Yorgunluk güftesi

85 61 138
                                    

Deniz'in anlatımı.

Yağan bir yağmur damlası olmak isterdim. Özgürce gök yüzünden süzülmek. Diğer yağmur damlalarına dokunmadan, aşkla süzülmek isterim. Yeniden göğe yükseleceğimi bilerek, heyecanla yeryüzüyle buluşmak isterim. Her buluşmada yeniden göğe yükseleceğim anın hasretini yaşayarak mutlu olmak.

Biliyorum çünkü yeniden göğe yükseleceğimi. Büyük bir döngü. Geldiğin yere yeniden geri döneceksin. Çıktığın merdivenleri bir gün ineceksin. Ya da tam tersi olacak. Gözünün önünde büyüttüğün bir yokuş var. Tam önünde duruyorsun ama çıkmaya cesaret edemiyorsun. Korkun çok büyük.

'Ya çıkamazsam? Ya düşersem? Ya başladığım noktaya geri dönersem' diye kendine sorup durarsın. Kendince cevap ararsın ama yok. Tüm cevaplar yarım. Ta ki, o yokuşu çıkmaya başladığın an. Tüm korkunu yenerek başlarsın. Attığın tek bir adım bütün hayatını değiştiriyor.

Her defasında düşüyorsun. Dizlerine taşlar batıyor. Geçtiğin yollarda kan izleri bırakıyorsun. Aldığın her nefes ciğerlerine ağır geliyor. Nefes almayı bırakmayı bile süşünüyorsun. Ama tüm bunlar seni geri döndürmüyor. Bir defa başladın çünkü. Attığın adımla zirveye bir adım yaklaştığını biliyorsun. Umudun çoğalıyor.

Ilk zirveyi izlediğin de 'Ben oraya asla çıkamam' cümlen adım atmanla, 'Ben başaracağım' olarak değişiyor. Çoğu zaman bu değişimin farkında olmuyorsun bile. O kadar çok 'yapamam' kelimesine yoğunlaşıyorsun ki, yaptıklarının farkında bile olmuyorsun. Ta ki, zirveye çıkıncaya kadar. Ben şimdi yağmur damlasıyla toprağa düştüm. Yeniden kalkacağım günü bekleyerek.

"Evet cevap bekliyorum Deniz hanım nereye?" Ben yine konuşmaya dalarak etrafımda olan her şeyden soyutlanmayı başardım. Kendimi alkışlamam gerek.

"Almanyaya." Lafı dolandırarark nereye kadar kaçacaktım ki?

"Neden?"

"Siz nasıl buraya geldiyseniz, ben de o yüzden gidiyorum."

"Şaka yapıyorsun değil mi?" Şaka yapmayı çok isterdim. Başımı hayır dercesine salladığım da,

"Kalk gidiyoruz. Burada konuşulacak konu değil." Haklıydı. Her an birisi çıkıp konuşulanları dinleyebilir. Ikinci kata çıkıp Yusuf hocanın oodasına geçtik. O önde, ben arakada onu takip ediyordum.

"Koluna ne oldu?" Şimdiye kadar farketmemesi ilginç.

"Düştüm."

"Düştün? Emin misin? Bak babanı koruyorsan?" Şimdiye kadar beni korumayan adamı ben koruyabilir miyim?

"Kimseyi korumuyorum. En iyisi baştan anlatmak. Yoksa böyle soru cevapta hiçbir şey anlaşılmayacak."

"Bak o doğru. Otur ve anlat."

"Bir kaç gün önce babamla büyük bir kavga ettik. Söyledikleri ağırdı. Beni sizinle birlikte eşinize ihanet etmekle suçladı. Meğer durumu öyle anlatan varmış. Neyse o konuya hiç girmeyeceğim. O gün eve ortağının oğlunu davet etmiş. Ben kavgadan sonra içimde birikenleri ona mesaj atıp evden çekip gittim. Evde karşılaştım ama kim olduğu beni ilgilendirmez diyerek gittim.

Yolda kuzenimle karşılaşıp eve geldiğim de halamla kavgalarına şahit oldum. Meğer o çocukla beni evlendirmeye karar vermiş, bana sormadan. Cuma günü eve gidince halam evde yoktu. Misafiri gelecekmiş, odadan çıkma yasağı koydu. Ben de akşam merak edip merdivenlerden bakayım derken düştüm. Sabah kendime geldiğimde bir 'Nasılsın?' sorusunu çok görerek 'Gidiyorsun. Seni bir daha görmek istemiyorum' diyerek emir verdi."

"Sen de sorgusuz sualsiz kabul ettin öyle mi?"

"Yok o pek öyle olmadı. DNA testi için kan verdirdim. Onun kızı olduğumu biliyorum. Halam çocukken annemin nasıl aşık olduğunu anlatırdı. Yine de tüm sorulara cevap olsun istedim. Çok yoruldum. Dinlenmek istyorum. Belki de uzaklaşmak iyi gelecek." Tek umudum toparlanmam.

MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin