Son özel bölümümüze hoş geldinizzzzz.
2 yıl sonra
Kucağımdaki kızıma baktım. Nasıl da iştahlı içiyordu sütümü. Doğurduğum gün çok canım yanmıştı ama deymişti işte bu minik için. Doğum anında sağlıklı doğacağı garantisini vermek zor demişlerdi ama maşallah, kızım turp gibiydi.
"Kaya, uyansana! Bebek geliyor!" Kaya homurdana homurdana öbür tarafa döndü.
"Yine boşuna hastaneye gitmeyelim, yalancı sancıdır." Ben dehşetle ona bakıyordum. Suyum gelmişti ve doğurmuyor muydum!?
"Kalk kalk, suyum geldi. Gerçekten doğururuyorum!" Kaya sanki ev yanıyor demişim gibi yataktan fırladı.
"Hani bebek nerede!?" Yerde bebeği aramasına mı güleyim yoksa canımın yanıyor olmasına mı üzüleyim bilemeden ona bakıyordum.
"Doğurmadım aptal! Doğuruyorum dedim!" Sancı saniyelik dursa da daha kötü bir halde geri geldi. Resmen iki büklüm olmuştum. Kaya o halimi gördüğünde beni hemen kucağına aldı ve bebek elbiselerinin olduğu çantayı da kaptığı gibi dışarı çıktı. Bu ay içerisinde doğuracağımı bildiğimden bebek eşyalarını odanın köşesine koymuştuk. Beni hemen arabaya bindirip hastaneyi aradı.
"Doğuruyoruz, hastanenin önüne acil bir sedye getirin!" Ona gülmek istesem de acı katlanılmazdı. Minik kızım şimdiden canımı feci yakmıştı...
"Kaya, çok acıyor." Gözlerim dolmuştu ve artık çığlık atacak kadar kötü sancılar gelmişti.
"Dayan güzelim, dayan bir tanem. Gelmek üzereyiz." Kaya'nın bir gözü yolda bir gözü ise bendeydi. Kıvranmamın onu ne kadar üzdüğünü görebiliyordum ama hiçbir tepki veremiyordum. Sonunda araba durduğunda acıdan öleceğimi sandım. O son sancı ile gözlerimin kapandığını hissettim ve bilincim tamamen kapandı.
"Anne baygın, ıkınmalı yoksa bebeğin sağlıklı doğacağı garantisini vermek zor." Boğuk gelen sesler ile gözlerimi araladım.
"Nasıl sağlıklı doğacağı garantisini vermek zor!? Karım da kızım da sağlıkla çıkacak bu doğumhaneden yoksa yakarım bu hastaneyi!" Kaya'nın sesini duyduğumda konuşmaya çalıştım ama hareket edemiyordum. Elimi hafifçe kaldırdığımda bir el kapandı elimin üzerine.
"Güzelim, sonunda uyandın." Kaya elimi öptüğünde sesi artık boğuk değildi. Nerede olduğumu kavramam birkaç saniyemi almıştı. Dehşetle aşağı baktım. Bir ameliyat masasındaydım ve doğurur pozisyondaydım!
"Hanımefendi, sonunda kendinize geldiniz. Lütfen daha fazla beklemeden ıkının, 3 saattir bebeği ameliyat etmek için kocanızın iznini bekliyoruz. Eğer biraz daha beklersek bebek için iyi olmaz. Yalancı sancı vereceğiz size şimdi." Kaya elimi sıktığında ve bir sancı geldiğinde kasıldım. İkinci ve üçüncü sancılar derken ıkınmaya başladım. Ne kadar sürdü bu döngü bilmiyordum ama gücüm bitmişken odada duyulan o ağlama sesi her şeye bedeldi. Kaya sanki bir bebeğe değil de bir meleğe bakar gibi bakıyordu kızımıza.
"Sana benziyor, aynı tatlılık." Ona güçsüzce gülüp kızıma baktım. Onu bir beze sarıp kolumun üzerine bıraktılar. Ona baktığımda tarifi imkansız bir şey hissettim. Canımızdan bir parça şu an kolumun üzerinde burnuyla oynuyordu ağlaya ağlaya. Yavaşça eğildim ve normalde iğreneceğim ama şimdi zerre iğrenmediğim yeni doğmuş bebeğimin anlını öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEK BAKICISI
Teen FictionHerkesin iş adamı olarak bildiği Kaya Eroğlu ve jesti yüzünden işinden olan bir Anaokul öğretmeni... Ya o öğretmen, bakıcı olarak işe başlarsa? Hem de bir mafyanın çocuk bakıcısı... Kaya Eroğlu'nun minik oğlu Aras, okuldan kaçtığı için kaybolmuştu...