Doğum gününün üzerinden geçen iki hafta sonunda Güneş, Ozan'ın davranışlarının değiştiğini hissetmişti. Hediyeni sonra vermek istiyorum demesine rağmen vermemişti.
" Atı çıkardım. " Ozan sadece bu cümleyi söyleyip Güneş'in yanından ayrılmaya yeltendi.
" Ozan! Bekle. "
Ozan'ın yüzünde sürekli bir memnuniyetsizlik, bir üzüntü vardı.
" Ne oluyor sana? Kaç gündür böylesin. Bir şey mi yaptım?" Güneş hâlâ Ozan'ı kıracak bir şey yaptığını düşünüyordu.
" Yok bir şey. Sadece yerimi ve haddimi bilmeye karar verdim."
" O ne demek şimdi Ozan?"
" Bak kızım, ben sana öyle pahalı hediyeler, süslü kolyeler falan alamam. Zaten annen tarafından yeterince aşağılanıyorum. Aklı fikri Deniz ile senin aranı yapmak. O zengin, ben değilim beni bu yüzden beğenmiyor."
" Pardon? Ağzından çıkanı kulağın duysun Ozan! Gerçekten de haddini bilmeye ihtiyacın var. Annem hakkında nasıl böyle konuşursun? Her şeyden önce o senin patronun. Kendine gel, bir daha da annem hakkında böyle konuşma!" Güneş, Ozan'ı orada bırakıp gidecekken son olarak yapması gereken bir şeyi olduğunu düşündü.
" Bu arada ilişkimiz bitti Ozan. " Ozan, Güneş'in arkasından bakakalırken Güneş annesi ile konuşmak için ofisine gitti.
" Anne, müsait misin?"
" Gel kızım. "
" Anne özür dilerim, ben senden Ozan ile birlikte olduğumu sakladım ama artık bitti. " Nejla zaten olan bitenin farkındaydı. Bir an olsun gözünü ikisinden ayırmıyordu.
" Ben zaten biliyordum Güneş ama benden gizlemene üzüldüm sadece. "
" Özür dilerim. Böylesinin hepimiz için iyi olacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. "
" Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Nejla, Güneş'in bu durum için üzüldüğünü anlamıştı.
" Biz birbirimize göre değiliz. Ben kendini karşımda bu denli ezen biriyle olmak istemiyorum. "
Güneş büyümüştü ve artık kendi düşünceleriyle hareket ediyordu ama o düşünceler bile Nejla'nın birer kopyasıydı.
" Ve artık onun burada çalışmasını da istemiyorum. Sen, ona başka yerde iş bulursun. Böylesi daha iyi."
" Peki kızım sen nasıl istersen. "
Günümüz..
" Neden onun işinden ayrılmasını istediniz?"
" Aslında iki sebebi vardı. Annemin hakkında böyle düşünüp orada çalışmaya devam edemezdi. Ayrıca onu her gün göremeye devam etmek istemedim. "
" Bu kadar kolay vazgeçmiş olmak tuhaf değil mi?"
" On sekiz yaşındaydım, başka sorumluluklarım vardı. Üniversite sınavı, olimpiyat elemeleri, yarışmalar bir de Ozan olsun istemedim sanırım. Kolay olan buydu. "
" Üniversite hayatınız nasıldı?"
" Çok güzeldi!"
1998-Eylül
Güneş yetenek sınavıyla İstanbul Üniversitesi Besyo bölümünü kazanmıştı. Milli sporcu olduğu için diğer insanların dikkatini çok kısa sürede çekmişti. Onun gibi birçok öğrenci vardı. Güreşçiler, futbolcular, voleybolcular gayet iyi bir okul hayatı oluyordu. Gerçi yarışlardan ve antrenmanlardan çok sık okula gidemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şubar
General FictionGüneş, Türkiye'yi uzun süre sonra olimpiyatlarda temsil eden binici olmak isterken kendini bir anda Türkiye'nin ilk kadın jokeyi olarak bulur. Başarısız geçen olimpiyat elemelerinin ardından kariyerinin bittiğini düşünen Güneş, karşısına çıkan bu f...