Birden Öğretmenliğe Atanıyorum

819 75 13
                                    

  Gecikme için özür dilerim. Resim sadece kıyafeti göstermek amaçlıdır.**


Tak, tak, tak. Sesler beynimin içinde dönüyorlardı. Elliyi geçtikten sonra saymayı bırakmanın benim için daha faydalı olacağına karar vermiştim. Müdürün odasında Yoongi ile yan yana durmuş müdürün karşımızda elleri arkasında bağlı bir şekilde volta atmasını izliyorduk. Bizi ispiyonlayan -demek her okulda bunun gibileri var- öğretmen ile sınıf öğretmenimiz -İngilizce öğretmeni- kenarda durmuş ve hipnoz olmuş gibi onlar da müdürü izliyorlardı.


Gerçi müdürün karşımda gezinmesinden daha çok ilgimi çeken şey odaydı. Vay be.. Yerdeki koyu meşe tahtalar duvarın bordo rengi ile tahmin edilemez kadar güzel bir uyum içerisindeydi. Ve söylememe izin verin, oda acayip büyüktü. Rahat ve büyük.. Şahsen böyle bir yerde kalacağımı bilsem, mesleğimi direkt olarak müdürlüğe yöneltirdim. Gerçi bunun için de öğretmen olmam gerekiyordu, değil mi? Neyse, boş verin. Kötü fikirdi.


Tam gözlerimi odadan ellerime çevirmiştim ki birden adım seslerinin

kesildiğini fark ettim. Başımı yavaşça kaldırdım, müdür önümüzde durmuş ve çatık kaşlarla ikimizin gözleri arasında mekik dokuyordu. Eh, umarım dövmezdi.


''Yoongi'den beklerdim ama onu başka biriyle buraya gelmesi bir ilk. Ben de acaba ne zaman olur diye kendime soruyordum.'' Dedi kalın sesiyle. Affedersiniz ama böyle bir haksızlığa göz yumacak falan değildim. Tam karşı çıkmak için ağzımı açmıştım ki Yoongi benden önce davrandı, her zaman olduğu gibi..


''İçtenlikle özür diliyorum Müdür Bey, bir dahakine tek gelirim.'' Dedi. Ha? Şimdi bu iyi bir şey miydi, yoksa kötü mü?


''Benden her özür dilediğinde kenara biraz para koysaydım çoktan bu oda kadar birikmiş olurdu.'' dedi bıkmış bir sesle. Sonra bu sefer bakışlarını bana yöneltti.


''Yoongi ile bir sıkıntı mı yaşıyorsunuz acaba? O odada neler yaptığınızı sormak bile istemiyorum.'' dedi kollarını önünde kavuştururken. Yani, ben de karanlık bir odada yerde iki öğrenci görsem yanlış anlardım, ama sorun bu değildi.


''Tamamen bir yanlış anlaşılma, ama yine de hatamızı mazur görün.'' dedim kafamı eğerek. İyi bir müdüre benziyordu aslında, belki de dövmezdi. Sadece şaka yapıyorum, hangi çağda yaşıyoruz ki?


''Pekala o zaman, buna kandığımı falan düşünmeyin.'' dedi. Gözlerimi devirecek iken kendimi zor tuttum. Fazladan eksi puana hiç ihtiyacım yoktu.


''Ama şöyle bir şey yapabiliriz, sen iyi birine benziyorsun.'' dedi başıyla beni işaret ederek. ''Yoongi sınavlardan düşük almaya devam ederse okul meclisi gerekeni yapacaktır. Zaten uzun zamandır da böyle bir şey bekliyordum.'' dedi lafı uzatarak. Ben de ne diyeceğini beklemeye başladım. Yoksa düşündüğüm şey miydi? Yo, olamaz-


''Tek bir şartla bunu sicilinize yazmam.'' Yaklaşın dermiş gibi başını öne eğdi, biz de dediğini yaptık. ''Önümüzdeki dönem sınavlarından zayıfı olmadan geçerse, bu yaptıklarınız ailelerinize ya da yakınlarınıza iletilmez.'' dedi. Bir dakika, ne? Niye hem yanlış anlaşılmayla buradaydım ve bir de yetmezmiş gibi bir salakla uğraşacaktım. Ama dur Amira, ya annen ne derdi? Muhtemelen teyzeme söylerlerdi, ama birden aklımda annemin kızgın sesi canlandı. ''Tabii ki böyle şeyler yapacağını biliyordum, seni oraya göndermem hataydı..'' Eyvah eyvah.

orada bir seoul var uzaktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin