"Çünkü hangisini istiyorsan sana onu yaşatacam "
Bedirhan'ın kendinden emin bir şekilde sarf ettiği kelimeler Miray'ın beyninde yankı yapıp duruyordu. Adam öyle güzel öyle derin konuşuyordu ki...
Sanki karşı ki dağları isterse onun adına yapabileceğini düşündü Miray. Bedirhan'ın cevap bekler hali onu yine soruyu düşünmeye itmişti. Kim , hangi akılsız kandırılmak isterdi ki ? Veya kandırmak...
Bunlar Miray lık bir durum değildi. Ya diğer şık. Sihri seçerse başına gelecekler tam bir muammayken Bedirhan'ın iflah olmaz bakışları onu köşeye sıkıştırıyordu. Öyle ki o bakışlar rahat oturmuyor. Bir gözlerine bir dudaklarına dalıyordu .Bu adam onu hipnoz altına almasını, adı kadar iyi biliyordu.
"Ben sihre inanmıyorum. "
Ağzından çıkanlara inanamadı Miray. Adama resmen beni inandır , dememiş de ne yapmıştı şimdi. Ki yakışıklı ağamızın yukarıya doğru kıvrılan dudakları da bu tezini onaylamıştı. Üstelik o gamzeler yine ortaya çıkmıştı.
"Hokkabazlığımı gördükten sonra inanmakla kalmayıp , o sihre kapılacaksın Lerzan"
Deme be adam öyle arzulu bir şekilde Lerzan deme. Sihirbazlığını bilmese de büyücülükte iyi olduğunu anlayalı çok olmuştu. Önce o efsunlu eller şimdi bu emin dili ve lanet ses tonu birleşince adam en az Merlin büyücüsü kadar etkiliydi.
Miray hiç cevap vermeyip yüzünü pencereye döndü. Hem etraftakilere de yeterince malzeme vermişlerdi. Adamın ne için ve nereye götüreceğinden habersiz bir şekilde sürmesini bekleyerek yola bakmayı seçti.
Öte yandan Bedirhan'ın keyfine diyecek yoktu. Kız resmen ona açık kapı bırakmıştı. O dağ keçisi, sivri dilli şeytan surlarını aşması için kapıyı aralamıştı. Bu onun için yeterliydi Bedirhan o kapının aralanmasından sonra kaleyi fethetmenin daha hızlı olacağının farkındaydı. Fethedilecek Lerzan'ın da tek fatihi ancak kendisi olabilirdi zaten.Veya öyle düşünüyordu.
Miray'ı yan profilden izledikten sonra bakışlarını yola çevirip gaza bastı. Bu gün ona Bedirhan Mihrişah'ı tanıtacaktı. Kocası adamı tanıması lazımdı Lerzan Xanım kimle evleneceğini kendi gözleriyle görüp ona göre hareket etmesini anlayacaktı.
Nişanlısını nasıl etki altına aldığını hatırladıkça bol bol gülecekti genç ağa,zira kızın acemi olduğu yirmi kilometre öteden hissediliyordu.Nasıl da kaptırıyordu kendini her Lerzan dediğinde.Bunları düşüne düşüne yüzüne iyice yayılan gülümsemesini soldurmadı.
Normalde kız kardeşinin kaçıp , daha sonra berdel ile gelin aldığı ve hiç istemediği bir kadın ile nişanlanıp ,baş başa yemeğe çıkacaklarına hayatta inanmazdı. O da yetmezmiş gibi kızı sahiplenip etraftaki herkese "Bu kadın bana ait." Sinyallerini verecek de, beğenmediği bu kadını etkilemeye çalışacak da ohoo uzun iş. Bunları yapacağına konağın damından atlar daha iyiydi diye düşünen Bedirhan kendi düşüncelerine yenilmişti.
Bedirhan'ın tahammül edemeyeceği iki şey vardı. Biri yalan ikincisi adına gelecek olan hüsran. Kardeşi onu hüsranların en büyüğüne boğmuştu zaten. Bundan sonra yanlışın küçüğünü büyüğünü kaldıracak durumda değildi. Bu yüzden normal iki insan gibi konuşacak ve uzlaşacaklardı. Yani en azından öyle umuyordu. Gerçek şu ki . bu şartlar ikisi içinde hoş değildi. Kardeşlerinin yaptığı hatanın ceremesini onlar çekiyor olsa da belki onlar için de nasip buydu.Bedirhan tüm iyi niyetini kullanıp ikisi için şans yaratmaya karar vermişti artık.
******
Ülkü ise giden arabanın arkasından bakmakla yetinmişti. Arkadaşına dil çıkarıp "Bu mu davar!" diyesi gelmişti ama dilini çıkartacağı arkadaşı yoktu. Ah Funda vardı. Ona dilini çıkarıp "avucunu yala canımmm "diyebilirdi. Ya da.. ya da.. şuan onu sinirli ve gözleri kısık bir şekilde kendisini dikizleyen Devrim'e dilini çıkarıp "hayırdır sarı çıyan?? "diyebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREymiş...
Teen Fiction"Sen hastahanedeyken hiç yanımda yattın mı?" Genç adam karşısında ki asi kadına,karısına baktı. Cevabı gerçekten merak ediyordu. "-Oo ağam bunu o kadar mı düşündünüz?" O ağam lafını... "Aksine sana dair bir şey düşünmüyorum ama gözlerine ne zaman...