Kafama kadar çektiğim yorganın altında iyice küçülerek telefonumu açtım. Karanlığın içindeki parlak beyaz ışık gözlerimi aldığında kaşlarım çatıldı ve parmaklarım telefon parlaklığını kısmak için hareket etti.
Uykusuzluk yüzüme vuruyordu ama uyuyamazdım. Aklım bugün bana söylenenlerde, kalbim bir çift mavi gözdeydi. Nabzım onun varlığıyla delicesine atıyordu fakat aklım, yabancı sözlerin sebebiyle bana düşman kesilmişti.
Bugün günlerden perşembeydi.
İnternete girip arama motoruna öğrenmem gereken bazı şeyleri yazdım. Bu sefer korkan bendim çünkü ona bir şey olmasını istemiyordum.
O gece, uzun zaman sonra ilk defa ağladım. Göz pınarlarıma damlalar birikirken bile onu düşünüyordum.
Sağlıklı değildi, bunu geç fark etmiştim fakat etrafındaki insanlar bunu nasıl anlamazlardı? Ben, onu tanıdığım beşinci ay gerçekleri öğrenmiştim. Onun hakkında, onun bile bilmediği gerçekleri.
İnsanlar ne zamandır bu kadar kördü? Ben bile davranışlarında bir gariplik sezmiştim, ailesi nasıl anlamazdı? Onu nasıl yok sayarlardı? Yalnızlığa mahkum edilerek yalnızlığın kendisi olmuştu, bunu da mı göremiyorlardı?
Önümde açık duran sekmede yazıları okurken bile anlayabiliyordum onu. Üstelik bugün bunu bana bir yabancı dile getirmişti.
Bugün günlerden perşembeydi. Gerçeklerin ve hayal dünyasının kapılarına ulaştığımız gecedeydim.
Gözlerim uykusuzluktan ve ağlamaktan acımaya başladığında daha fazla bakmaya tahammül edemedim. Sekmeyi kapatarak telefonu bırakacaktım ki arama motorunun altında önerilen yazıya ilişti gözlerim.
Histerik Kişilik Bozukluğu nedir?
Bağlantının üzerine tıklayarak sekmenin açılmasını beklerken gözlerimi silerek burnumu çektim. Benim ağlamam aptallıktı ama konu Şirin olduğunda, dünya üzerindeki herkesin ağlayacağına inanıyordum.
O zamanlar, sadece kafa dağıtmak için önerilen bir sekmenin yazılarını okurken, bu hastalığın kardeşimde olduğunu anlayamayacak kadar kördüm. Belki kafamı çok meşgul eden başka bir hastalık olduğu içindi ama görememiştim. Diğerlerine kızarken en büyük yanlışı ben yapmıştım.
Hastalıklar sadece fiziksel olmuyordu. Şiddet her zaman tende renk bulmuyordu. Ölümler çoğu zaman insanlar yüzünden oluyordu.
Psikolojik rahatsızlıklar... Tedavi edilmesi gereken hastalar... Bu rahatsızlıklara sahip insanları kim hasta etmişti? Aileler mi? Onlara aile denir miydi? Arkadaşlar mı? Arkadaş ne demekti?
Yalnızlık mıydı Şirin'i bu soruna iten? Görülmemek mi, anlaşılmamak mı, duyulmamak mı...
Bak, Şirin, buradayım. Artık yalnız değilsin. Seni görüyorum. Seni anlıyorum. Hayır, sesinin çıkmaması sorun değil, seni duyuyorum.
Sayfadan çıkıp arama motoruna yazdığım, bugün bana söylenen ve artık kesinlikle emin olduğum aptal hastalığın ismini büyük bir nefretle silip telefonumu kapatmıştım. O gece düşünmemeye çalışarak uyumak istemiş, fakat bir türlü başaramamıştım.
Şimdi ise aklımda tek bir düşünce vardı. Hayatımdaki bütün kadınlar hasta mıydı? Annem, kardeşim, sevdiğim kadın...
Ve benim kaderim, her seferinde onların acı içinde ölüşünü mü seyretmekti? Hem de henüz onları kurtaramamışken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mart Dokuzu
FantasyGenç kız kaymaya devam etti. Üşüyordu ama bunu sorun etmiyordu. Üşümek istiyordu. Ayağının altındaki kaygan zemin, ona iyi geliyordu. Fakat bu sefer iyi hissetmiyordu. Üzerinde bulunduğu buzun ince olduğunu biliyordu. Buzun çatırdama seslerini duyma...