İşte böyleydi, Yoongi insanlara böyle şeyler hissettiriyordu.
İkimizin evini ayıran yol ayrımına geldiğimizde ikimiz de suskunduk. İşten yeni çıkmış ve tok halde öylece dikiliyorduk şuan. Yoongi aniden konuştu:
''Yarın bir şeyler yapmak ister misin?''
Buna bu kadar sevinmeli miydim bilmiyorum ama birkaç saattir üstümde oluşan baskı geçmiş gibiydi. Demek o da yılbaşını benimle geçirmek istiyordu. Yine de temkinli olmam gerekiyordu, sonuçta bahsettiğimiz Yoongi'ydi.
''Ah, yılbaşı yarındı, değil mi? Unutmuş olmalıyım,'' dedim hafifçe gülerek. Bu halime bıyık altından gülümsemesiyle karşılık verdi. Ben de yoğun bir bakışla yüzünü inceledim. Birkaç hafta önce böyle bir teklif yapsa ona, onun salak olduğunu söyler ve para verse bile onunla bir şey yapmayacağımı söylerdim. Ama şuan halimize bakarsak, o günler geride kalmıştı. Açıkçası başlarda Yoongi'nin de benden nefret ettiğine emindim. Belki şuan bile ona Ichigo dediğimde kızsa da bu nefreti aşmış olduğunu diliyordum.
''Tamamdır,'' dedim ses tonumu normal tutmaya çabalayarak. Yani saatlerdir bunu düşünmüyormuşum gibi. ''O zaman yarın görüşürüz,'' dedim ve basit bir şekilde el sallayarak arkamı döndüm.
''Amira?''
Bu sorusunu beklemiyordum. Arkamı dönmemle dudaklarıma hafif bir öpücük kondurması bir oldu.
''Görüşürüz,'' diyerek göz kırptı ve az önce benim yaptığım gibi arkasını dönerek kendi evine doğru ilerlemeye başladı. Tek ışık kaynağının tepemde cızırdayan sokak lambasının olduğu yol ayrımında belli bir süre daha dikildim. Sonra ben de evime doğru yürümeye başladım.
Şu salak çocuk yok mu, aptal Ichigo diye düşünürken bir yandan da neden gülümsediğimi bilmeyerek kendime kızıyordum. Gerçekten de çok yol kat etmiştik.
---
Teyzem sonunda kısa tatilinden döndüğü için birkaç dakika ona uğrayarak sohbet ettikten sonra izin isteyerek kalktım. Essy muhtemelen sinirlenmeye başlıyordu. Eve geldiğimde tahminimde haklı çıkmıştım. Üstünde beyaz noktaları bulunan siyah yemek önlüğünü giymiş, elleri belinde bir şekilde beni karşıladı.
''Evin yolunu unuttun sandım, Amira,'' dedi geçmem için kapıdan çekilirken. Eve girmemle güzel bir şeylerin kokusu burnuma geldi.
''Kurabiye?''
''En sevdiğinden,'' dedi ve muhtemelen bize birer tabak hazırlamak üzere mutfağa yöneldi. İşte Essy, her zaman kurtarıcım oluyordu. Az önce kendimi tok olarak nitelendiren ben, kurabiyeyi görünce tekrar acıkmıştım. Televizyonun karşısında şarkı yarışması izlerken bir yandan da kurabiyeleri yiyor ve birbirimizle sohbet ediyorduk.
''Yarın hakkında söylemem gereken şeyler var,'' dedim yeme kısmı bittikten sonra.
Ellerini sorun değil dermiş gibi salladı. ''Biliyorum, git ve eğlencenin tadını çıkar.''
Şaşırmıştım, tek kaşımı kaldırarak soruyordum ki sözümü böldü. ''Hadi ama Amira, seni anlayabiliyorum,'' dedi gülerek ve dostça omzuma vurdu. ''Hem ben de teyzenlerin evinde bolca yemek yiyor olacağım.''
Ona gülümsememle teşekkür ettim. Aslına bakarsanız biraz kızacağını düşünmüştüm, sonuçta yılbaşını uzun süredir birlikte kutluyorduk.
''Ah, bugünlerin geleceğini biliyordum,'' dedi elini dramatik bir şekilde alnına koyarken. ''Küçük Amira sonunda yuvadan uçuyor.''
''Ah, hadi ama,'' dedim ona vururken. Bir yandan da gülüyordum. ''Çok abartıyorsun.''
---
Yoongi Bakış Açısı
Sanırım bunu daha sık yapmalıydım. Yüzünün aldığı şaşkın ifade bir kez daha gözümün önüne gelirken gülümsemeden edemedim. Kapıyı kapattıktan sonra montumu çıkararak girişteki yere astım ve oturma odasına geçtim. Nedense artık evde Amira olmadığında çok boş geliyordu. Televizyonda rastgele bir kanal açarak telefonumla uğraşmaya başladım. Ama aklımı kurcalayan bir şeyler vardı. Tabii ki yarın nasıl bir plan yapmam gerektiği de buna dahildi ancak daha da önemlisi vardı. Sanırım birileri Amira'yı takip ediyordu.
Şu zamana kadar birkaç şeyden şüpheleniyordum ama artık emindim. Hem okulda bana kötü bakışlarını göndere bir çocuk vardı. Kendisini pek tanımıyordum, öyle sesi çıkan biri de sayılmazdı. Onunla gerçekten bir konuşsam iyi olur diye düşünerek kanepeye yayıldım.
Yarın umarım güzel bir gün olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
orada bir seoul var uzakta
FanfictionSevgi güçlü bir duygudur. Fazla olursa adına aşk derler, az olursa da nefret.. Bense, bu iki nokta arasında kalmış masum bir kurbandım. Katilim ise turuncu bir kabustu. Bu iki taraf arasında savrulan ben, acaba ne zaman dengemi kaybetip düşecektim...