Sabah alarmın sesiyle uyandım.
Gözlerimi açınca saatin 11.00 olduğunu gördüm. Bir iş görüşmesine geç kalmıştım,yine. Uyku her zaman daha tatlı geliyordu. Bir daha uyuyamayacağımı bildiğimden yataktan kalktım ve ihtiyaçlarımı giderdimHazırlanıp hemen evden çıktım. Aklıma yine iş görüşmem geldi. Öğretmen ataması gereken küçük bir okuldu ama daha iş görüşmesine gelemeyen bir öğretmen, nasıl derslerine yetişsindi? Az ilerideki park gözüme çarptı.Parkta gördüğüm boş banka oturdum. Bir sürü çocuk salıncakta ve kaydırakta eğleniyordu. Galiba hayatta en mutlu olduğum şey çocukların gülmesiydi. O kadar masumlarf ki insan kıyamıyordu. Ben kulaklığımı çıkarıp telefondan açtığım müziği dinlemeye başladım.
Micheal Jackson, Smooth Craminal...
YAZARDAN
Kaya Eroğlu'nun minik oğlu Aras okuldan kaçtığı için kaybolmuştu. Rüya kendisine doğru koşarak gelen çocuğu fark ettiğinde oturduğu banktan yavaşça kalktı, Aras'a doğru ilerledi. Tam önünde durunca dizlerinin üzerine çekerek minik ellerini tuttu. Ağladığını görünce minik Aras'ı kollarıyla sarmaladı.
"Merhaba küçüğüm neden ağlıyorsun bakalım?" dedi şefkatli sesiyle. Rüya kendisini bildi bileli çocukları çok seviyordu ve ağlamalarına dayanamıyordu.
Minik Aras bu sıcacık kollarda kendini güvende hissedince o da kendince sarılmasına karşılık verdi.
"Benim adım Rüya, bana güvenebilirsin." Dedi gerçekten güven veren sesiyle.
"Ben kayboldum." dedi. Rüya ilk başta yapması gereken şeyi yaptı, ismini sordu.
"Adın ne senin yakışıklı?" Deyince Aras utanarak kafasını eğdi.
" Adım Aras, Aras Eroğlu."
Rüya bu soyadını bir yerde duyduğuna yemin edebilirdi ama hatırlamıyordu. Kafasını eğen Aras'a kaydı gözleri. Bu kara gözleri de hatırlıyordu ama bir türlü kim olduğunu çıkaramıyordu. Aklına bir an dik bakışlı adam geldi. Onun babası ya da abisi değildir, değil mi?
"Küçüğüm, babanın numarasını biliyor musun? Seni almaya gelsinler." Dedi minik Aras'a. Aras kafasını ağır ağır aşağı yukarı salladı. Demek biliyordu.
"Söyle de arayalım." Aras sanki söylemek ve söylememek arasında kalmıştı. Neden söylemiyordu ki?
"Aras, hadi bebeğim. Söyle ama böyle olmaz ki, neden söylemek istemiyorsun? Babanı dövmeyeceğim söz veriyorum. Yani sadece senin yanında. "Deyince Aras ile gülmeye başladı. Rüya Aras'ı güldürmek için söylemişti ama arkasından gelen kahkaha ve Kaya'nın sesiyle gözleri büyüdü.
"Demek beni dövmeyi planlıyorsun. Sadece bunu Aras'ın önünde yapmayacaksın."Sırf sinirlensin diye daha da gülüyordu.
Utanan Rüya kafasını eğdi. Bunu beklemiyordu. Demek gerçekten Aras onun oğluydu. Nedense üzülmüştü ama nedenini o da bilmiyordu. Bu hisleri yıllar önce tatmıştı ama doğru olmamasını umuyordu.
"Baba!" arkadan bağıran Aras'ın sesiyle ikisi ona döndüler. Aras koşarak babasının kucağına atladı. Bunu bekleyen Kaya hemen oğlunu kucağına alarak mis kokusunu içine çekti. Aras kafasını onları izleyen Rüya'ya çevirdi.
"Görüşürüz Rüya ablacığım." dedi Aras ona el sallarken.
"Görüşürüz yakışıklı." deyip göz kırpan Rüya'yı inceleyen Kaya , "Sanırım oğluma büyü yapmış. Çünkü annesi dışında iyi geçindiği diğer kadın bu olamaz." diye düşünüyordu. Rüya'nın gözleri Kaya'ya kayınca ona ne kadar dikkatli baktığını fark etti. Kaya ile göz göze gelince Kaya ve Rüya aynı anda bakışlarını kaçırmışlardı. Kaya Aras'ı yavaşça yere bırakıp düşünmeye başladı.
Kaya hala 'Ben gözlerimi mi kaçırdım? Ben, Kaya Eroğlu, gerçekten gözlerimi mi kaçırdım? Saçma. Şu ana kadar dikkatli baktığım tek kız Rüya'ydı sanırım ve en çok neden baktığımı merak ettiğim... Beni terk eden ve ölen karıma bile bu kadar dikkatli bakmadım.' diye düşünüyordu ki kafasına gelen şeyle düşüncelerinden ayrıldı. Kafasına gelen şeye bakıyordu ki resmen üzerine atlayan Rüya buna engel oldu. Çünkü kafasına gelen şey Şule'nin ona yazdığı "Kaya'yı öp artık." yazılı bir kağıttı. Yaparım demişti ama Rüya, bu kadar da delirmez... Demiş ve kestirip atmıştı. Artık her şeyi yapacağına inanıyordu.
Kaya kaşlarını çatıp Rüya'yı itmeye çalıştıkça daha çok üstüne çullanan Rüya, ne yaptığını anlayınca gözlerini kocaman açıp kaşlarını çatmış olan Kaya'ya döndü.
"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, özü-" diye devam ediyordu ki Kaya'nın sıcacık ellerini (hepiniz dudak bekliyordunuz demi GFDKGJUFDL) dudaklarında hissetti. Bu temas direk susturmuştu ama karnındaki kelebek hareket ediyordu.
"Tamam sus özür dileme, başımı şişireceksin. " deyip gözlerini devirdi. Sonra bakışlarını yerdeki minik kağıda çevirdi. Galiba boğuşma sırasında açılmıştı. Kaya dikkatlice bakınca kağıtta yazanı okudu. Rüya buna engel olacakken artık çok geçti. Kaya kağıdı okumuştu ve yüzünü yüzüne yaklaştırıyordu. Rüya bu yakınlıktan rahatsız olmak bir yana dursun hoşuna bile gitmişti. Ne oluyordu ona? Böyle hissetmemesi gerekiyordu. Saçma sapan hisler, ele geçirmişti bedenini. Ne kendini geri çekiyordu, ne de ona yaklaşıyordu. Belki de arada kalmak çivilemişti onu, olduğu yere.
" Hım, Kaya'yı öp ha. Bunu kim yazdı bakalım? Lütfen, ona benim yerime teşekkür et. Çok şapşal görünüyorsun." dedi yakın olduğunu umursamayan Kaya. Kahkaha atmaya başladığında hesaba katamadığı şey oldu. Kaya gülerken kafasını eğdi ve Rüya ile kafaları tokuştu. Bu saçma an bile güzel gelmişti ikisine.
Kaya o dolgun dudaklara yenilip eğildi. Rüya'nın mantığı kuş olup uçmuştu. Eğer Aras konuşmasa, kafasını kaldırdığını bile anlamayacak hale gelmişti.
"Hey, ben daha küçüğüm!" İkisi elektrik çarpmış gibi geri çekildiler. Aras'ın zekasının kendisini aştığını düşündü. Küçücük yaşına rağmen ne kadar olgun(!) konuşuyordu!
Seni gidi bücür.
İleride öpüşürsünüz üzülmeyin kuzularım ;)
hehehe ikinci bölüm de bittiğine göre, bana eyvallah ;))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEK BAKICISI
Novela JuvenilHerkesin iş adamı olarak bildiği Kaya Eroğlu ve jesti yüzünden işinden olan bir Anaokul öğretmeni... Ya o öğretmen, bakıcı olarak işe başlarsa? Hem de bir mafyanın çocuk bakıcısı... Kaya Eroğlu'nun minik oğlu Aras, okuldan kaçtığı için kaybolmuştu...