BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYALIM . İYİ OKUMALAR 🔥❤
3.Bölüm
Kuzeye ait rüzgarlar, ormanı bir buz labirentine dönüştürmüştü. Saatlerdir çalıların arasında beklerken, gözlediğim mağara girişinde herhangi bir hareketlilik olmasını bekliyordum. Gizlendiğim yerde avını bekleyen yırtıcı bir kedi kadar sessizdim.
Bu yarışma beni göze alamayacağım kadar uzağa, hatta çok uzağa sürüklemişti. Hiç kimsenin girmeye cesaret edemediği Kuzey Bölgesine gelmiş, duyduğum hikayelerden daha acıklı bir sonla karşılaşmıştım. Yani sıkıcı bir bekleyişle...
Belki de pes etmeli ve ormanın güvenli olduğu söylenen kısımlarına dönmeliydim. Diğer avcılarla bir şekilde baş eder, orada bulunan muhtemel ayıları avlardım. Gece uzundu.
Soğumaya başlayan esintiler beni yavaş yavaş titretmeye başlarken; uyumamak için kendimi sıkıyordum. Sıcak yatağıma girip çıtırtılı ateşin ninnisini dinlemek varken ablam Ginny'nin evlenme merakı yüzünden bu gece buradaydım.
Yıllar evvel ben 10 yaşındayken başıma gelen kötü şeyin annemin vefat etmesi olduğunu düşünürdüm. O yıllarda üç katlı büyük evimizin, cam balkonlarıyla süslü, geniş arazimizde yaşardık. Hayatım peri masallarını kıskandıracak kadar güzel ve bir o kadar eğlenceliydi.
Her şey annemin verem hastalığına yakalandığı an son buldu. Hayat dolu annem aramızdan göçüp gittiğinde yaşadığımız pembe hülya bir cam misali kırılarak dağıldı.
Annem öldükten sonra babam üzüntüsünü kumar masalarında giderir olmuştu. Tefecilerden kumar oynamak için aldığı borçlar birikmiş, bütün emekleri iki yıl içerisinde sabun gibi eriyerek bitmişti.
Son kalan birkaç kuruşuyla başımızı sokacak küçük bir kulübe almıştı. Ancak kulübe o kadar bakımsızdı ki zamanını evi tamir etmek için harcamış ve en sonunda çatıdan düşerek sakat kalmıştı.
İlk ava çıkmam da babamın kendisini sakatladığı o yıla dayanıyordu. Ablalarım o zamana kadar kendilerini prenses gibi yetiştirdikleri için yemek yapmayı, dikiş dikmeyi dahi bilmezlerdi. Geçimimizi sağlayacak herhangi bir işte tutunmak onlar için mucize olurdu. Eğer o sene avlanmaya gitmeseydim, yaşayacağımız son günler olurdu. Çünkü kırılgan ailen zor şartlar için hazır değildi.
Düşüncelerimi mağaranın içinden gelen minik çıtırtılar bozarken, minik bir ayı yavrusunun çıkışa yaklaştığını gördüm. Yarışma gereği yetişkin olmayan hayvanları avlamak oyunu kazandırmazdı. Fakat ben dudaklarımı büyük bir hevesle yaladım. Eğer küçük bir yavru varsa annesi de buralarda bir yerde demekti.
Yavru karanlık mağaranın girişinde, ışığın biraz daha fazla olduğu açıklıkta oyalanırken büyük bir hırıldama sesi duydum. O anda açıklığında diğer tarafındaki çalılar kıpırdadı ve koca bir ayı ile göz göze geldim.
Ayı gecenin sessizliğini bölen bir çığlık koparırken, içgüdüsel bir hisle doğrularak yayımı suratına doğru gerdim. Böyle cüsseli, büyük bir ayının kürkü bir kese altından bile fazla ederdi. Değil bir kış, bütün bir yılı ayının kürkünden elde edeceğimiz gelirle geçirebilirdik. Hayvana nişan aldım ve okumu serbest bıraktım.
Ancak ayı oktan bir şekilde kaçmayı başardı. Ayı iki adımda bulunduğum çalılığa geldiğinde artık başka bir oku yaya takıp ayıya nişan almak için çok geçti. Panikle kaçacak herhangi bir yer aradım ve iç güdülerime güvenerek çalılıkların arasından açıklığa doğru koştum.
Amacım ayıdan ona nişan alabilecek kadar uzaklaşmaktı. Bu koca ayının tek bir pençe darbesi bile beni diğer tarafa yollamaya yeterdi. Göğü titreten kükremesi adrenalin seviyemi yükseltirken bacak kaslarıma güvenmekten başka çarem yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ (BİTTİ)
FantasyEJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç katillerdi. Diz çökmek, yalvarmak bile canınızı kurtarmaya yetmezdi. Ben diz çökmeyi değil, aşık olmayı seçtim. Kendi sonumu, kendi ellerimle y...