Miray son sözünü söyledikten sonra adamın kıskacından kurtulup odadan çıktı. Çıkarken kapıyı da vurmayı ihmal etmedi. Şuan her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da öyle değildi. Bedirhan'ın yaptığı çok zoruna gitmişti. Şiddet sadece zayıf olan erkekler için çözümdü ve o böyle zayıflıklardan nefret ediyordu. Kaşınan kendisiydi tabii ona ne ki! Bıraksaydı işte kimin ne hali varsa görseydi. Ama amalar işte... Hadi Mirzan pisi pisine gitti diyelim, Miraç'ı kim tutacaktı o zamanda. Ya babası ,o zaman kesinlikle kaybederdi onu. Oda farkındaydı babasının durumunu. Böyle bir durumda gelen krizi kaldıramazdı. Hem Servan Ağa'ya da verdiği bir söz vardı, hem de soyadı üzerine...
Aşağıdaki avluya inip soluklanmaya başladı. Sanki duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Bedirhan ise hala eline bakıyordu yarım saat öncesine kadar katil olmayı bile göze almış olabilirdi fakat ne kimsenin canına kast etmiş ne de bir kıza vurmuştu, bu zamana kadar en azından. Her ne kadar vurmasa dahi buna teşebbüs etmişti.
Bu kız onun damarına basmayı iyi biliyordu ve onunla evlenecekti. Bir ömür geçer miydi ? En azından fedakar diye düşündü. Sonuç olarak onun sayesinde kan dökülmemişti son ana kadar bir şeyin onu engellemesini istemişti ve az önce elleri arasında olan kadın sayesinde duaları kabul olmuştu. Ah o kadar insanın içinde kadının yaptığını düşündükçe hem sinirleniyor hem farklı şeyler hissediyordu. Takdir miydi bu, ya da gururlanma ? Daha bunu adlandırmıyordu genç adam. Kızın dediklerine de hak verdi, başka birini de seçebilirdi ama paşa gönlü bir an için öyle istemişti...
Miray omuzuna dokunan ellere baktı. Servan Ağa arkasında durmuş ona bakıyordu.
Servan Ağa karşısındaki kıza baktı. Az önceki cesur kız yerle bir olmuştu. Çenesinde ki kızarıklığı fark edince içi yandı. Bedirhan'a iyi geleceğini düşünmüştü ama Bedirhan'ın bu güzel kıza iyi gelip gelmeyeceğini bilmiyordu. Şu an da görüldüğü üzere de iyi falan gelmeyecekti.
"Kızım. Sana kızım diyorum ama bunun bu evlilikle alakası yok. Öyle bir yüreğin var ki... Benim yapmam gerekeni yaptın. Kızımı, oğlumun ellerine bırakmamalıydım kızımı bana bağışladın. Oğlumun da elini kana bulamasını önledin. Kötü hissediyorsun ama verdiğin karar herkese iyi gelecek haydi toparlan sen en iyisini yaptın."
"Servan Ağa be... ben yanlış yapmadım mı ? Bu berdeli yapamam ben. Onları kurtarmak için ilk aklıma geleni yaptım ama, ama olmaz. Yanlıştı bu çok yanlış. "
"Niye yanlış olsun kızım. Ben seni ilk gördüğüm andan itibaren sevdim. Sen benimle tartışırken bile senin bu konağa nasıl da yakışacağını düşündüm. Sorun Bedirhan ise zamanla onu da anlarsın kızım. Bu konakta yaralı olmayan kimse yok sen hepimize iyi geleceksin."
"Bilmiyorum Servan Ağa. Ben hiç evliliği falan düşünmedim. Onu tanımıyorum ve yaralarınızı saracağımı hiç düşünmüyorum."
"Güzel, cesur kızım benim. Tanımak nasıl olur? Ne sanırdın sen ? Aylarca konuşup, gezdikten sonra tanıyacağını mı? Tanımak nasıldır bilir misin?
Benim karşımda dimdik bir şekilde aileni korudun ya, işte o zaman gözlerinden tanıdım ben seni. O yemyeşil gözlerin diyordu ki; cesurum, asiyim ama güvenilirim. Onu vurduktan sonraki halini gördüğümde seni orada öldürmedim. Gözümün önünde ,oğlumu vurdun, sonra yaptığın şeyler, telaşın, gözyaşınla ben sen tanıdım."Genç kız duyduklarıyla şaşırdı. Bu adam bu kadar şeyi sadece bakışlarından mı anlamıştı. Sonra aklına o gün ağlamadığı geldi."Ben o gün ağlamamıştım ." dedi.
Bunun üzerine Servan Ağa gelip ona sarıldı. Kızın sırtını sıvazlayıp onu rahatlatmaya çalıştı. Miray bu sıcak harekete kendini bıraktı. Babasını ne kadar özlediğini bir kere daha anladı,onun sıcaklığını, şefkatini arar gibi sokuldu yaşlı adama. Abisi de bırakıp gitmişti onu. Koskoca konakta sadece o ve Mirzan' dı. Şuan bu şefkat gösterisini minnetle kabul etti. Bir süre sonra Servan Ağa biraz geriye çekilip kızın yüzüne baktı elleriyle kızın göz yaşını sildi. Miray o ana kadar ağladığının farkında değildi.
"Beni de artık baban say kızım. Bundan sonra hep arkandayım. Eğitimse de eğitim ,sadece zaman ver bana, bize. Her şeyi rayına oturtacağım sen beni bu gün cehennem azabından kurtardın ya sana çok borçlandım. Kızımın adını kurtaracağına yemin etmiştin. Şimdi ben de adımın üstüne yemin ediyorum. Mihrişah Konağı'nda mutlu olman için her şeyi yapacağım yeter ki benden bir şey saklama ve bize zaman ver. "Miray adamın sözlerinden etkilenmişti. Tam desteğini vereceğini söylüyordu ve yüzündeki ifadeye bakacak olursak bunu yapacağına da emindi. Adamın babacan tavırları hoşuna gitmişti. Kızım lafında bir hoş olmuştu tıpkı babası gibi söylemişti ve içi bir hoş olmuştu. Yaşlı adama baktı mutlulukla bakıyor ve cevabını merak ediyordu. Bu durumda yapılacak şey zaten belliydi. Cevabı tek olan saçma sapan bir şeydi bu.
"Tamam Servan ağa dediğin gibi olsun. Sen bana güvendin, bende sana güveneceğim o halde. Yalnız senden tek bir şey istiyorum. Babama bu durumu daha zararsız bir şekilde anlatalım. Olayları olduğu gibi öğrenirse dünyası başına yıkılır. O zaman ben de gelip bu konağı başınıza yıkarım, özelikle de oğlunun üzerine haberin olsun."
Servan Ağa karşısındaki dobra kıza baktı. Onun bu tavırlarını sevdiğini fark etti başkası bu lafları etseydi şuan durumu çok farklı olurdu ama bu kıza yakışıyordu. Belki de gerçekten yapabileceğindendi. Düşüncelerine biran son verip hafifçe tebessüm etti.
"Konak bana lazım kızım. Baban konusunda merak etmeyesin. O kadar da ağalığımız ölmedi. Şimdi madem güvenmeye başladın, beni baban bil. Ben seni bu evin hanımı olarak görmek istiyorum. "
"Servan Ağa bu o kadar kolay değil ama deneyeceğim. Ben size ayak uydurabileceğimi düşünmüyorum her şey çok ani oldu."
Servan Ağa müstakbel gelinine baktı. Genç kız haklı olarak hala tedirgindi. Onu rahatlatmak istercesine konuştu.
"Zaman her şeyin ilacı olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREymiş...
Novela Juvenil"Sen hastahanedeyken hiç yanımda yattın mı?" Genç adam karşısında ki asi kadına,karısına baktı. Cevabı gerçekten merak ediyordu. "-Oo ağam bunu o kadar mı düşündünüz?" O ağam lafını... "Aksine sana dair bir şey düşünmüyorum ama gözlerine ne zaman...