*2 hafta sonra*
Dream yürümeye başlamıştı. Kendini çok yorduğu zaman kasları ağrıyordu ama artık deyneksiz bir şekilde rahatça yürüyebiliyordu...
...
Dream sabah erken kalktı, her zaman olduğu gibi George'dan erken uyanmıştı. Öylece camdan dışarıyı izliyordu. Arkasını döndü yatağa doğru, beyaz çarşafların arasında bebek gibi uyuyan George'a baktı.
George uyurken çok şirin duruyordu, Dream kendini tutamadı yatağa doğru yürüdü ve eğilip yavaşça George'un dudaklarını öptü. Neyse ki George uyanmadı. Dream derin bir oh çekti çünkü eğer George'u uyandırmış olsaydı kendini biraz suçlu hissederdi, kendine kızardı. Tekrardan George'un yanına yattı ve ona sarıldı. Kokusunu içine çekti. Yavaşça boynuna öpücükler kondurmaya başladı. George yarı uyanmış bir şekilde mırıldandı.
George: Dream... ne yapıyorsun..?
Dream: Beni aldırma sadece seni öpüyorum. Uyumaya devam et.
George hâlâ yarı uyuyordu, gözleri kapalı bir şekilde gülümsedi.
George: Çok iyi hissettiriyor...
Dream: Biliyorum.
George tek kolunu Dream'e sardı, başını Dream'in göğsüne koydu ve uyumaya devam etti.
Dream'in iç sesi: Lanet olsun... neden yaptığın her bir haraketle, söyediğin her bir sözle, aldığın her nefesle beni çılgına çeviriyorsun? Bazen sadece seni bitirmek istiyorum kendim de bitene kadar seni bir mum gibi eritmek, bitirmek istiyorum...
Dream son kez George'u bir kere öptü. Ayağa kalktı, odadaki dolabın çekmecesinden bir kağıt ve bir kalem aldı, aşağı inip bahçeye çıktı. Havuzun kenarındaki şezlonglardan birine oturdu, yanına bir masa çekti ve elindeki kağıda şu çümleleri yazdı:
"Bu gün yine benim için ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Her gün yaptığım gibi bu gün de seni çok seviyorum... Nasıl yapıyorum bilmiyorum ama bazen seninle nasıl aynı havayı solumaya cüret ederim diye kendime kızıyorum. Bazen ise seninle aynı havayı soluduğum için tanrıya teşekkür ediyorum.
Her sabah seni gördüğümde kendi irademi kaybediyorum. Bana her 'Dream' diye seslendiğinde ruhumun nasıl titrediğini çok iyi biliyorum.
'sana sarılıp sabaha kadar öpmek istiyorum' işte o gün, kapıma geldiğin ilk gün seni gördüğümde kendi kendime söylediğim ilk cümle buydu. Bana, gözlerimin içine bakarak 'Beni öp' dediğin gece, seninde bana karşı boş olmadığını anladığım gündü... Seni ilk defa doyasıya öptüğüm, nefes alış verişini kulaklarımda ilk defa bu kadar net duyduğum gündü...
Her yanaklarının kızardığında seni daha çok kızartmak istediğimi biliyorsun... Bana her gülümsediğinde içimdeki tüm karanlığı aydınlattığını biliyorsun... her ağladığında da nasıl hissettiğimi biliyorsun... sana söylediğim sözleri asla unutma 'Ağlarken çok şirinsin ama her zaman mutluktan ağla'
Ben yürüyemezken, çökmüş durumdayken, her şeyin sona yaklaştığını düşündüğüm günlerde hep yanımdaydın... Sana benden ayrıl diye ağlarken 'Saçmalamyı kes! Sen bana, ben sana bir söz verdim. Senden asla ayrılmayacağım!' diye bağırışın hâlâ kulaklarımda... Her gün bana belli etmeden sessizce ağlamaya çalışıtını biliyordum George... Lütfen beni o günler için affet...
Seni nasıl hakediyorum bilmiyorum ama benim olduğun için çok mutluyum sadece bunu bilmeni isterim...
Biliyorum şu an bu sözler çok klasik ve demode ama seni anlatmaya cümleler bulamıyorum... Benim olduğun için teşekkürler George...
Sevgilerle: Senin yeşil çocuğun..."
Dream kağıdı eline aldı. Yukarı çıkıp üstünü değiştirdi, kağıdı cebine atıp evden çıktı.
Bir veya iki saat sonra George uyandı, yavaşça gözlerini araladı. Başında Quackity, Jack ve Niki bekliyordu. George'un boşluğuna geldi, onları baş ucunda görünce birden çığlık attı.
Quackity George'un bu tepkisine boğulurcasına gülmeye başladı.
Quackity: İsa Mesih! Hayalet görmüş gibisin George?!
Jack: Woah dostum George sakin...
Niki: Sakin ol George biziz!
George derin bir nefes aldı, gözlerini ovalayarak konuştu.
George: Ah tanrım... sizsiniz Quackity, Jack, Niki... Ama siz neden buradasınız...
Quackity: Cenaze için!
George: Ne cenazesi...?
Niki yavaşça dirseği ile Quackity'i dürttü. Gülerek, sessizce fısıldadı.
Niki: Quackity yapma George şimdi korkudan ölecek...
Quackity: Yalan mı!
George Dream'in burada olmadığını farketti. Birden hızla doğruldu, hızla etrafına bakındı.
George: D-dream nerde?
Quackity birden güler yüzünü üzgün yüze çevirdi. Şakacı bir şekilde ağlama sesi yaparak konuştu.
Quackity: George... George çok üzgünüm ama D-dream- yani demek istediğim... "Green Bitch" öldü...
...
55. Bölüm sonu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒆𝒚𝒂𝒛 𝑲𝒆𝒍𝒆𝒃𝒆𝒌 - DreamNotFound / Dream x George / BL
RomanceGeorge ve Dream'in Romantik, komik ve bazen üzücü hikâyesi Her şey Dream'in George'a açılmak istemesi ve evine çağırması ile başlar... Dikkat: Bu hikâyede "Boys Love" ve 18+ bölümler vardır! Bu hikâye "Dnf, DreamNotFound" shipini konu almış...