17. Bölüm "Yetmiş İki Öpücük"

849 62 28
                                    

Yüzümü buruşturarak yanağımdaki yaraya bastırdım elimi. Canım acıyordu. Daha fazla burada kalmak istemiyordum.

"Boran?"

Duyduğum ses ile gözlerim kocaman açıldı. Doğru mu duyuyordum? Bana seslenen kişi babam mıydı?

Dibine oturduğum ağacın arka tarafına doğru uzattım kafamı. O an, babamla göz göze geldim. Büyük bir hızla doğrulup yanına kadar koştum.

"Baba!" Aramızda iki adımlık bir mesafe kaldığında durdum. Ona sarılamadım. "Beni götürmeye mi geldin?"

Kafasını eğerek hafifçe gülümsedi. Henüz gövdesine bile gelmiyordum.
"Hayır," dedi sakince. "Seni buradan çıkartamayacağımı biliyorsun."

Omuzlarım düştü. Yine de gülümsedim. "Olsun," dedim sesimi titretmemeye çalışarak. "Beni görmeye gelmişsin."

Gülümsemesi yavaşça soldu. Arkasına, yaşıtım olan çocukların sarıldığı ailelere doğru baktım. Annemi görmek istedim, benim yanımda görmek istedim ama göremedim.

Çünkü annem kardeşimin yanında, ona sarılıyordu. Onun yanağını okşuyordu. Onun kolunu tutuyordu.

Oysa yüzüne yediği yumruktan dolayı yanağı moraran bendim. Geçen hafta fazla zorlandığım için kolu kırılan da bendim.

Ama annem bana sarılmıyordu.

"Boran," diyerek dikkatimi üzerine çekti babam. Elinde bir kitap tutuyordu. "Bunu sana vermek için geldim."

Babam bana sarılmadı.

Yüzüme ne olduğunu sormadı.

Kolumdaki sargının neden olduğunu sormadı.

Beni bu cehennemden çıkartmadı.

"Seni bir daha görmeye gelmeyeceğim," dedi yutkunarak. "Bu yüzden bunu almanı istiyorum."

"Ama baba," diye fısıldadım. "Zaten gelmiyordun ki."

"Yapma." Yere eğilerek boylarımızı eşitledi. "Kendini güçsüz gösterme."

Gözlerimin dolmasına aldırmadan, "Ben güçsüz değilim," dedim dişlerimi sıkarak.

"Ağlıyorsun, bu seni güçsüz gösterir."

"Çünkü canım acıyor!" diye bağırdım. "Geceleri acıdan uyuyamıyorum!"

"Bağırma," dedi sert bir sesle. "Duyacaklar."

"Duyacaklarsa duysunlar." Kendimi sıkmaktan titriyor, babamdan korktuğum için sözlerimin aksine fısıldıyordum. "Burada en çok bana yükleniyorlar."

"Çünkü sen farklısın."

"Farklı olmak istemiyorum."

"Yapabileceğimiz bir şey yok. Sen farklısın. Hep böyle olacaksın."

"Farklı olmak istemiyorum," diye tekrar ettim. "Böyle görünmek de istemiyorum."

"Görünüşünde ne var?"

"Saçlarımdan dolayı anlıyorlar," dedim gözümden akan yaşları sol koluma silerek. Diğerini hareket ettiremiyordum çünkü kırıktı. "Soğuk olduğumu anlayıp benden uzaklaşıyorlar. Bazıları dalga geçiyor. Öğretmenler benim dinlenmeme izin vermiyorlar. Bana bir şeytanmışım gibi davranıyorlar."

Mart DokuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin