0.9

3K 335 456
                                    

Baji

Kaygan merdiven faciasından sonra, arabama binmeme izin vermeyip birkaç sokak yürütmüştü beni Matsuno ve taksiye binmiştik. Plakayı not almış, camları kapattırmıştı. Odaklanmış ve de huzursuzdu.

Elimi enseme attım. "Teşekkürler, hayatımı kurtardın."

Titeyen ellerine tiksiniyle bakmış, sırt çantasından çıkardığı tuzlu krakere yumulmuştu. "Sadece işimi yaptım," dedi biten paketi çantasına geri koyarken. "Teşekkürlük bir durum yok."

Muhtemelen gerilim ve altımda kalmanın verdiği bi' stres yüzünden suratı solgundu çokça. Eh, nikotin krizi de üstüne eklenince titremesi gayet normaldi.

Boktan bir sabah trafiği vardı ve inmemiz uzun sürecekti. Ondan hâlâ tiksiniyordum ama lağıma düşmemi engellediği için ona saygı duymaya başlamıştım. Bu yüzden de, yol boyunca kıvranmasını istemiyordum açıkçası.

Kazutora'ya durumu özetleyen bir mesaj atmış, sakin bir şarkı seçip kulaklığın tekini Matsuno'ya uzatmıştım. "Yolumuz uzun."

Koyu halkalarla çevrili gözlerini bana çevirdi. "Benden hastalık kapmaktan falan tırsmıyor muydun en son?"

Bugün, göt olmaya doyamayacaktım belli ki...

Kulaklığı yaklaştırdım. "Kaptıysam, seni ezdiğim sırada kapmışımdır zaten."

Gözlerini kıstı. "Senden çok daha ağır heriflerin altından sağ çıkmışlığım var." Öfkeden yanan suratıma karşın alayla gülmüş, lanet ucu kulağına takmıştı. "Fena değilmiş."

Sapık, arsız, seks bağımlısı puştperest pezevenk seni...

En nihayetinde şirkete varınca, sigarasını yaktığı gibi, bir adım önümden ilerleyip etrafı dikkatle incelemesine laf etmedim bu defa. Sürekli bok attığım çocuk, işinde gerçekten de iyiydi.

Tabii, hâlâ kafamı karıştıran çelişkiler vardı.

Mademki Tokyo Üniversitesi'ne girecek kadar zekiydi, ne sikime o iğrenç delikte kalmıştı? Okulun yurduna falan yerleşebilir, düzgün bir yarı zamanlı işte çalışarak masraflarını halledebilirdi sonuçta. Hem, Takemichi ona neden yardım elini uzatmamıştı ki?

Çalışma odama girince, Kazutora ve Takemichi'yle karşılaşmıştık. Kazutora, ciddi tavırla telefonda konuşuyordu.

Takemichi, küçük bir çocuk gibi gülümseyip Matsuno'ya sımsıkı sarıldı. Matsuno, birkaç defa homurdansa da onu itmemişti. Onları daha öncesinde yan yana görmediğime emindim artık.

"Polisle konuşuyordum," dedi Kazutora ve burun kemerini sıktı. "Binanın güvenlik kamerası çalışmadığı ve ortada tek bir görgü tanığı bile bulunmadığı için çaresizler. Neyse ki Chifuyu'yu tam da zamanında işe almışız."

Takemichi'nin kollarından sıyrılan Matsuno, çalışma masamın kenarına yaslandı. "Bence, evi artık güvenli değil. Her geceyi rastgele yerlerde geçirmesini sağlayabilirim."

Ha?

Kazutora, başını hafifçe salladı. "Bence gayet iyi olur. En yakın arkadaşımın nalları dikmesini istemiyorum cidden."

Takemichi de ona destek çıktı. "Baji-kun'un en iyi şekilde korunması gerekiyor. Mikey-kun'a bu konuda söz vermeseydim iş seyahati için Amerika'ya gitmezdi asla."

Avazım çıktığı kadar haykırdım. "Tahminen ne zaman bana da fikrimi sorarsınız? Hani, konu benim?"

Üçü de bana bezgince bakmış, ardından da kendi aralarında konuşmaya dönmüştü. Baya baya, kendimle ilgili karar almama bile izin yoktu amına koyayım!

Maillerime bakınmış, imzalanması gereken kağıtları da halletmiştim ki Kazutora omzumu sıkıp kendi çalışma odasına geçti. Takemichi de çıkacaktı ki onu durdurdum. Matsuno'nun gereksiz esrarını çözmem gerekiyordu acilen.

"Bizi yalnız bırak," dedim Matsuno'ya. "Sadece birkaç dakika sürecek."

Donuk gözlerini benimkilere dikti. "Bunu yapamam. Ben yokken başına bi' bok gelebilir."

Sahiden de bana aşık olduğunu düşünmeye başlayabilirdim, tabii bana nefretle bakmasaydı! Benden iğrendiğini saklama zahmetine bile girişmiyordu, kahrolası.

Ensemi sıktım. "Sigara molası falan yap."

Takemichi, başını sallayınca orta parmağını sallayıp homurdanarak yürümüş ve kapıyı çarpmayı da unutmamıştı.

Boğazımı temizledim. "Takemichi, bu herifi nereden tanıyorsun cidden? Senin gibi nazik birinin böyle serserilerle ne işi var?"

Muzip bir ışıltı belirdi gökyüzü mavisi gözlerinde. "Chifuyu, çocukluk arkadaşım. Sevdiği kişilere karşı da kedi gibidir. Öyle sert durduğuna bakma."

Mad Dog'u ölümüne yumruklayan çocuk mu kedi gibiydi?

Dirseklerimi masaya yasladım. "Neden onu şimdiye dek hiç tanımadım? Okulda da onunla karşılaşmadım hatta."

Bakışlarını kaçırdı. "Bilmem ki. Genellikle bu semtte takılmadığı içindir belki."

Bi' boklar vardı bu işte, yeminim olsun ki vardı...

Kaşlarımı çattım. "Okula yeterince gidemediğini söylemişti. Sözde çok yakınsanız neden ona destek çıkmadın?"

Bir anlığına şaşkın şaşkın baktı. "Parayla ilgisi yok ki bunun." Aniden ayaklandı. "Chifuyu'nun özelini açıklayamam, Baji-kun. Bana inanmayabilirsin ama gerçekten de çok yakın arkadaşız. Sorun para olsaydı, hallederdim her türlü." Bakışlarını kaçırdı yeniden. "İzninizle."

Masaya yumruğu geçirdim, yalnız kalınca. Matsuno'yla ilgili ciddi sorunsallar vardı ve her birini çözmeye kararlıydım.

kei,
az bi sal fuyu'yu lan
tsch





























bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin