Servan Ağa, genç kızın kendinden emin bir şekilde ettiği yeminden etkilense de bunun o kadar kolay olmayacağını biliyordu. Ortada Bedirhan varken kolaylık diye bir şey olamazdı ki...
Bir saat süren yolculuğun ardından ağaçların ortasında duran eve yaklaştılar.Oldukça sakin görünümü ile ölümü hissettiren bu sessiz sedasız ortamda ihtiyarın telaşı daha da yükseldi. Arabadan bir hışım ile indi , hızlı adımlar ile eve doğru yol aldı. Avluya yönelirken orada bir araba daha olduğunu fark ettiler. Arka taraftan gelen seslere gidecekken yanındaki sağ kolu sessiz bir şekilde mırıldandı.
"Geç kaldık ağam. Bedirhan Ağa burada".
Miray bunu duyar duymaz koşar adım avlunun kapısını açarak içeri girdi. Bahçenin ortasında kendini yere atan Rengin ağlayıp ,yalvarırken Mirzan dizlerinin üstünde oturmuştu. Alnına dayalı silahla cezasını bekliyordu. Abisinin yüzü gözü morluk içinde, dudağı patlamış, perişan bir halde yerde bekler vaziyetteydi. Miray gördüğü görüntü karşısında yanında duran iri yarı adamın silahını belinden çektiği gibi , abisinin karşısında duran adamın eline nişan aldı. Düşünmek gibi bir lüksü yoktu. Çünkü adamın silahı patlamaya hazır bir şekildeydi.Yaralanan adam öfke ve acı içinde elindeki silahı atıp, çevreye bakınırken ensesine yediği darbeyle bayıldı. Etraf aynı anda bir sürü adam tarafından kuşatılmıştı. Kulaklarındaki uğultuyu yok sayıp ellerine baktı. O birini vurmuştu. Servan Ağa'nın endişeli sesi ile daha da tedirgin olmuştu."Sen sen ne yaptın? Benim oğlumu vurdun! Siz ne duruyorsunuz kaldırın ağanızı! Hastaneye gidiyoruz. O ikisini de bize götürün. Ben gelmeden saç teline dokunanın,canına okurum."
Yaşlı adam oğlu ve kızı için bağırıp dururken Miray yaptığı şeyden dolayı hafif bir şoka girmişti. Şoktan kurtulur kurtulmaz Servan Ağa'nın yanına gitti.
"Ağam ben ne yaptığımın farkındayım. Zaman kazanmak istiyordun. Şimdi zaman kazandık. Korkma damarları tahrip etmeyecek bir yere nişan aldım. Benim çalıştığım yere götürelim. En yakın hastane orası."Genç kız Servan Ağa'ya baktı. Onun ne kadar korkmuş olduğunu görüp, dikkatli şekilde ihtiyarın elini tuttu." Bunu yapmak zorundaydım. Onu iyileştirmek için her şeyi yapacağım. Sizde bu zaman içinde yeni çözüm bulun. Lütfen!"
O andan sonra etraf ateş almış benzin gibi korkutucuydu. Onlarca araç, genç ağanın arkasında konvoy oluştururken Miray, baygın ve yaralı adamın başını kucağına yerleştirip nabzını kontrol ediyordu. Bunu yapması gerektiğini biliyordu ama şuan vicdanı bu durumdan çok rahatsızdı. Abisine bir kere daha kızdı. Şimdi adamın sağlığına odaklanması gerekiyordu ama bunu da bir türlü başaramıyordu. Boynuna doladığı şalı çıkarıp kanı durdurmak için genç ağanın kanayan eline sardı. Dağ gibi adamı o, bu hale getirmişti. Şoförün yanında oturan Servan Ağaya baktı.
Oda kötü görünüyordu.
"Bilal şunu daha hızlı süremeyeceksen in de ben kullanayım!"Sesinden bunun bir uyarı olduğunu anlayan şoför gaza biraz daha yüklendi.
Yetiştikleri hastane acilinde tam bir koşuşturma yaşandı. Bu fırtınanın da sahibi Miray Doktordan başkası değildi. Bedirhan'a yaptığı müdahaleden sonra yaşlı adama dönüp onu da muayene etti. Servan Ağa'ya da serum takıp dinlenmesini istedi. Tüm bu koşuşturma içinde telefonu susmak bilmiyordu. Arayan kişiyi görünce asıl şimdi hapı yuttuğunu anladı...Miray abisinin aradığını görünce içinden tüm bu olanları öğrenmemiş olmasını diledi ve en şirin ses tonunu kullanarak cevap verdi.
"Alo, abiciğim."
"Miray bu duyduklarım doğru mu?"
"Ne duyduğuna bağlı abiciğim."
"Bak Miray beni delirtme. Sen tüm adamları toplayıp Bedirhan'ın üstüne mi yürüdün ?Bu yetmezmiş gibi birde kendi adamlarının ve babasının önünde adamı mı vurdun?"
"Evet yürüdüm ve evet vurdum. O kuşların sebebini söyledi mi peki?"
"Söyledi. Söylemez olur mu? Nasıl benden habersiz hareket edersin? Daha doğrusu nasıl bu kadar düşüncesiz hareket edersin ?Üstelik Mirzan dengesizi için. Hem Servan kızı vermişti. Laf ağızdan bir kere çıkar. Onların töresi katıdır. İstese de bozulmazdı verdikleri söz. Peki sen ne yaptın işleri daha sarpa sardın!!! Şimdi ya kızı vermeyecekler yada kan davasını başlatacaklar. "
"Abi saçmalama yahu ne töresi! Töreymiş... Altı üstü hafif bir sıyrık. Görende öldü sanır ,ne kıymetli adammış. Hem Servan Ağa da tarafımızda o çözüm bulacaktır. "
"Saçmalamak mı ? Düzgün konuş. Bir de o kıymetli diye dalga geçtiğin adam Diyarbakır'ın göz bebeği. Adamın elinin uzatmadığı yer, adım atmadığı sektör yok ve en önemlisi adam kindarlığı ile biliniyor. Şimdi sen söyle başımız nasıl bir belada ?"
Miray bu sözlerden sonra hafif hafif yutkundu. Yine de abisinin kendisini zayıf bilmesini istemediğinden kendini silkeledi ve cevap verdi
"O Diyarbakır'ın göz bebeği ise bende Mardin de öyleyim. Bizimde ulaşamadığımız yer yok. Hem benim kindarlığımı unuttun galiba. Her şey olacağına varır,ben hastanede de , evde de tedbiri aldım meraklanma sen."
"Merak etme mi? Sen daha işin ciddiyetini anlamadın. O küçük kibirli burnundan gözünün ucunu görmüyorsun. Yarın sabah oradayım. Ben gelene kadar başka bir olay çıkarma. Bu arada Mirzan'la Rengin , Servan Ağalarda gözetim altında. Duyup ta celallenme, adamlar haklı. Yarın oraya gidip orta yolu bulacağız. Bu gibi durumlarda onların töresi belli ama ..."
"Yine mi töre. Yemişim töresini yahu! Yıl olmuş 2015 hala töreden bahsediyorsunuz. Ne TÖREymiş ..."
Abisiyle konuştuktan sonra kendi yaraladığı hastasının yanına gitti. Baş ucunda bekleyen Servan Ağa'ya baktı. Şu an ağadan çok çaresiz, yaşlı bir baba görünümü veriyordu. Bu kızın vicdanını biraz daha rahatsız etti.
"Biz uyutuyoruz aslında durumu iyi, hem sizinle bir şey konuşmak istiyordum. "
"Seni dinliyorum, ne Konuşmak istiyorsun bu saatten sonra..."Yaşlı adam sinirliydi ama haklıydı. Büyük oğlu Berzan'ın ölümünden daha iki yıl geçmemişti. Şimdi Bedirhan'ı bu halde görünce, eli gayrı ihtiyari kalbine gitti.
"Servan Ağa ben oğlunuza zarar vermek istemedim ama olaylar çok çabuk gelişti. Olan oldu hem durumu iyi. Asıl önemli olan bundan sonra ne yapacağımız yarın Miraç Abim gelecek. Durum daha da karışacak. "
"Şu an işler zaten çok karışık. Memlekettekileri zor tutuyorum,yine de yüzlerce kişi burada bahçede. Hala da gelmeye devam ediyorlar. Herkes ağzımdan çıkacak iki şeyi bekliyor,ya kızım ve kardeşinin infaz kararını ya da... "
"Evet ya da... ya da kan davası mı?"
"O da var ama, benim demek istediğim ya da düğün haberi." Düğün haberi ile heyecanlanan Miray, olaya bodoslama dalmıştı."Ee Servan Ağa ver düğün haberini bizimde tek istediğimiz bu zaten emin ol kızına gözümüz gibi bakarız."
"Düğün değil düğünler, bu olayı anca berdel düzeltir. Böylece milleti susturmak için iyi bir bahanemiz de olurdu ama Bedirhan bunu kabul etmez. Kız Kardeşini yabancıya vermek istemezken bir de kendisi yabancı almaz!"
"Bir dakika ağam. Sen diyorsun ki berdel olsa her şey hallolur ama oğlun bizden kız almaz ,öyle mi ?Sanki biz vermek istiyoruz da..."
"Benim aklımda ki en masum çözüm bu ve alttan alması gereken sizsiniz. O abin bunları benim kızımı kaçırmadan önce düşünecekti..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREymiş...
Подростковая литература"Sen hastahanedeyken hiç yanımda yattın mı?" Genç adam karşısında ki asi kadına,karısına baktı. Cevabı gerçekten merak ediyordu. "-Oo ağam bunu o kadar mı düşündünüz?" O ağam lafını... "Aksine sana dair bir şey düşünmüyorum ama gözlerine ne zaman...