Küçükken canavarların kalpsiz olduğunu düşünürdüm. Bana göre onların kalpleri varsa insanları korkutmak istemezlerdi çünkü insanlar korktuklarında kalpleri çok hızlı atar ve yorulurlardı.
Yanılmıştım. Ama haklı da çıkmıştım.
Yanılmıştım çünkü gerçek canavarların kalpleri vardı.
Haklı çıkmıştım çünkü kalpler çok yoruluyordu.
Çocukken geceleri karanlıktan korkar, battaniyeyi kafama kadar çekerdim. Bunun sebebi, yatağımın altında kalpsiz canavarların gizlendiği düşüncesiydi.
Bu çok aptalca ve çocukça bir düşünceydi. Bunu normal kılan ise bu düşüncenin zihnime ev sahipliği yaptığı sırada çocuk olmamdı.
Bir çocuğun düşleriyle, umutlarıyla veyahut korkularıyla dalga geçildiğinde cinayet işlenirdi. Çünkü insanların aksine çocuklar gerçek mutluluğu biliyorlardı.
Bir çocuğun hayali, dünyadaki en masum gerçekti. Bir çocuğun kabusu, korkuların en kirlisiydi.
Zengin bir ailem vardı. İstediğim her şey alınır, en pahalı okullarda okurdum. Fakat paranın alamayacağı tek şey sağlıktı.
Büyük bir eve sahip olmamıza rağmen Umut ile aynı odayı paylaşıyorduk çünkü birbirimizi çok seviyorduk. İkizimdi, aynı gün içerisinde, aynı anneden doğmuştuk ama Umut, benim aksime küçüklüğünden beri hastalıklı bir hayat yaşıyordu.
Odamızda iki yatak vardı ama çoğu gece sadece bir yatak dolu oluyordu çünkü kardeşim hastanede yatıyordu.
Odamızda iki yatak vardı ama diğer geceler sadece tek bir yatak dolu oluyordu çünkü birlikte yatıyorduk.
"Şirin," demişti birlikte yattığımız bir gecede Umut. "Yatağın altında canavarlar varmış. Etraf karanlık, çok korkuyorum."
"Gece olduğu için etraf karanlık, Umut." En fazla altı yaşında olmalıydık. "Korkma. Evde canavarlar yok."
"Babamın okuduğu masalda canavarlar vardı. Çocukları yemek isteyen, korkunç bir canavar. Ama süper kahraman çocukları kurtardı."
Babam bana hiç masal okumamıştı.
Ama birkaç defa, Umut'un yanında kalırken o masalları dinlemiştim. Bana okumuyordu, Umut'a okuyordu ama yanlarında durmama izin vermişti.
Aslında babam boş zamanlarında masal okuyordu ama ben hiç boş zamanlarına denk gelmemiştim. Umut sayesinde ben de masal dinlemiştim.
Küçükken kendimi böyle kandırıyordum ama bazı şeyler kafama dank ettiğinde, bunun bir aptallık olduğunu idrak edebilmiştim.
İlk bencilliğimi bu sayede kazanmıştım. Ben de hasta olmak istemiştim çünkü hasta çocuklara babaları masal okurdu.
Hasta olan Umut'tu, ben değil.
"Ama Umut, canavar diye bir şey yok ki."
"Sen öyle zannet. Gece karanlıkta seni yerlerse görürsün." Daha sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurmuştu. "Ben uyuyacağım. Babam bir süper kahraman olduğunu söyledi, beni o koruyacak. Tatlı geceler."
Babam bana süper kahraman olduğunu söylememişti. Beni korumayacak mıydı?
O gece korkudan uyuyamamış, pencereden içeriye yansıyan sokak lambasının ışığına tebessüm edip durmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mart Dokuzu
FantasyGenç kız kaymaya devam etti. Üşüyordu ama bunu sorun etmiyordu. Üşümek istiyordu. Ayağının altındaki kaygan zemin, ona iyi geliyordu. Fakat bu sefer iyi hissetmiyordu. Üzerinde bulunduğu buzun ince olduğunu biliyordu. Buzun çatırdama seslerini duyma...