Vazgeçmek

87 60 111
                                        

Mert'in anlatımı.

Özgürlük nedir? Mutlulukla eş değer mi? Ne zaman özgür olur insan? Tüm zincirlerini kırıp attığı zaman mı? Bu mudur özgürlük? Bu kadar basit mi? Seni bağlayan her şeyden kurtulduğun zaman özgür olur musun? Mümkün mü tüm zincirlerden kurtulmak. Seni bağlı kılan her şeyden kurtulabilir misin atacağın tek adımda?

Hiçbir şey bu kadar kolay değil. Öyle derin ki, özgürlük kelimelerle ifade edemezsin. Ve bir insan hiçbir zaman tam olarak özgür olamaz. Bazı insanlar tutsaklığı hapishane olarak nitelendiriyor. Unutuyorlar asıl tutsaklığın kendi beyninin içinin olmasını. Insan ilk kendine tutsak kalır. Kendini düşüncelerine hapis kılar.

Hiçbir şey bu kadar kolay değil. Öyle derin ki, özgürlük kelimelerle ifade edemezsin. Ve bir insan hiçbir zaman tam olarak özgür olamaz. Bazı insanlar tutsaklığı hapishane olarak nitelendiriyor. Unutuyorlar asıl tutsaklığın kendi beyninin içinin olmasını. Insan ilk kendine tutsak kalır. Kendini düşüncelerine hapis kılar.

Unutur özgürlüğün ne demek olduğunu. Düşünceleri o kadar fazlalaşır ki, kendi içinde kaybolduğunun farkında olmaz. Git gide dibe batar, hergün biraz daha kaybeder yaşamaya olan inancını. Biraz daha karamsarlığa kapılır. Ve böylece bir uçurumun eşiğinden kendini bırakır. O uçuruma kendikendini sürüklediğini bile anlamaz. Tek suçlu hayat olur. Asıl özgürlük mutlulukta saklıdır. Insan mutluysa özgürdür. Yarına umudu varsa özgürdür. Yaşamaya olan küçük bir sevgisi varsa özgürdür. 

Ha sevmek dediysem bir şeye bağlı kalmayı düşünmeyin. Bağlılık en büyük tutsaklıktır. Bir çiçeği, bir eşyayı seversiniz. Kaybettiğiniz zaman kendinizden bir parçayı kaybettiğinizi düşünüyorsanız, kendizi tutsak kılmışsınızdır. Bağlı kalmamalı hiçbir şeye. Her an kaybedeceğini bilerek sevmeli. Yokluğuna varlığından daha çok alıştırmalı kendini. Ve umudu bilmeli. Ağlamayı bilmeli. Nefes almayı bildiği kadar nefes vermeyi de bilmeli. Işte asıl özgürlük kendi beynindeki hapisten kurtulduğunuz zaman başlar. 

Şimdiye kadar kendimi tutsak kılmıştım. En kötüsü de farkında bile değildim. Birçok şeyin yeni yeni farkına varıyorum. Kendimi acıya o kadar kapatmışım ki, mutluluğun farkında bile değilim. Hayatımda birçok şey değişti. Ben değiştim. Büyüdüm. Ailemden birçok kişiyi kaybettim. Yeni insanları aileme aldım. Ve bunların hiçbirisini farkında olarak yapmadım. Bir küçük kız girdi hayatıma. Meğer hayatımdaymışta ben farketmemişim. Uçurumdan atladığı gün haberim oldu. 

Belki de erken haberim olsaydı benim için bu kadar değerli olmazdı. Beni böyle kendime getirmezdi.Düştüğüm anlarda ayağa kalkma gücüm olmazdı. Bense, onu kaldırmak yerine daha da düşmesine sebep oldum. Bir söz verdim kendime 'Düştüğün yerden birlikte kalkacağız' diye. Yeni bir güne umutla başlamak güzel. Içimde kıpır kıpır beni harekete geçiren bir his var. Sanırım sebebi küçük kızın kim oluğunu bilmem. 

Üzerimi değiştirmek için dolaba ilerlediğim de, anaannem seslendi. Bir şey oldu korkusuyla merdivenlerden hızla indiğimde kapı önündeydi. Yerde bir kitap, bir defter vardı. Defteri elime aldığımda yazıyı tanımıştım. Oydu. Etrafıma baktığımda yoktu. Bırakıp gitmiş, ama neden?

"Oğlum ne demek bu?" Gidiyor demek. Vazgeçti demek.

"Kimin getirdiğini gördün mü?" Gitme küçük kız. Sana geç kalmadan gitme.

"Yok oğlum görmedim. Kapıyı açtığımda yerdeydi. Hemen seni sesledim." 

"Tamam anaanne. Üşüme geç içeri." Kapı eşiğine oturarark sayfaları çevirdim. Yeni yazılmadığı üzerindeki tarihlerden belli. Ilk sayfaları okumadan son sayfaya geldim. Eğer gidiyorsa, yazmıştır. Yanılmadım.

MenfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin