Günümüz..
" Ne tatlı, kendimden de biliyorum kız kardeş çok farklı."
" Yani, kız kardeşten çok bir misafir çocuğu gibiydi benim için ama onun için üzülmüştüm de. Ben onları mutlu mesut yaşıyorlar sanıyorken aslında olay hiç de öyle değilmiş meğer. "
1993/ Nisan
Kahvaltı bittikten sonra Nihat, eşini ve Bade'yi alıp gitmişti. Bu Nejla için çok zordu ama Güneş babasıyla vakit geçirsin diye buna katlanmıştı.
Güneş ahırda Akkula ile ilgilenirken, Nejla da ofis işleriyle ilgileniyordu.
" Akkula'nın bacağı mı sekiyor Ozan?"
" Bakayım. " Ozan, Akkula'yı ahırda biraz dolaştırdı. " Yok, gayet iyi. "
" Peki o zaman." Güneş, etrafı toplarken Ozan onu inceliyordu. " Ama sen kötüsün sanırım."
" Her zamanki şeyler işte. Önemli değil ."
" Güneş. " Ahırın kapısından kafasını uzatmış onlara bakan Selda ağır kokuyu almamak için atkısıyla ağzını burnunu kapatıp el işaretleriyle Güneş'i yanına çağırdı.
" Teyze, ne oldu? Boğulacaksın açsana ağzını. " Güneş ahırdan dışarı çıkarttığında Selda'da nefes alabilmişti.
" Ay, ne kadar kötü kokuyor. Neden temizlenmiyor buralar?" Selda onların peşindeki Ozan'a sordu.
" Saati gelmedi çünkü teyze. " Güneş, Ozan ile öyle konuşmasın diye onu uyarmaya çalışıyordu.
"Aman neyse ne, gel bak sana ne aldım. " Selda, Güneş'i çekiştirerek çiftliğin girişine getirdi.
Çiftliğin girişinde kamyonetin içinde bağlı bir at vardı. Güneş, biraz daha yaklaşıp ona baktı. " Ah canım, çok zayıf. "
" Karnıda şiş sanki" dedi Ozan.
" Nasıl?" Selda yanlarına gelip ata baktı.
" Kısa yoldan geldiyse bu sürede bu kadar idrar yapamaz teyze, hasta bu at" diye fısıldadı Güneş, onu getiren adamlar duymasın diye.
" Siz bana hasta atı mı sattınız?!" Adamlar bu sırada atın ipini çözmüşlerdi.
" Dur, dur! İstemiyorum vazgeçtim. Kendimize zor bakıyoruz, hasta ata nasıl bakalım?!" Selda adamlarla tartışırken, Güneş bu zavallı atı sevmeye yeltenmişti ki at Güneş'e kafa attı.
" Güneş!" Güneş kısa bir baygınlığın ardından revirde gözünü açtı.
" Kızım iyi misin?!" Nejla elinde buz torbası Güneş'in başına tutuyordu.
" Güneş, çok özür dilerim. Ben atın bu kadar hırçın olduğunu bilmiyordum." Selda çok mahçup olmuştu.
" Ayrıca hasta" dedi Nejla.
" Aslında çok bir şeyi yok Nejla Hanım. Kolik olmuş sadece, hem amacı Güneş'e vurmak değildi."
" Amacının ne olduğu ile ilgilenmiyorum Ozan. "
" Lütfen ya, başım ağrıyor. " Güneş sonunda konuşmuştu.
" İyi misin kızım?"
"İyiyim anne, at nasıl?"
" Veteriner çağırdık, kolik olmuş. Bakıyorlar işte. "
" Ah canım, neyse ki kötü bir hastalık değil çabucak iyileşir. " Güneş kendi halini bırakmış atı düşünüyordu.
" Ben adamları aradım, gelip götürecekler onu. Resmen kazık yemişiz!"
" Ama o hasta, hem onlar hasta etmiş belli ki. Şimdi daha kötü olur. " Güneş, annesi ne diyecek diye ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şubar
Fiction généraleGüneş, Türkiye'yi uzun süre sonra olimpiyatlarda temsil eden binici olmak isterken kendini bir anda Türkiye'nin ilk kadın jokeyi olarak bulur. Başarısız geçen olimpiyat elemelerinin ardından kariyerinin bittiğini düşünen Güneş, karşısına çıkan bu f...