16/BENİM KADINIM AĞLAYAMAZ!

77.9K 2.9K 205
                                    

"Bu koku bana boynunun borcu artık."

Bedirhan'ın boğuk çıkan sesi Miray'ı bir yaprak misali titremişti. Ayrıca adamın nefesi onun tenine çarpıyor ve onda değişik hisler uyandırıyordu. Bedirhan'ın sıcak nefesine nazaran soğuk terler birikiyordu alnında .Her iki kalpte ritmini artırmış daha fazlasını ister olmuştu. Bedirhan dudaklarının hemen altındaki yer ve oradan gelen kokuyla mest olurken şah damarını öpüp öpmemek arasında gidip geliyordu. Miray'ın titremesi adamı bulunduğu durumdan çıkarmaya yetmişti.

Başını memnun kaldığı bölgeden çekip Miray'a baktı. Kızın ağlamış olan gözleri şu an çok anlamlı bakıyordu. Kızarmış burnu ve yüzündeki yaşlarla o hırçın kızdan çok uzaktı.

Bedirhan iki elini de kızın yanaklarına koyarken hala Miray'ı izliyordu. Kızın güzel yüzü kendi elleri arasında kaybolmuştu. Baş parmakları tek bir hareketle kızın gözyaşlarını kuruturken Miray nefesini tutmuştu.

"Sen artık bir Mihrişahsın ağlama!"vDedi derin sesiyle. Kızın yüzünde gezdirdi gözlerini.

"Değilim. Ben Mihrişah falan değilim"

Sitemli sesi bu nişan olayına isyan ettiğine aşikardı.

"Olacaksın." Yorum istemeyen sözleri Mirayı öfkelendirse de adamın haklı olduğunun farkındaydı.

"O zaman bırakta olana kadar rahatça ağlayayım. " Teslimkar sesi acı doluydu. Tüm kurtulma Kapıları kapanmıştı. Artık nişanlı bir kızdı.

"Bırakmam"

Bedirhan kızın bulunduğu durum yüzünden onu anlıyordu. Ya da anlamaya çalışıyordu. Omuzlarının çöküşü kıza yakışmamıştı. Hem o çok yakında Bedirhan Mihrişah'ın karısı, Mihrişahların da hanımağası olacaktı böyle ağlamak onun karısına yakışmazdı.

"Benim kadınım ağlayamaz. "

Miray adamın sahiplenici sesi tarafından kuşatma altındayken yüzünde hissettiği eller ona hiç yardımcı olmuyordu.

Öyle güzel öyle derin kadınım demişti ki...

Bir an çok kısa bir an kadını olmanın güzel olduğunu düşünmüştü. Bedirhan kızın isyanını anlıyor ama artık bitmesini istiyordu. Ölenle ,olan karşısında yapılacak bir şey yoktu. Üstelik kendisi de hiç yabana atılacak erkek değildi. Kız ne kadar şanslı olduğunu biliyor muydu acaba diye düşünmeden edemiyordu cevabı belliydi.

Bilmiyordu ! Bilseydi bu kadar harap etmezdi kendisini...

Ona kadınım diyerek kendisini de bu fikre alıştırmıştı. Bu işin artık geri dönüşü yoktu. Şu an parmaklarındaki yüzükler geleceklerinin fermanı niteliğindeydi içinden tekrar kadınım dedi.

Bu söz Lerzan için hiçte eğreti durmuyordu. Kadını olacak bir kızdı onu kendisine yakıştırmıştı. Tıpkı kendisini de ona yakıştırdığı gibi.

Sağ elinin üstünde hissettiği sıcaklık düşüncelerini sonlandırmaya yetmişti. Miray adamın sargılı elini tutup uzaklaştırmıştı ama adamın diğer eli hala yüzündeydi. Yaralı eline baktı. ikisi de yaralıydı. İkisi de suçsuzdu. Saçma olan törenin cahil kanunları mı onları bu raddeye getirmişti?

Tuttuğu ele bakıp kanamasına baktı. Kesin zorlamıştı yoksa müdahalesi yeterliydi. Gerçi o an hissettiği sinirle adamın canını yakmıştı ama o kadar da olacaktı. Onun canının yanması yanında o neydi ki. Adamda sanki aynı şeyi düşünüyormuş gibi gözlerini tekrar o bölgeye getirdi. Her ne kadar kızın dokunuşundan kopmak istemese de çekti ellerini Miray'dan. Atik bir hareketle kızın arkasına geçti. Yaptığı hayvanlık çok adiceydi. Boynuna her baktığında erkekliğine sövüyordu. Kızın gece karası saçlarını bir omuzunda topladı. O öpülesi boynu yine ona görsel şölen yaratırken ona duyduğu arzu git gide büyüyordu. Kolyeyi dikkatli ve yavaş bir biçimde taktı. Şimdi çekilip odadan çıkması gerekiyordu ama yapmıyordu. Yapamıyordu. Bir şeyler sanki eksikmiş gibiydi. Sanki unuttuğu bir şey varmış gibi. Bu gün kaçıncı kere yaptığı bilmediği hareketi yine yaptı. Lerzan'dan yayılan kokuyu yine içine çekti. Bu ne vanilya nede yasemin kokusuydu. Başkaydı...

TÖREymiş...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin