Hepimiz helikoptere binmiş geri dönüş yolundaydık.Askerler birbirleriyle ve bizimkilerle sohbet ediyordu, sanki esir düşmemiş gibi... Helikopter inişe geçtiğinde her zamanki gibi yere bir metre kala atlayıp inmiştim.Adımlarımı hızlandırıp pistin dışında bekleyen albay baba ve tuğgeneral Yavuz komutana yaklaşıp selam vermiştim. Bir dakika sonra da diğerleri inmiş gelip selam vermişti...
"Nasılsın asker!"diye gür sesi ile sormuştu Yavuz komutan...
"Sağol!"diye bağırmıştı Duman binbaşı ve askerleri...
"Gidip temizlenin 15 dakika sonra toplantı odasında olun, hepiniz"diyip yanında albay baba ile arkasını döndü Yavuz komutan...
"Maskeliler 10 dakikanız var!"diyip yanlarından ayrıldım...
Ortak odamıza girmiş direkt kendimi duşa atmıştım...İki dakikada hızlıca duş aldıktan sonra ilk defa yanıma kıyafet almayı unuttuğum için küfür edip siyah havlumu bedenime dolayıp odaya girmiştim. Havlu ile geldiğim için anında arkalarını dönmüştü kardeşlerim.Dolabımdan kıyafetlerimi alırken Kara yaş olarak yine büyüklüğünü kullanıp duşa girmişti bile...Hızla bedenimi havlu ile kurutup üzerime siyah askılı tşört ve siyah kot pantolonumu giyindim. Uzun sarı saçlarımın suyunu havlu ile olabildiğince aldırmış ardından örüp topuz yapmıştım.Ayakkabılarımı giyinip silahımı belime, bıçaklarımı ise bacaklarıma taktığım kılıflarına koymuştum.Ellerime siyah parmaksız eldivenlerimi takıp maskemi de yüzüme taktıktan sonra diğerlerinin de hazırlanması ile odamızdan çıkıp toplantı odasına yöneldik...
Odaya geçip oturmuştuk bizden birkaç dakika sonra da binbaşı Duman ve askerleri gelip baş selamı verdikten sonra yerlerine geçip oturmuşlardı. Sadece binbaşıdan bile üst rütbeli olduğumu düşünüyor, hiç birimizin rütbesini bilmiyorlardı...Bu yüzden yadırgamıyordum baş selamı vermelerini...Birkaç dakika sonra gelen komutanlarımızla ayaklanip selam vermiş oturmamızı emretmesi ile geri oturmuştuk...
"Anlat bakalım binbaşı nasıl oldu da tuzağa düştünüz?"diye sormuştu Yavuz komutan...
"Albay Kenan UZUN'un emri ile askeriyeden ayrılmıştık..Görev basitti birkaç sivil ve çocuğun teröristlerin elinde olduğunu bildirmişti..Verilen koordinatlara gittik kimse yoktu bir gurup terörist dışında, temizledik etrafi aramaya başladık bize verilen bilgi kesindi.Sivilleri başka yere götürdüklerini düşündüm...Yakındaki başka bir kampa yönelmiştik ki etrafımız sarıldı biranda.Mühimmatımızın yettiğince karşılık verdik.Mühimmat bitince de kasaturalarla bir süre devam ettik komutanım.Fazla kalabalıklardı, albayın da hain olduğunu anlamam ile çıkış yolu aradım son çare olarak güvenli hattan size ulaştım... Teröristler üzerimize çullanıp etkisiz hale getirdikten sonra sınırı geçirip kamplarına götürdüler...Sizden haber beklerkende arkadaşlar geldi"demişti binbaşı Duman...
"Gölge?"
"Sınırda helikopterden ayrılıp verdiğiniz koordinatlara yöneldik komutanım.400 kişilik bir kampta tutuyorlardı aslanlarımızı..Sessizce girdik emriniz üzerine aslanlarımızdan akıttıkları kandan fazlasını akıtıp askerleri alıp çıktık.Geri dönüş yolunda da birkaç böcek ile karşılaştık ve sorunsuz bir şekilde eve döndük komutanım"
"Aferin asker güvenimi boşa çıkarmadınız yine"demişti dördümüze bakarak Yavuz komutanım...
"Sağol"dedik dordümüzde...
"Şu albay Kenan UZUN hakkında delil bulma işi sizde.. Herşey normal gibi hayatınıza devam edin.Bozkurt timi iki gün izinlisiniz, iki gün sonra hayalet timi ile konuşup araştırmaya başlayın...Gidebilirsiniz"demesi ile yerimizden kalkıp selam verip çıktık hep beraber odadan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"ben Vatan'ının her bir karış toprağına aşık bir kadınım"