Esra yanında babası, arkada Ezgi ile Güneş'in yanına gidiyorlardı. Gazetedeki toplantıdan sonra Arslan, Güneş ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.Uzun yıllar sonra gerçekleşen telefon görüşmesinde Arslan sadece onu görmek istediğinden bahsetmişti. Çekilmesini düşündüklerini programdan ona bahsetmemişti. Onunla yüz yüze konuşarak ikna edebileceğini düşünüyordu.
" Çok heyecanlıyım. " Esra durduğu yerde sürekli bacağını zıplatıyordu. " Sapağı kaçırma baba. " Yolu da tarif etmeyi ihmal etmiyordu.
" Ezberlemişsin bakıyorum. " Babası tek başına bu kadar uzak bir yola gitmesine biraz kızmıştı. Esra ehliyetini yeni almış, pekte şöförlük tecrübesi olmayan biriydi.
" Aklımda kalmış sadece" diye mırıldandı Esra.
" Üf, niye bu kadar çok konuşuyorsunuz?" Ezgi yattığı arka koltuktan doğrulup, orta boşluktan öne doğru eğildi.
" Sen niye geliyorsun ki?" Esra baştan beri Ezginin gelmesine karşıydı. Ezgi bazen çok boş konuşup insanları zor duruma sokabiliyordu.
" Bir tek sen mi hayransın ona? Bende tanışacağım, ne var bunda?"
" Ne yok ki? Sakın kadının yanında abuk subuk konuşma. " Esra, Ezgi' ye parmağını sallayarak pekte hoş olmayan şekilde uyarıyordu.
" Senin yaptığın gibi yapamayayım yani. Bana da tüfeğini doğrultmasın. "
" Ne tüfeği?" Esra, babasına Güneş' in yanına gittiğinde olanları anlatmıştı ama küçük bir eksikle.
" Baba, kadın dağ başında yaşıyor. Ne olur, ne olmaz diye kendini korumak için bir tüfek edinmiş ne var bunda? " Esra, arkasındaki Ezgi'ye " sen bittin" diye fısıldadı.
" Kızlar, lütfen onun yanında kötü şeylerden bahsetmeyin. Ben size onu hep iyi anlattım. Lütfen ona saygılı davranın. Güneş bu saygıyı fazlasıyla hak ediyor. "
İki kız da babalarını onaylayıp, yola odaklandılar.
Güneş'in evine vardıklarında bu sefer bahçe kapısı açıktı. Arabayı bir yere park edip bahçeye girdiler.
" Ablamın anlattığı kadar varmış. Kale gibi. Kendindince insanlardandan korunmaya çalışıyor belli ki. " Biraz daha etrafa bakındıktan sonra evin kapısının açılma sesiyle üçü birden oraya döndü.
Arslan yıllar sonra karşısında gördüğü kadının kendine hâlâ aynı hissettirmesine inanamadı.Bunca sene sonra bile böyle bir heyecan, bu Arslan için fazlaydı.
Ezgi koluyla Esra'yı dürtüp babasını işaret etti gözleriyle. Esra babasının bakışlarını görüp onun duyabileceği şekilde boğazını temizledi.
Arslan kızlarının varlığını hatırlayıp, uzaktan Güneş'e gülümseyip yanına doğru yürümeye başladı.
" Merhaba Arslan. " Güneş, yıllar sonra karşısında gördüğü adama nasıl davranması gerektiğinden emin değildi.
" Merhaba Güneş, bunca yıl sonra seni görmek çok güzel. Aslında daha önce görmeliydim ama..." Arslan, Güneş'e karşı mahcubiyet hissetmişti. Fiziksel olarak onun yanında olamasa bile ona en büyük desteği veren oydu.
" Bugüne kısmetmiş, ne yapalım." Güneş uzun zaman sonra ilk defa bir insana gülümsemişti.
" Merhaba, Ezgi ben. " Ezgi babasını da geçip Güneş' in önünde durmuştu.
Babası ellerini Ezgi'nin omuzuna koymuştu.
" Benim küçük kızım. "" Merhaba Ezgi, sana da merhaba Esra. " Adını unutmamıştı. Bu Esra için inanılmaz bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şubar
General FictionGüneş, Türkiye'yi uzun süre sonra olimpiyatlarda temsil eden binici olmak isterken kendini bir anda Türkiye'nin ilk kadın jokeyi olarak bulur. Başarısız geçen olimpiyat elemelerinin ardından kariyerinin bittiğini düşünen Güneş, karşısına çıkan bu f...