64.BÖLÜM

4K 298 53
                                    

3142 kelimelik uzun bir bölüm ile geldim, galiba bu aralar yazdığım en uzun bölüm bu oldu.

Şimdiden söylüyorum, bir hatam olduysa kusura bakmayın. Umarım beğenerek okursunuz.

İyi okumalar😇🌼





Savaştan Devam

Hazal'ın kaçırılması, Suna teyzenin yaralanması hepimizi çok üzmüştü ama Poyraz'ın durumu hiç iyi değildi, böyle düşünmede haklı olduğumu bugün Rıza Albayla konuşma şeklinden ve bana söylediklerinden anlamıştım.

Poyraz, içinde olduğumuz durumun karşısında mantıklı düşünemiyordu, belkide kardeşinin tekrardan kaçırılması duygularının daha ağır basmasına neden olmuştu. Bütün bu olanların karşısında, Yıldızla birebir konuşma fırsatım olmamıştı ama Hazal için her şeyi yapacağını biliyordum.

Bir türlü uyuyamamıştım, saat nedeyse ikiye geliyordu. Boş boş yatmaktan sıkıldım ve yataktan kalktım, dışarı çıkmak için odamdan çıktım. Tam Poyraz'ın odasının önünden geçiyordum ki kapının altından sızan ışığı gördüm, kapıya vurdum içeriden bir ses gelmedi bir kaç kez daha vurdum hatta seslendim ama bir cevap alamadım.

İçime düşen endişe ve şüphe tohumu ile kapıyı açtım, beni karşılayan görüntü ise boş bir oda oldu, üstelik yatağının üzerinde üniformasıda öylece duruyordu.

"Poyraz, umarım bir delilik yapmamışsındır."

Aklıma gelen şey ile hızlıca Anka timinin hazırlanma odasın gittim, malzemeleri incelediğimde eksik olan mühimmatlar olduğunu ve Poyraz'ın silahının olmadığını fark ettim. Sinirle dışarı çıktım ve nöbetçi askerlere Poyrazı görüp görmediklerini sordum ama hepsi görmediklerini söyledi. Bir kaç kez de telefonla aramıştım ama telefonu kapalıydı, son çare olarak Rıza Albay'ı aradım.

"Savaş, bir şey mi oldu?"

"Komutanım, acilen Karargaha gelmeniz lazım."

"Savaş, ne oldu? Doğru düzgün anlat."

"Komutanım, Poyraz yok."

"Ne demek yok!"

"Telefonu kapalı, ayrıca yanına mühimmat ve silahınıda almış."

"Allah kahretsin! Tamam ben hemen geliyorum."

Telefonu kapattıktan sonra yatakhaneye gittim ve Gölge timini kaldırdım, onlara kısa bir bilgi verdikten sonra her şeye hazırlıklı olmalarını istedim. Yaklaşık yarım saat sonra Rıza Albay gelmişti, hızla odasına gitmişti ve beni çağırmıştı, bende bütün olan biteni ona anlatmıştım.

"Delirdi mi bu çocuk? Ne demek mühimmat alıp kafasına göre çıkıp gitmek!"

"Komutanım, Poyraz bu aralar hiç iyi değildi. Hazal'ın durumu, teyzesinin durumu onu sandığımızdan daha fazla etkiledi."

"Biliyorum Savaş ama mantığını kör edecek kadar etkilenmesini beklemiyordum."

"Komutanım, şimdi ne yapacağız?"

"Savaş, yapılacak olan şey belli. Git ve timine söyle hazırlanmaya başlasınlar, sende hazırlığını yap."

"Komutanım, yani Poyrazı yakalayacak mıyız?"

"Başka şansımız yok Savaş, timinle git ve Poyrazı bulup buraya getir, aksi takdirde Poyrazıda Hazalıda kaybederiz.

Bende bu sırada Hayalete de haber vereceğim, Poyrazı ne kadar çabuk bulursak o kadar iyi olur."

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin