"Ben ağlatırsam bil ki bu ödeyeceğimiz en iyi bedel olur."
Miray , etrafını saran kolların ve güven kokan öpücükle sarhoş olmuşken bir de adamın sözleriyle mest olmuştu.
Gerçekten de o ağlarsa kocası olacak adamın içi yanar mı diye düşündü. Bu düşünceyle kalbi doldu taştı.Belki de hayal olan hayalleri arasından birini boğulmaktan kurtarıyordu Bedirhan şuan. Kocasının onun göz yaşına dayanmaması hangi kızı etkilemez , hangi kızı mesut etmezdi ki ?
Peki ya diğer sözler ne yaparsa adamdan çekeceği olurdu ve Allah biliyor ya çekeceği çilenin sahibi Bedirhan Mihrişah'sa bunu adına layık bir şekilde yapardı. Kız kardeşini öldürebilecek bir adamdı o. Kendisine mi merhamet gösterecekti.
"Ne yapsam seni bu kad..." Kızın titrek ve sessiz tınısı Bedirhan'ın hoşuna gitmemişti. Kadınım dediği kadının onun karşısında hele ki böyle bir günde korkmuş çıkması onun gibi bir adamın hoşuna gitmemişti.
Bedirhan kadınım dediği kişiyi kendine köle değil , kalbine yoldaş seçmişti. Onun huzursuzluğu olsa olsa kalbinin acısı, ağrısı olurdu bu saatten sonra.
Bedirhan sıkıntılı bir nefes verirken kızın sorusunu cevapladı. Tek sadece tek beklentisini dillendirdi.
"Namus Lerzan ,namus!"
Kızı omuzlarımdan tutup birazcık geriye çekti. Yüzünü görmeli , gözleriyle o onayı almalıydı.
"Bana namustan daha ağır gelen bir şey yoktur. Namusuma getireceğin her sözde canını yakarım. Canımın yanacağını bile bile canını yakarım. "
Miray adamın sözleriyle sinirlenmişti. Onun için namus gümüşse kendisi için altındı. Kalkıpta bunun için pazarlığa oturması olmamıştı. Adamın yörüngesinden çıkıp o güzelim gözlerine daldı. Kuytularda bir yerde merhamet yatan bu gözler kendi sözlerinin ardından sinirin kavurucu ateşiyle parlıyordu. Kocasının kırılma noktası buydu. Bunu kendi ağzından öğrenmişti ama kimin namusu çölde bedevi misali boş boş geziyordu ki. Özellikle namusa sadece söz gelmesi üzerine kan dökülen bu diyarlarda.
"Edep sizin aileye ait bir şey değil Bedirhan Ağa"
"Öyle olması da gerek zaten. Bunu unutma Lerzan. Edeple girdiğin yerden lütufla çıkarsın. Hele ki benim lütfum..."
Miray adamın ego kokan cümleleriyle aralarındaki boşluğu daha da aşmıştı. Ona egoyla, kibirle değil ancak mütevazılıkla gelinebilirdi.
"Göz yaşım en iyi bedelse yapacağın şey öldürmek mi olurdu ? "
Her ne kadar kendinden eminse de aklına takılmıştı bir kere. Bedirhan da bunu fark etmişti. Davudi sesini ayarlayıp Lerzan'a son diyeceğini demişti.
"Ölüm yaşayacaklarının yanında kurtuluş olur. Bunları düşünmek yerine , o konuma gelmemek için dikkat et. Hem hareketlerine hem de o sivri diline..."
Bir anda ağırlaşan hava o büyülü atmosferi yel gibi götürmüştü kendisiyle. Çalınan kapıyla o gergin dakikalarda sona ermişti nihayetinde.
Kapı eşiğinde başı eğik bir Rengin vardı tıpkı olması gibi .Suçlu gibi .
Suçluyu çünkü olacakları bile bile kaçmıştı. Şimdi vicdanıyla cezasını çekse de birleştireceği hayat arkadaşı sebebiyle çok yakında yüzü gülecek ,kalbi ferahlayacaktı.
Ya suçu olmayan Miray?
O sadece Bedirhan'ın merhametine kalmıştı."Rengin'in seninle konuşacakları vardı. Ben çıkayım "
Bedirhan'ın durum izahı yaptığı bu anlarda bile Rengin başını kaldırmıyor , yengesi olan kişiye bakamıyordu. Bu ceza çok ağırdı. Ne görüldüğü ne de okunduğu gibiydi.
Bu boğazını saran eller gibi boğucu ve öldürücüydü. Bir şey yapamıyor ama canından can gittiğini hissediyordu. Söz konusu günahı olmayan iki nefes varken aldığı her nefes ona haram oluyordu. Lakin bu saatten sonra o iki nefesi rahat ettirecek bir şey elinden gelmezdi. O sevdiğiyle kendi rızasıyla kaçtığı gün bu durumu yaratmıştı. Şimdi nasıl onun yüzüne bakabilirdi ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREymiş...
Novela Juvenil"Sen hastahanedeyken hiç yanımda yattın mı?" Genç adam karşısında ki asi kadına,karısına baktı. Cevabı gerçekten merak ediyordu. "-Oo ağam bunu o kadar mı düşündünüz?" O ağam lafını... "Aksine sana dair bir şey düşünmüyorum ama gözlerine ne zaman...