4. Bölüm "Kar Tanesi"

2.1K 170 71
                                    

Bu adam kimdi bilmiyordum.

Neden bana iyi hissettiriyordu bunu da bilmiyordum.

Beni neden koruyor, neden bana bu denli nazik davranıyordu hiçbir fikrim yoktu.

Onu tanımadığıma emindim. Öyleyse ben onu tanımazken nasıl oluyordu da o beni tanıyordu?

Söylediklerine anlam veremiyordum. Beni kim, neden isterdi ki? Ayrıca cama çarpıp duran karartılar da neyin nesiydi?

Ve en önemlisi, bilmediğim bir evde, tanımadığım bir adamın kolları arasında ürkütücü sesler duymama rağmen neden güvende hissediyordum?

"Şimdi aşağıya ineceğiz ve sen Mirza'nın yanında duracaksın, tamam mı?" Hissettiğim güven, parçalara ayrıldı ve kalbim tekrar panikle çarpmaya başladı. "Sorun yok. Sadece dışarıdakileri göndereceğim, sonra da yanına geleceğim."

Kısık bir sesle "Burada dursam olmaz mı?" diye sordum. Şu anda sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. 

"Seni tek başına bırakamam." Geri çekildim. Neden bu kadar dip dibeydik bilmiyordum, bu yanlıştı. Bakışlarımı yere indirdim. Benim bir şey istemeye hakkım yoktu. Yavaşça kafamı sallayarak onu onayladım.

Derin bir nefes aldığını işittim ama ona bakmadım. Odanın üzerime geldiğini hissediyordum. Sesler daha çok artmış, ürkütücü bir hâl almıştı. Yavaşça yürüdüm ve kapıyı açtım. Odadan çıkıp onu beklemeye başladım. 

Biraz sonra yanıma geldi ve kolumu tuttu. İrkilerek geri çekildim. Bana neden böyle davranıyordu ki? 

"Pardon," diye fısıldadı. "Aşağıya in sen. Ben de şu işi halledeyim."

Tekrar kafamı salladım ve küçük adımlar ile merdivenleri inmeye başladım. Attığım her adımda aşağıdan gelen sesler artıyordu. Kalbim korkuyla çarpıyordu ama aşağıya inmem gerekiyordu. Son basamağa geldiğimde nefeslerim sıklaştı. Televizyondan sesler geliyordu. İçeriye gidip ne yapacaktım ki?

Boş boş dikilmeyi keserek basamağı indim ve salona geçtim. Mirza ve daha önce görmediğim bir kız ayakta dikiliyordu. Televizyon açıktı fakat kimse bunu umursamıyordu. 

Tahminimce kız benden benden birkaç yaş küçüktü. Kahverengi saçları örülüydü ve sol omzundan aşağı sarkıyordu. Yeşil çekik gözlere sahipti. Sağ gözünün hemen yanında küçük bir doğum lekesi vardı.

Gözlerimiz buluştuğunda kaşlarını çatarak beni baştan aşağı süzdü. Bakışları beni rahatsız ettiği için gözlerimi kaçırdım ve yerimde huzursuzca kıpırdandım.

Bu sırada Mirza arkasını döndü. Beni fark ederek yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştirdi. "Şirin, otursana."

Sessizliğimi koruyarak koltuğa oturdum. Yukarıda duyduğum sesleri hâlâ işitiyordum ama sesler biraz daha azalmıştı. Mirza elini kaldırarak esmer tenli kızı gösterdi. "Siz daha tanışmadınız, değil mi? Boran'ın kardeşi." Bu beni şaşırttı çünkü abisine hiç benzemiyordu. "İdil."

İdil'in bana olan bakışları aynıydı. Gülümsemeye çalışarak "Şirin," diye mırıldandım. Başarılı olduğumu zannetmiyordum.

"Kim olduğunu biliyorum." Ben uyurken Boran ile konuşan kızdı bu. Yüzüm donuklaştığında bana doğru bir adım attı. "Ama neden burada olduğunu bilmiyorum. Abimin neden bana olduğu gibi sana da yumuşak davrandığını bilmiyorum." 

Sesindeki saf nefreti sezebilmiştim ve buna bir türlü anlam verememiştim. Onunla henüz tanışmıştık, beni bu denli bir nefretin içine çekmesi anlamsızdı. "Ben..."

Mart DokuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin