Kampa ulaşmış yerlerimizi almıştık. Birkaç nöbetçi it dışında kimse yoktu,ortam çok fazla sessizdi.Şüpheli derecede sessiz..On nöbetçi vardı başka kimse görünmüyordu.
"Fazla sessiz..Kontrol edip geliyorum,beklemede kalın."diyip onaylamaları ile sessizce karanlığa karışıp kampa girdim.
Aralıklarla nöbet tutan itlerin arasından sessizce geçmiş mağaraya ulaşmış aynı sessizlikle içeriye girmiştim.Birkaç silah yiyecek birşeyler dışında birşey yoktu.Oradan çıkıp yan taraftaki mağaraya girdim.Kimse yoktu buradada...Tuzaktı...
"Tuzak..Kimse yok burada"demiş çıkmıştım mağaradan.
Cevap alamadığım için Kara'ya seslendim çıkarken ama ses veren olmadı.Mağaradan çıkmam ile karşılaştığım manzaraya sessizce küfür ettim.Fırtına timi Deli Kara Atmaca hepsi başlarına dayalı silahlar etraflarında 500 kişi ile karşımda duruyordular.Sinirle derin bir nefes aldım. Nasıl yakalanmışlardı..Hepsi en iyiydiler...Gittikçe artan sinirimden gözlerim alev alıyor gibi hissediyordum.Itlerden biri ortaya çıkıp konuşmaya başladı,Yılan kod adı Mahmud Abbas idi.Şerefini siktiğimin iti...
"At silahını asker.Yoksa sıkarım askerlerinin kafasına!"demişti yüksek sesle.
"Hepinizin belasını sikicem!"diyip belimden silahımı çıkarıp yere attım bacağımdaki kasaturamı da atmıştım.Anında üzerime çullanıp ellerimi plastik kelepçe ile bağlayıp arkadan dizlerime vurup diz çökmemi sağlamıştı itler...Sinirle karşımdaki askerlere ve yılan itine bakıyordum.
"Çıkarın şunların maskelerini...Gidiyoruz"demişti dördümüzün maskelerini çıkarttırdıktan sonra.
Birkaç kilometre yürüyüp büyük bir kampa getirilmiş hepimizi mağaraya sokup ellerimizi mağaranın tavanından sarkan zincirlere bağlayıp çıkıp gitmişlerdi.Sinirle alev alev yanan gözlerim çıkıp gitmeleri ile hızla Kara Deli ve Atmaca'ya dönmüştü.
"Ne demek lan yakalanmak..Nasıl olurda yakalanırsınız..Kim olduğunuzu mu unuttunuz lan siz!"diye hiddetle tıslamıştım sinirden.
"Herşey biranda oldu Gölge"diyen binbaşı Asaf'a baktım.
"Sana sormadım amk!. Seni ne sikime geride bıraktım lan ben! Buradan çıkar çıkmaz sikicem hepinizin belasını!"diyip sinirle kapattım gözlerimi.Sakinleşmem gerekiyordu yoksa kendi askerimi parçalamak üzere hissediyorum...
"Sakin ol biraz Gölge.. İlk defa mı esir alınıyorsun..Seninde dediğin gibi tuzak kurmuş itler"demişti binbaşı Asaf, güldüm..
"Bizler yokuz,bizi gören duyan yok.Geride sadece ceset bırakırız biz Asaf efendi..Biz ölüyüz.Hayaletiz.Kimliğimiz yok bizim.O yüzden evet ilk defa esir düşüyoruz!"diyip tekrar güldüm.
"Buradan bir çıkalım yaptığınız eğitimleri mumla aratıcam size amk..Esir düşmek neymiş göreceksiniz beyler"dedim kendi askerlerime bakarak,yutkunuş sesleri geldi kulağıma...
Yaklaşık bir saat kadar sonra yılan iti yanında dört köpeği ile içeri girmişti.Konuşmadan adamlarına işaret etmiş dört köpek ellerine aldıkları sopalar ile sırayla hepimize vurmaya başlamışlardı. Güldüm.. Bedenime değen her sopa darbesi ile kahkahalar ile güldüm.Askerlerim sessizce duruyor tepki vermiyorlardı,sadece benim kahkahalarım duyuluyordu mağarada...
"Hoşuna mı gitti asker"demişti yılan iti.Köpeklerine durmaları için işaret verip.
"Dua et konuşman gerektiğini söyledi komutanım.Yoksa çoktan boğazını kesip kelleni bok çuvalı bedeninden ayırmıştım Mahmud Abbas!"diyip sırıttım,yapacaklarım gözümün önüne gelmiş sadistçe sırıtmama neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"ben Vatan'ının her bir karış toprağına aşık bir kadınım"