Yavuz komutanımın kızını almıştım yarım saat önce. Dudağındaki patlak dışında birşeyi yoktu,sadece biraz korkmuştu. Babasının gönderdiğini söylediğimde biraz olsun sakinleşince kendi magarama götürmüştüm onu.Ardından ise işe koyulmuştum...
Önümdeki son itinde boğazını kestim Kızıl hançerim ile...Üzerime ceket almayı unuttuğum için çıplak kollarım açıkta kalan sarı saçlarım üzerim full kan olmuştu...Kaç itin boğazını kestiğimi saymamıştım bile..Kimisinin boğazını kesmiş kimisinin de kafasına sıkmıştım.... İki buçuk saattir dağdaydım. Yarım saatimi kızı almak ve mağarama götürmekte harcamıştım zaten.Kalan zamanda ise küçük bir katliam yaratmıştım...
Şimdi ise geri dönüş yolundaydık.Bilerek temizlenmemiştim ki vaktimde yoktu zaten.Çok bile oyalanmıştım zira... Helikopterde Yavuz komutanımın kızı sessizce ağlıyordu... Dinen ağlaması beni kanlar içinde görünce tekrar başlamıştı...Anlıyordum onu...Küçüktü daha...
Helikopter inişe geçtiğinde oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtım.Pistin dışında ambulans, Yavuz komutanım albay baba ve askerlerim ile üst rütbeli diğer askerler vardı... Helikopter tamamen indiğinde kıza yardımcı olup indirdim, koşarak gidip sarılmıştı Yavuz komutanıma...
Diğerleri ise şaşkınlıkla bakakalmıştı bana...Haklılardi bu kadar kanlı bir halde görmeyi beklemiyorlardı....
"Komutanım"diyip selam vermiştim hepsine hitaben, ama gözlerim Yavuz komutanımın üzerinde idi.Kızını ambulansa bindirip yanıma gelip üzerimdeki kanlara aldırmadan sarılmıştı.
"Sana ne kadar teşekkür etsem azdır kızım"diyip ayrıldı...
"Görevim komutanım, kızınız kardeşimdir..Akıttıkları kandan fazlasını akıttığımdan emin olabilirsiniz"dememle içtenlikle gülümsemişti...
"Git temizlen asker."dediğinde onaylayıp askeriyeye yöneldim.
Askerlerin, komutanların şaşkın bakışları eşliğinde arkamdan gelen kardeşlerim ile birlikte binaya girip ortak odamıza girmiştim.Silahlarımı bırakıp birkaç parça kıyafet alıp direkt duşa girdim... Yaklaşık bir saatlik bir duşun ardından üzerime temiz kıyafetlerimi giyinip çıktım banyodan. Saçlarımı kuruturken konuşmam için bekliyordu kardeşlerim...
"Beş yıl kadar önce bir görev geldi, tek gitmem gereken...Detaya giremem biliyorsunuz..Bir yıl benden haber alamamıştınız hani o zamanlar gizli görevdeydim.Işim bitince aynı bugün olduğu gibi kanlar içinde geri dönüp direkt Görevi veren komutanım ile konuşmuştum.Bir terörist sağ kalmış o gün. Oradan maskeli ve kanlar içinde ayrılınca itler arkamdan Kızıl diye konuşmaya başladı. Görevi veren komutanım da bunu duyunca Kızıl lakabım oldu...Bazen gittiğim tek görevler de Kızıl kimliğim ile gidiyordum. Üstlerden emir aldığım için kimse bilmiyordu.Bu yüzden anlatamadım size de...Sonraki görevlerde geride sağ kimseyi bırakmayınca da Kızıl bir efsane haline geldi..."diyip sustum.
"Seni anlıyoruz kardeşim..Merak ettik sadece."demişti Kara...Gülümsedim...
Dinlenmek için yatağıma yatmıştım. Gözlerimi kapatmıştım ki birkaç dakika sonra seslerden anladım kardeşlerimin odadan çıktığını... Biliyordum bana söylemediğim için alındıklarını bir yandan da görev olduğu için beni anladıklarını...
******
Dün görevden geldiğimizde akşam saatleri olduğundan direkt uyumuştum.Şimdiyse sabah oluyordu.Üzerime eğitim kıyafetlerini giyindikten sonra kardeşlerimi uyandırıp bahçeye çıkmıştım. İki dakika geçmeden geldiklerinde birlikte eğitim yapmaya başladık...
İki saat sonunda bitirdiğim eğitimin ardından odamıza geçmiş temizlendikten sonra kahvaltımızı yaptıktan sonra birlikte bahçeye çıkmış çay içip sigara keyfi yapmaya başlamıştık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"ben Vatan'ının her bir karış toprağına aşık bir kadınım"