2002/ Mayıs
" Nasıl yani!?"
" Atlardan biri hastalanmış onun yerine sen ve Şubar yarışacaksınız!"
" Atlardan bir hastalanmış öyle mi?" Nihat'ın bu soruyu böyle sorması Güneş'in de kafasında soru işaretleri oluşmasına sebep olmuştu.
" Şans işte Nihat Bey. Biz bu aralar çok şanslıyız. Umarım koşuda birazda olsa şans sizden yana da olur." Güneş, sevinmişti ama tuhaf bir şekilde gerginlik ve suçluluk hissediyordu.
" Neyse, umarım başarılı olursun kızım. Kendine çok dikkat et olur mu?" Güneş, babasına baktığında onun yüzünde de Arslan'ın bakışını görmüştü.
" Teşekkür ederim. Sana başarılar dilemememe gerek yok. Nasılsa kazanacaksın. " Nihat, Güneş'e gülümseyerek oradan ayrıldı.
Güneş, birazdan hayatının fırsatı için hipodroma çıkacaktı. Ona yapılanları ödetmenin tam sırasıydı.
" Hazır mısın?" Borislav, Güneş'in uzaklara daldığını hissedince onu rahatlatmak istemişti.
" Buna hazır olunabilir mi?"
" Birazdan tarihin seyiri değişecek Güneş. Bunu sen yapacaksın. Sana olan güvenimi boşa çıkartmadığın için teşekkür ederim. "
" Durun daha yarışı kazanmadım. " Yarışı kazanmak bir yana Gazi Koşusu'nda yarışmak bile başlı başına çok büyük bir olaydı. Binlerce başvuru arasından seçilen yirmi iki at ve tek kazanan. Tek bir hakkın var bir daha aynı atla yarışamazsın. Güneş'in de Şubar ile tek bir hakkı vardı.
" O da olacak. Ben sana güveniyorum." Güneş, Borislav için para kapısıydı. Onun başarılı olması hepsinin başarısı sayılacaktı. Atları yetiştiren Ozan'ın, buna olanak sağlayan Borislav'ın, bütün tecrübelerini onlarla paylaşan Nejla'nın başarıları Güneş'in başarısıyla eş değer olacaktı.
" Kızım, iyi misin?"
Güneş başını salladı. " Düşünüyordum. Ne çabuk böyle bir şey oldu, ben ne ara Gazi Koşusu'nda yarışacak hale geldim?"
" Sen çok yeteneklisin Güneş. Şubar çok iyi bir yarışçı. Hem inan bana zaman hiç o kadar kolay geçmiyor kızım. "
" Birkaç saatimiz var, dinlen biraz. "
Güneş, yarış başlayana kadar düşüncelerle boğuşmuştu. Şu an Gazi Koşusu'nda yarışacağı için mutlu olması gerekiyordu ama o sadece huzursuzdu." Hazır mısın?"
Güneş saatine baktı. " Ne çabuk geçti zaman. "
" Haydi padako çıkalım, insanları selamlamaya. " Güneş, bu koşuya aşinaydı. Annesinin, babasının atları yarışmışlardı, kazanmışlardı. Hep en güzel yerden yarışı izlemişti. İlk kez Veli Efendi Hipodromuna geldiğinde altı yaşındaydı. İlk kez at binmeye başladığında, jokeyler gibi atı alıp koşacağını düşünmüştü. Yıllar sonra buraya ilk kadın jokey olarak dönmüştü.
Günümüz..
" Ne hissettiğimi mi soracaksın?"
" En önemli nokta bu bence Güneş hanım. "
" Kafamda çok soru işareti vardı. Heyecanlıydım ama enerjisizdim. Korkuyordum ama yarışmaktan değil. Mutlu muydum? Bak işte onu hiç hatırlamıyorum. Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti resmen. İlk kez Gazi Koşusu'nu izlediğim yerde şimdi annem beni izliyordu. "
" Pişman mısınız Güneş Hanım? Yaşadıklarınızın başınıza geleceğini bilseniz yine de jokey olur muydunuz?"
" Bilmiyorum. Sadece bu, bilmiyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şubar
General FictionGüneş, Türkiye'yi uzun süre sonra olimpiyatlarda temsil eden binici olmak isterken kendini bir anda Türkiye'nin ilk kadın jokeyi olarak bulur. Başarısız geçen olimpiyat elemelerinin ardından kariyerinin bittiğini düşünen Güneş, karşısına çıkan bu f...