? Sahi beni neden sevmiyor? Kızı değil miyim? Yakınken bu kadar uzaklık niye? Çok mu zor konuşmak, anlatmak, içinde çığ gibi büyüyüp seni yok edenleri haykırmak?

"Orada öyle dikilip iştahımı kaçırma. Geç otur şuraya." Sessizce geçip oturdum. İçimde avaz avaz bağıran yanıma inat geçip oturdum. Lokmalar boğazıma dizilmişti sanki. Daha fazla yiyemeyeceğimi anladığım zaman kalktım masadan.

MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin