Günümüz..
" Çok iyi bir ders olmuş onlara. "
" Kesinlikle, bir çocuk tarafından böylesine bir aşağılanma tam onlara layıktı. "
" Peki Güneş Hanım, en merak ettiğim sorulardan biri, ne zaman ben bu işi yapacağım dediniz? Yarışmalara katılmaya nasıl karar verdiniz?"
Güneş biraz düşündü.
1987/ Ocak
"İyi ki doğdun Güneş, iyi ki doğdun Güneş..."
Güneş bugün yedi yaşına girmişti. Annesi, teyzesi, arkadaşları hep yanındaydı, bir kişi hariç. Babası doğum gününe gelmek yerine ailesiyle yurtdışına tatile gitmişti.Nejla, bu duruma bayağı kızmış, Nihat ile yüksek sesli bir kavga gerçekleştirmişti. Sonrasında öğrendiğine göre Nihat kızı Bade'yi yurtdışına at bakmaya götürmüştü. Onu yarışlara hazırlamaya başlayacağını öğrenmişti.
Doğum gününü at çiftliğinde kutluyorlardı.
Herkes hediyelerini vermiş, Nejla en büyük hediye için sırasını bekliyordu.Güneş büyük bir gülümsemeyle annesine baktı. " Sıra sende. "
" Sıra bende, bak bakalım o tarafa. " Nejla Güneş'i terasın kapısına yaklaştırdı.
Tavlanın kapısı açıldığında içeriden gövdesi koyu sarı, bacak kılları ve yelesi siyah bir İngiliz kısrak çıktı. " Anne!" Güneş'in hayatında gördüğü en güzel at karşısındaydı.
"Çok güzel anne" diyerek Nejla'ya sarıldı Güneş.
" Yakından bakalım ne olur!" Güneş, Nejla'nın elini tutmuş olduğu yerde onu ikna etmek için zıplıyordu.
" Tamam ama çok soğuk, şöyle sarın sarmalan gidip bakalım. " Fulya, Güneş'in üstünü sıkıca giyindirmişti.
Güneş, kapı açılıp dışarı çıkınca yüzüne vuran soğukla annesine sokuldu. " Çabuk bakalım çok soğuk Güneş. "
Güneş ata yaklaştıkça ne kadar güzel ne kadar heybetli olduğunu daha da çok fark etmişti.
" Güneşciğim doğum günün kutlu olsun. "
Güneş'in en sevdiği seyislerden Aykut ağabeyi atı getirmişti." Teşekkür ederim Aykut ağabey. "
" Senin atının bütün bakımını Aykut ağabeyin üstlenecek Güneş. Her şeyinden o sorumlu. "
" Peki adı ne anne?"
" Sen ne istersen o. " Güneş'in atıysa eğer adını da o koymalıydı.
Güneş atı inceledi, aynı annesinin anlattığı masallardaki bir ata benziyordu ama Güneş adını hatırlayamamıştı.
" Şey, anne. " Güneş annesinin elinden tutup kendine doğru aşağı çekti.
" Hani sen bana masal anlatıyordun ya, orada bir at vardı. Aynı bu ata benziyordu. Onun adı adı neydi?"
" Akkula mı?"
Güneş başını salladı. " Akkula. "
Nejla yerden kalkıp seyise baktı.
" Atımızın adı Akkula, öyle kayıt yaptıralım. "" Güneş bak Fulya ablan, sen onun yanına git, bende geliyorum. " Nejla, Güneş içeriye girene kadar onu izledi.
" Bu bir işaret Aykut. " Nejla'nın yüzünde güller açıyordu. Akkula eski Türk mitolojisinde bir attı. Görünüşü aynı Güneş'in atına benziyordu. Yükseklere sıçramasıyla ünlü bir attı. Bu Güneş'in yarışmalarda kullanacağı attı ama henüz onun haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şubar
General FictionGüneş, Türkiye'yi uzun süre sonra olimpiyatlarda temsil eden binici olmak isterken kendini bir anda Türkiye'nin ilk kadın jokeyi olarak bulur. Başarısız geçen olimpiyat elemelerinin ardından kariyerinin bittiğini düşünen Güneş, karşısına çıkan bu f...