Seoul Sokaklarında İki Yabancı

1.3K 92 9
                                    

   Kızı kahverengi saçlı ve yeşile yakın renkte gözlü hayal ettim ancak geri kalanı tamamen size bırakıyorum.**

''Aman Yarabbi.'' dedim önümde istiflenmiş kutuları görünce. Teyzemin yanında kalabileceğimi düşünmüştüm ancak o bunun yerine bana küçük bir ev tutmuştu ve oldukça kullanışlı görünüyordu. İki katlı bir evin üst katıydı ve merdivenler evin dışındaydı. Yani tam olarak apartman diyemezdik. Kutulardan tekine uzandım ve kaldırmaya çabalayarak kapının eşiğinden geçtim. Onun yanı sıra Essy pencereden bakarak Seoul'u keşfetmeye çalışıyordu. 

  ''Ama sadece aptal bir eve bakıyoruz, bu çok sıkıcı.'' dedi odanın karşısındaki pencereden hoşnutsuzca bakarken. 

  ''Burası Gangnam değil.'' dedim bir taraftan da kutunun altında ezilmemeye çalışarak. ''Gelip yardım etmeye ne dersin?''

  Oflaya puflaya benden tarafa yürüdü ve yanımdan geçerek kapının dışındaki kutulardan birini kucakladı. Ben de o sıra kendi kutumun içindekile bakmakla meşguldüm. Teyzem evde ihtiyacım olabilecek bazı eşyalar koymuştu ve bu gerçekten beni mutlu etmişti. Pekala ev zaten çoktan döşeliydi ancak bir termosa hayır demezdim açıkçası. Teyzeme de tekrar teşekkür ederek evi toparlamaya başladık ve o gece geç saatlere kadar evi yerleştirmeye çalıştık. Şirin ve güzel bir daireydi. Zaten fazla da bir şey beklemiyordum. Üstümdeki Bugs Bunny baskılı pijamamın içinde rahat bir şekilde gerindim ve sol taraftaki yatağa yerleştim. Aynı odada kalacak olduğum arkadaşıma baktım. O da sağdaki yatağın üstüne yerleşmiş ve rahat bir şekilde laptopu ile uğraşıyordu.

  ''İyi geceler, Essy.'' dedim hafifçe gülümseyerek. Kemik gözlüklerinin altından şöyle bir bakış attı. 

  ''İyi geceler Amira.''

---

  Alarm başımın içinde adeta yankılanıyordu. İnledim ve kurumuş boğazımı hareketlendirmek için yutkundum ve elimi yataktan çıkarıp alarmı kapamaya çalıştım. Sertçe düğmesine bastıktan sonra ister istemez yataktan doğruldum. Benim gibi Essy de kalkmıştı. ''Beni o aptal şeyden kurtardığın için teşekkür ederim can dostum.'' dedi gözlerini açmaya çalışaraktan. Hafta sonu olmasına rağmen neden alarm kurduğumuzu sormayın, teyzemi ziyarete gidecektik. Aptal bir pazar sabahıydı ve yatağı toplarken burada nasıl hayatta kalabileceğimi düşünmeye başladım. Dün hava alanında geçen koşturmaca ve bir dolu belge işleminden sonra zar zor evimize ulaşmış, evi yerleştirmiştik. Çok hareketli başlamıştık.

  Yatağımı toplamayı yeni bitirmiştim ki telefonum çalmaya başladı. Arayan teyzem olmalıydı. ''Alo?'' diye yanıtladım telefonu ve hemen sonra telefonu kulağımdan bir mesafe uzaklaştırdım. Teyzem her zamanki sevgi muhabbetine girmiş ve telefonda beni ne kadar özlediğini haykırıyordu. Essy'e gülmemesi için kaş göz hareketi yaparken telefonu tekrar kulağıma dayadım ve ''Ben de seni özledim Teyze.'' dedim.

  ''Kayıt işlemlerini hallettim. Ancak keşke lisenin son senesini de Türkiye'de okusaydın. Daha iyi olmaz mıydı?'' dedi. 

  ''Bence böylesi daha iyi teyze.'' dedim ve saate şöyle bir göz attım. Henüz saat dokuzdu. Esnedim ve teyzeme kapamam gerek konusu altında birkaç cümle kurdum ve bana evinin yol tarifini mesaj ile yollamasını tembihledim. Daha sonrasında ise evde hiçbir şey olmadığı kafamıza dank etti.

---

  ''Bu iyi bir fikir mi sahi?'' dedi Essy sessizce. Hala Türkçe konuşması güzeldi çünkü lise sona başladığımızda bunu özleyecektik. Babamdan uzun uğraşlar sonucu aldığım izinle ortaokul yılları boyunca özel hoca tutmuştuk. Tabii ki pratikte çok iyi değildim.

  ''Bence sorun yok, kendilerine baksınlar.'' dedim. Evimize yakın olan markete pijamalarımla gidecektim tabii ki. Geçtiğimiz yer çok da kalabalık değildi ancak insanlar garip bakıyorlardı. Küçük olan markete girdik ve birkaç atıştırmalık aldık. Çünkü kahvaltılık bulmak bir o kadar zorduysa da fiyatları da bir o kadar pahalıydı. Daha sonrasında yine insanların garip bakışları altında küçük dairemize döndük ve guruldayan karınlarımızı doyurduk.

  Altıma beğenerek aldığım kot pantolonumu -koyu bir lacivert- geçirdim ve üstüme lacivert yeşil ekoseli oduncu gömleği geçirdim. Tabii ki içine sokmayacaktım. Ayağımda ise ten renkli uzun topuklu stiletto- yo, hayır. Atmamakta karar kıldığım ve buraya bile getirdiğim siyah konverslerim vardı. Essy ise sade ve yarım kollu bir elbise giymişti. Çok kızsı giyinirdi ancak bu ona garip bir şekilde yakışıyordu.

  Teyzemin evine varmamız tam bir fiyaskoydu. Yoldayken telefonumla haritaya bakıyorken az kalsın bir orta yaşlıyı eziyordum ve hatırı sayılır miktar azar da işittim. Ve bir kere de yanlış sokağa sapmıştık. Ama en sonunda teyzemin evini bulmuştum. İki katlı ve geniş bir evdi. Vay canına, yani.. Güzeldi.

  Essy mutlulukla koluma girdi ve kapıyı çaldık. Bu kadar sıkıntıya katlanmak zorunda da değildik aslında. Taksi çağırabilirdik. Ama hadi ama, yabancı bir şehirde kaybolmak gibisi yoktur. Teyzem bizi içtenlikle karşıladı, o da uzun süre sonra Türkçe konuşmanın güzel olduğunu düşünüyor olmalıydı, bir türlü susmuyordu çünkü. Eşi -eniştem diyeceğim ancak Koreli biri ve bu tuhaf geliyor- işteydi ve biz de geniş oturma odasında oturuyorduk. İzin aldım ve lavaboya gittim. İşimi hallettikten sonra ellerimi kuruladım ve oturma odasına gitmeden önce kapı çaldı. Kapıya bir hayli yakındım ve ne olacak ki dedim içimden. Kelimeyi birkaç kez içimden telaffuz ettim ve ''Geliyorum!'' diye bağırdım. Umarım Koreliler bunu yapıyordur, yoksa cidden garip kaçabilirdi. Nedense karşıdan cevap gelmedi. 

  Delikten baktım ancak fötr bir şapka görmemi engelliyordu. Kapıyı açtım ve ''Neye bakmıştınız?'' diye sordum. Ya saygı ifadesini unutmuştum ya da yanlış telaffuz etmiştim, bilmiyorum ancak bu Türkiye'de 'turunçgil' diye dalga geçebileceğimiz saçlarının örttüğü gözleriyle bana bir uzaylıymışım gibi bakan erkek cidden biraz sinirimi bozmuştu. Ne kadar süre oldu bilmiyorum ama biraz öyle bakıştık ve sonra boğazımı temizledim.

  ''Buradaki teyzeye bakmıştım ancak birden bu kadar gençleştiğinize inanamıyorum.'' dedi hiç istifini bozmadan. Kafamı yana eğdim. ''Sen komik misin?'' dedim. Bu sefer cidden benden büyük olabilecek birine normal ifade kullanmıştım. Gözleri azıcık açıldı ancak arkamdan gelen teyzem hayatımı kurtardı ve çocukla konuşmaya başladı. Teyzem olmasa arkadan hareket çekebilirdim ancak onun yerine kafamı azıcık yere eğip istikrarlı adımlarımla oturma odasına yöneldim.

  Daha sonra gelişecek olayları düşündükçe keşke ona hareket çekseydim diye düşünüyorum.

orada bir seoul var uzaktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin