BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYALIM. İYİ OKUMALAR :)
5.Bölüm
Ejderhalar... Asırlar önce yaşadığı düşünülen efsanevi yaratıklar, bir zamanlar dünyanın efendisiydiler. Korkunç derecede büyük gövdeleri, şeytanı kıskandıracak kadar büyük deri kanatları, gökyüzünde güneşe kafa tutacak kadar sıcak nefesleri vardı.
O zamanlar insanlar bu korkunç katillerin köleleriydi. Yılmadan, bıkmadan onlara hizmet eder ejderhalar ne derse yaparlardı. Onlara baş kaldıran, asi davranan insanlarınsa vay halineydi!.. En masum ejderhanın bile insan yiyerek beslendiği o çağda, insanlar onları öfkelendirmemek için çabalardı.
Büyük bir lanet sonucu ejderhaların soyu dünya üzerinde kuruduğunda, insanlık işte o zaman rahat bir nefes vermişti. O zamana kadar kendi şehirlerini kuramayan, köle muamelesi görenler saklandıkları deliklerden çıkarak medeniyetleri oluşturmuştu.
Ejderhaların ismi dünya üzerinde yavaş yavaş yok olurken, bazı kimseler onların zulmünü unutmayalım diye ülke ülke, şehir şehir dolaşarak onların öyküsünü herkese anlattı. Nihayetinde bu varlıklar sadece masallarda adı geçen kimselere dönüştü.
Bazı kimseler onların hala orada bir yerde yaşadığını, dünyaya yeniden hükmetmek için gün saydıklarını söylerler. Bazı kimseler ise ejderhalar konusunun çocuklara anlatılan korkunç masallar olduğunu söyler. Olmayan varlıkları gözde bu kadar büyütmenin gülünç olduğuna değinirler.
Ben de o kimselerden biriyim. Yani en azından bu sabaha kadar böyleydi. Şimdiyse ellerim kalın bir urganla bağlıyken yanımdaki yabancıya korkuyla bakıyordum.
Kulübemizi anlayamadığım bir güçle temelinden sarsarken, gözlerinde ışıl ışıl yanan kırmızı alevler oldukça yakıcı görünüyordu. Onun hakkında ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum.
Kaderim yüksek ihtimal geçmişte yaşamış atalarımınkine benzer olacaktı. Bir ejderhaya yaşamım boyu köle olarak hizmet edecek, sonra da ölecektim. O zamana kadar çekeceğim işkence ve çileyi tahmin edemiyordum. Belki herhangi bir emire karşı geldiğimde beni diri yakar ya da ıssız, karanlık zindanlarda aç bırakırlardı.
Ruhum dayanılmaz bir ıstırap ile dolarken güçlü olmam gerektiğini kendime telkin ediyordum. İçsel konuşmam Kuzey ormanlarında büyük bir açıklığa geldiğimizde sustu.
Yanımdaki yabancı yavaşça durduğunda, beni burada öldürüp yiyeceğini düşünüyordum. Ancak beklediğim şey olmadı. Sakince, "Buradan sonra gözlerin bağlı ilerleyeceğiz." Dedi.
Kaşlarımı çatarken, "Neden?" diye sordum. "Ellerim zaten bağlı. Ailemi korumak istediğim için kaçmayı bile düşünmüyorum."
Ağzının kenarı gülümsemek için kıvrıldı. "Gideceğimiz yönü bilmemen gerekiyor. Herhangi bir insanoğluna yaşadığım toprakların yolunu kendi elimle öğretmem."
Somurturken dudaklarım gerildi. "Yüksek ihtimalle hazinenin bulunduğu o mağarada ya da yakınında bir yerde yaşıyorsun. Eğer birine oranın yerini tarif edecek olsaydım, bunu ilk altınlar için yapardım. Ama gördüğün gibi yapmadım!"
"Yüzüğü dün gece çaldın. Sabah gelmeseydim belki de dediğini yapacaktın!"
Kanımdan taşıp gelen öfke duygusunu sakinleştirmeye çalıştım. Karşımda bir ejderha vardı. Sağduyulu olup bağırmamalıydım. "O mağaranın yerini kimseye söylemeyecektim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ (BİTTİ)
FantasyEJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç katillerdi. Diz çökmek, yalvarmak bile canınızı kurtarmaya yetmezdi. Ben diz çökmeyi değil, aşık olmayı seçtim. Kendi sonumu, kendi ellerimle y...