Lerzan'ımm "diyen babasına koştu hemen Miray.Babasının huzur veren sıcaklığına sokuldu babasını gerçekten çok çok özlemişti.
"Eşref Ağa'm bu saatten sonra sizi hiçbir yere göndermem."
Şakacı sesi babasını yumuşatmıştı. Kapkara saçlarına bir öpücük kondurdu o da biricik kızını özlemişti.
"Miraç ayrılalı iki gün oldu ama.." diyeceklerini Mirzan'ı görmesiyle yuttu asi oğlunun yüzü dağılmıştı. Sultan Hanım da kocasının baktığı yere bakınca feryat kopardı derinden.
"Oğlum , paşam ne oldu sana böyle.!"
Gidip onun yanaklarını, omuzlarını tuttu ,kontrol etti kendi elleriyle. Oğlu annesinin telaşını izledi. Daha sonra annesine sıkı sıkı sarıldı iki ayın özlemini bitirmek istedi bu gece vuslat sona ermişti.Annesi, onun olduğu gibi kabul eden tek kişi, yanındaydı artık. Eşref Ağa ise gözlerini kısmış cevap bekliyordu.
Telaşlı durumu Miraç'ın tok sesi dizginledi.
"Daha sonra baba. Hadi önce sofraya geçelim Sultan Hanım gel bak kızın neler döktürdü" deyip anasını yanaklarından öptü. O an kızına bakma zahmetine girdi Sultan Hanım soğuk bakışmanın ardından yüzünü ekşitti.
"Medine ne işe yarıyordu o vakit ..!"Miray ,annesinin tavırlarına şaşırmadı. Alışmıştı onun soğuk hareketlerine. Tabi sadece ona karşı, yoksa annesi tam bir siyasetçi gibi bin bir maske taşıyordu yüzünde . Olsun dedi Miray yine yeniden gidip ona da sarıldı Sultan Hanım elinin öpülmemesine karşın hoşnut olmadı tabi ki...
Annesinin tavırlarına son vermek için konuştu yine genç kız. "Anne hoş geldin. Hadi açsınızdır, yemek yiyelim önce sonra her şeyi konuşuruz. Hadi babacım özlemişsindir yemeklerimizi. "
Allah var özlemişti ama kızının ona hile yapacağına adı gibi emindi yaşlı kurt. "Doğruyu söyle bint-i ( kızım) neyle beni kaburgadan uzak tutacaksın? "O sırada hepsi birden güldü. Çünkü her seferinde babasının ağzından girer burnundan çıkar yine de onu yağlı yemeklerden uzak tutardı.
"Sen hele geç masaya baba. Tüm sofra senin. Ama sen yine de benim kendi ellerimle yaptığım ikbebet'e odaklan. "Babasının koluna girip sofraya geçti. En başta babası yerini aldıktan sonra yemeğe başladılar. Miray'ın bir gözü babasında, bir gözü annesindeydi. Babasını kaçamak lokmaları için izlerken annesinin masa için yapacağı yorumları bekliyordu. O yorum geldi mi ? Tabi ki hayır!
Miray yapabildiği yemekleri çok lezzetli yapardı yapamadıklarını ise Medine Sultan'dan isterdi. Bu kızdan iyi bir müdür olabilirdi. Zira yönetmek ve iş paylaşımı konusunda uzmandı.
Geçen yarım saatin ardından herkes masadan kalmış avludaki sedirlere kurulmuştu. "Lerzan'ım hadi bakalım şu kahveleri yap. Yap ki içerken şu konuları konuşalım. "Babasının şüpheli bakışları herkesin dikkatini çekmişti. "Tamam babacım şimdi geliyor. "Eli ayağına dolanmış bir şekilde mutfağa doğru koşturdu. O gitmeden konu açılmazdı ama yine de acele etti.
"Önce tedbir sonra tevekkül" diye söylendi.
Çarçabuk pişirdiği kahveleri tepsiye dizip yukarı çıktı. Bir dizi yalan söyleyecek olması canını acayip bir şekilde sıkıyordu. Ama babasının da durumunu biliyordu. Düşüncelerini babasının görüş alanına girmesiyle bitirdi servis edilen kahvelerle konu başlıyordu.
"Miraç bana Bedirhan olayını anlatmadan önce Mirzan sen şu yüzünün halini anlatsan oğul. "
"Baba siz sözden sonra İstanbul'a gittiniz ya .İşte belli bir zaman sonra Bedirhan geldi sonra..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREymiş...
Fiksi Remaja"Sen hastahanedeyken hiç yanımda yattın mı?" Genç adam karşısında ki asi kadına,karısına baktı. Cevabı gerçekten merak ediyordu. "-Oo ağam bunu o kadar mı düşündünüz?" O ağam lafını... "Aksine sana dair bir şey düşünmüyorum ama gözlerine ne zaman...