9/Lerzan Hanım Mihrişahlarındır

72.3K 3.5K 165
                                    

Servan Ağa dediklerine tüm kalbiyle inanıyordu. Bu deli kızı çok sevmişti. Kendisinin de onları seveceğine inanıyordu yada öyle umut ediyordu. Yaşlı adamı tek teselli eden kızının mutluluğuydu. Mirzan olacak ite ne kadar kızarsa kızsın onun sevgisinden de emindi. Rengin'e baktığında içinin eridiğini hissediyordu. Onlar mutlu olacaktı. Peki ya bu iki deli.

Miray'a baktı, düşünceli bir şekilde kendisini izliyordu. Sanki kafasında bir şeyleri tartıp biçiyordu. Adam elini yine onun omuzuna koyarak merdivenlere yöneldi. Halletmesi gereken şeyi hatırladı...

Tiyatrosuna kaldığı yerden devam etmeliydi.

Miray yukarı çıkınca meraklıydı. Abisinin vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordu. Kalabalığın şaşırdığı da aşikardı. Peki ya o ? O ne durumdaydı acaba? Adi herifin umurunda bile değil diye düşündü. Şuan karşısında delirmiş bir Miraç vardı ve beyni durmadan error veriyordu. Abisine ne diyeceğini hiç düşünmemişti. En önemlisi daha kendiyle bile çelişki içindeydi. O bile nasıl böyle bir şey yaptığına inanmıyordu. Miraç onu belinden çekip kendi kanatları altına almıştı. Olanları sonraya bıraktığı belliydi. Bu kadar insanın içinde sinirlerini zorlukla zapt ettiği belliydi. Miray da hem abisini sakinleştirmek hem de biraz huzur için başını abisinin göğsüne koydu ve olayların nasıl gelişeceğini izledi. Tam bu sırada bir çift sinirli göz görüş alanına girmişti. Bedirhan ona o kadar sinirli bakıyordu ki. Genç kız afalladı adamın hem suçlu hem güçlü hallerine delirdi. Bu adam tam anlamıyla manyaktı. Servan Ağa'nın sesiyle tüm yüzler ona döndü.

"Ağalar hükmü duydunuz. Bedirhan kadınını seçmiştir. Duymayanlara söyleyin Eşref Yılmaz'ın kızı Lerzan Miray artık benim gelinimdir. Bilmeyenlere bildirin Lerzan Hanım artık Mihrişahlarındır. Bundan sonra herkes ona göre davransın. Bir ay sonra, Burada iki büyük aile düğünlerle ahbap olacaktır. Onlara gelen laf bana gelmiş sayarım. Bu böyle bilinsin. Şimdi hoşuna giden gitmeyen herkes yemeğe buyursun."

Miray duyduklarıyla yine dondu. Bu aileye bulaştığından beri şok üstüne şok yaşıyordu. Bu adam ikinci ismini nereden biliyordu. Sadece babası onu Lerzan , Lerzan'ım diye çağırırdı. Merhum teyzesinin adıymış. Annesi ise o kelimeyi her duyduğunda duygusallaşır kızından uzaklaşırdı. Zaten ona ne zaman yakın davranmıştı ki...

Yaşlı adamın kendinden emin bir şekilde yaptığı emri vakiyi de unutmadı. Lakin onların masasına oturmak gibi bir niyeti yoktu. Eline geçtiği ilk fırsatta Mirzan'ı alıp eve dönmek istiyordu.

Bedirhan babasının gövde gösterisini haklı bulsa da bunu yapmamasını isterdi. Bu kıza şimdiden ne kadar değer verdiğini görmüştü. Miraç'a baktı. Kız kardeşini kollarının altına almış,herkese kibirli kibirli bakışlar atıyordu. Ah evet araplar ve  kibirleri .Yabancılardan o yüzden nefret ediyordu. Bu duruma en büyük tepkiyi kardeşi Devrim'in vereceğine adı gibi emindi. Daha kendisi bile bu durumu sindirememişti. Lanet ederek misafirlere yolu gösterdi. Ağaların bu durumdan pek memnun olmadığı görünüyordu.Zaten hepsi amcasının kızı Şevin'i istiyordu. Bu konağın hanımı olarak hep Şevin'i istemişlerdi. Sonuçta aynı kandan, aynı ırktanlardı. Babasını izledi tekrar. Müstakbel kayın biraderi ile konuşuyordu.

"Miraç oğlum sende yemeğe gel. Bunu yapmak zorundayız biliyorsun. Onlar gittikten sonra da oturur adam akıllı bu durumu konuşuruz."

Miraç sinirli bakışlar altında Eşref Ağa'ya baktı. Her şeyi oldu bittiye getirmişlerdi.

"Konuşacak ne bıraktınız acaba? Her şeyi kardeşimle hallediyorsunuz. Sen değil miydin  kızları işin içine karıştırmayan ne oldu?"

Yaşlı adam Miraç'a baktı onun sinirine hak verdi. Tebessümü yüzünde genişlerken

TÖREymiş...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin