Sabah hissetiğim hareketlilikle gözlerimi araladım. Aras yataktan kalkıyordu. Bana döndüğünde uyandığımı gördü."Çok özür dilerim. Uyandırdım mı?" Yeni uyandığını belli eden kısık sesi ve masum masum sorduğu soru onu tekrar yatağa yatırıp gıdıklamama neden olmuştu. Kahkahalar atarken bende gülüyordum.
"Hayır, uyanasım varmış da bahane arıyormuş." Gıdıklamayı bıraktıktan sonra konuşmuştum. Yanağını öptükten sonra gülerek kafamı kaldırdım ki kapının önünde yüzündeki gülümseme ile bize bakan kaya'yı gördüm. Ne zamandır oradaydı?
"Günaydın Kaya Bey." Dünkü samimiliğimden eser yoktu. Zaten kendimi de rezil etmiştim triple. O da dünden beri gelenbresmiyetle kaşlarını çatmış, içeri adımlamıştı.
"Sana de günaydın." İnadıma 'sana' derken kelimeyi bastırarak söylemişti. Gıcık işte.
"Aras, ben çıkıyorum. Rüya ablan bugün yine seninle olacak. Yine bir iş seyahati var ve acilen gitmem gerekiyor." Kaya bunları söylerken oğlunun tepkisinden korkarcasına, sakince söylemişti.
Yüzü düşen Aras ile Kaya'nın gözlerine çöken üzüntüyü bariz görmüştüm.
"Senin hep bir işin oluyor baba. Sadece bir kez benimle bir gün geçirirsin diye düşünmüştüm ama hep olduğu gibi bir işin var. Annem öldüğünden beri seni doğru düzgün görmemeye başladım. Ben bakıcılarla büyümek değil, yanımda babamla büyümek isterdim. Bir kere, sadece bir kere baba, benim yanımda duracağını düşünüyordum. Ama yine yanılttığın için teşekkür ederim." Aras gözlerini hızlıca silip odadan çıktı. Kaya oğlunun arkasından öylece bakarken iyice üzülmüştüm. Aras haklı olabilirdi ama bu konuyu, babasının işini de göz önünde bulundurarak konuşması gerekirdi.
Kaya bir müddet daha durmuş ardından kafasını bana çevirmişti. Ona iyice yaklaşıp elimi omzuna koydum.
"İyi misin?" Diye sordum kötü olduğunu bile bile. Ne halde olduğunu bakışlarından belliydi. Kaya söylediklerimle kafasını eğdi. Her durumda güçlü kalan Kaya, oğlunun dedikleriyle paramparça olmuştu. Evlat sevgisi böyle bir şeydi işte.
"Konuşmak ister misin?" Diye sordum bu kez. Ama bu sefer susmak yerine bütün dertlerini tek nefeste dile getirmişti.
"O kadar haklı ki, bir şey diyemiyorum. Annesi öldüğünde ne düşündüm biliyor musun, 'acaba yetimhaneye mi versem?' O kadar çaresizdim ki. O zamanlar elimde tek kuruş yoktu, zar zor geçiniyorduk. Aylin de ölünce iyice çöktüm ve Aras'a bakamayacağıma emindim. Ama sonra bir şirkette güvenlik olarak çalıştım.
Bir gün rahatsızdım ve çalışmaya takatim yoktu. Tam o an içeri bir sürü adam girmiş beni tehdit etmişti parayı vermem için. Tabii ben kimseyi umursamıyorum. O an aklımda sadece adamlardan kurtulup eve gitmek vardı. Aras bekliyordu beni.
Adam beni bu sefer canımla tehdit etmişti ama yine umrumda olmadığını görünce küfür edip diğer çalışanlara saldırdı. O an sadece adamın ettiği bir küfürde kaldı aklım. Sinirden delirdim ve adamın koluna vurup hızlıca kafasına dayadım silahı. Zaten sonra polisler geldi. Patronum ne yaptığımı görmüştü ve gözüne girmiştim.
Adam çok yaşlıydı ve şirkete CEO arıyordu bende biçilmiş kaftandım. Artık orda güvenlik olarak değil, CEO olarak çalışıyordum ve maaşı çok iyiydi. Bu bana umut olmuştu ve artık oğluma bakabilirdim. 2 yıl boyunca hiç durmadan çalıştım Aras için. Sanki eğer bir gün bile işi aksatırsam kovulurmuşum gibi geliyordu. Bu yüzden de Aras'ı kreşe bırakıyordum. Sonra o adam öldü ve öğrendiğime göre de kimsesi yoktu. Her şeyini bana bırakmıştı. Şirket artık benimdi, evi benimdi. Kısacası hayatı benimdi artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEK BAKICISI
Teen FictionHerkesin iş adamı olarak bildiği Kaya Eroğlu ve jesti yüzünden işinden olan bir Anaokul öğretmeni... Ya o öğretmen, bakıcı olarak işe başlarsa? Hem de bir mafyanın çocuk bakıcısı... Kaya Eroğlu'nun minik oğlu Aras, okuldan kaçtığı için kaybolmuştu...