BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR 🔥❤
8.Bölüm
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken, korsem sıkı bağlandığı için nefes almakta güçlük çekiyordum. Ciğerlerime aldığım yetersiz oksijen göğüs kafesimi sıkıştırıyor, alnımda terler birikmesine sebep oluyordu.
Pofuduk, kadife kaplamasıyla oldukça rahat olan fakat yaşadığım gerginlikten dolayı bana dar gelen bir sandalyede oturuyordum. On saniyede bir kıpırdanıyor, masanın altına uzanan ayaklarımla ritim tutuyordum.
Beklemek sabır gerektiren bir işti. Lezzetli bir avı yakalamak için bir avcının en temel dürtülerinden biri, sabırlı olup avı beklemekti. Avı ürkütmeden ona usul usul sabırla yaklaşmak ve avı gafil avlamak en bilinen tuzaklardandı.
Fakat büyük bir yemek odasında, enfes yemeklerin olduğu yuvarlak masada otururken bekleyişim asla sabırlı değildi! Çünkü ilk kez av olarak bekleyen bendim! Ürkek bir ceylan gibi yırtıcı bir hayvanın bana yaklaşmasını bekliyor, ölümünü hisseden bir geyik kadar kendimi çaresiz hissediyordum.
Önümde bin bir çeşit yemek vardı. Burnuma buram buram kokusu gelen nefis etlerin iştah açıcı görüntüleri, taze sebzelerin ve meyvelerin masayı süsleyişi beni gram etkilemiyordu.
Çünkü itiraf etmek istemesem de korkuyordum. Ne ile karşı karşıya olduğumu bilmemek çok kötüydü.
Axel'in çıkardığı ayak seslerinin tok gürültüsünü işittiğimde, yemek salonuna inen beyaz merdivenlerden inmeye başlamıştı. Kaç tane basamak vardı ya da merdiven ne kadar uzunluktaydı bilmiyordum. Adımları o kadar yavaştı ki inmesi neredeyse dakikaları buldu.
Masaya doğru her yaklaştığında midem kasılıyor, ellerimin içi terliyordu. Kendisinden önce gelen kokusu odayı işgal ettiğinde ellerimi yumruk yaptım.
Kırmızı ipek gömleği, altına giydiği siyah pantolonuyla karşıma dikildiğinde bakışlarında yumuşaklığa dair bir şey yoktu. Açık renkli saçları yukarıya doğru taranmış, ela rengi gözleri koyulaşmıştı.
"Günaydın, Freya." Elbette sesi herhangi bir duygu barındırmıyordu.
"Günaydın." Kekelemediğim için dua etmiştim.
Uzun ince parmaklarıyla tam karşımda yer alan bir sandalyeyi çekti ve zarifçe üzerine yerleşti. Porselen bir çaydanlığa uzandığında gözlerim hareketlerini izliyordu. Önündeki beyaz renkli fincana ağzına kadar çay koyduktan sonra masadaki peynir tabağından birkaç dilim peyniri tabağına koydu.
Dün balkonda gördüğüm dehşet verici yaratığın Axel olduğunu biliyordum. Alev alev yanan bedeni kesinlikle görmek istemeyeceğim türden bir şeydi. Beni o haliyle yiyip yuttuğunu düşündüğümde!.. Hızlı bir soluk aldım.
"Sen bir şey yemiyor musun?" diye sordu.
"E-efendim?" diye sordum.
Beni neyin beklediğini bilmediğim için kafamda kurduğum senaryolara o denli dalmıştım ki sorduğu soruyla bir an şaşkınlık yaşadım.
"Acıkmış olmalısın. Sen de bir şeyler ye."
Dudaklarımı yaladım ve masaya yeniden göz gezdirdim. Gerçekten iştah açıcı pek çok yiyecek vardı fakat karşımda bir ejderha otururken bir şeyler yiyebilir miydim emin değildim.
"Aç değilim."
"Yoksa yemekleri beğenmedin mi?"
Gözlerimi kırpıştırdım. Kafamı iki yana salladım. "Her şey nefis görünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ (BİTTİ)
FantasyEJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç katillerdi. Diz çökmek, yalvarmak bile canınızı kurtarmaya yetmezdi. Ben diz çökmeyi değil, aşık olmayı seçtim. Kendi sonumu, kendi ellerimle y...