0.5

3.1K 346 540
                                    

Baji

Sabahın köründe, hatta güneş bile piyasada yokken, Matsuno pisliğinin bağırması yüzünden uyanmış ve sabah kahvemi bile içemeden kendimi yollarda bulmuştum. Sırtında büyük bir çanta, ağzında da sigarası vardı. Sigarayı içmiyor, yiyordu resmen.

Boktan sokakları geride bırakınca, çevreye bakındı ağır ağır. "Kayıplara karıştığım ne kadar geç öğrenilirse o kadar iyi." Şapkasını çıkarıp saçını karıştırdı. "Neyse, otobüse binelim."

Durağa ilerlerken boğazımı temizledim. "Bende kart falan yok. Taksi bulalım."

Suratını buruşturdu. "Tam bir hanım evladısın, ha?" Sigarasını bitirdi. "Otobüse falan binmedin hiç, değil mi?"

Bulduğumuz ilk taksiye binip adresi söyledim. Yan yana oturmuştuk ve bedeninden yükselen sert kokular yüzünden genzim yanmıştı. Çabucak camı açıp derin bir nefes aldım.

"Zamsa zam," dedim ters ters. "Nasılsa, parası benim cebimden çıkmayacakmış. Benimle konuşurken, saygılı davran. Rezil mahallendeki serseri bozmalarına benzemem."

Gözlerini devirdi. "Rezil mahallemdeki en rezil serseri bozmasıyım ama tamam." Bir anlığına duraksadı. "Adın neydi sahi?"

Dehşet ve sinirle kasılmış, suratına yumruğu geçirmemek için irademin her bir zerresini kullanmak zorunda kalmıştım. "Ciddi misin sen?"

Omuz silkti umursamazca. "Takemichi ve Hanemiya, Toman'ın yöneticilerinden birinin korunması gerektiğine dair bolca gevezelik etti. O sırada adın geçtiyde de aklımda kalmamış."

Adımı bile bilmeyen, lanet bir sadistin insafına mı kalmıştım yani?

Camdan görünen sabah trafiğine diktim gözlerimi. "Baji. Adım, Baji. Unutursan, seni yumruklarım."

Soluğunu ensemde hissettim. "Beni yumruklamaya kalkışman için bile ismini unutabilirim, Baji-san."

Sertçe yutkunmuş, ürpermiştim. Normalde, Baji ya da Baji-kun şeklinde seslenirlerdi bana ve kinaye yüklü sesiyle Baji-san demesi... Tuhaftı.

Kazutora'nın evine varınca, sinirimi çıkarana dek zile abanmış ve kapı açılana dek de kendimi durduramamıştım. Uyku sersemiydi Kazutora ve bize boş bakışlar atarken aptalca bir hâli vardı.

Üçümüz için de kahve hazırlamış, taburelere oturmamızı söylemişti. Acıydı kahve.

Gözlerini ovalayıp saçını topladı ve Matsuno'ya kaydırdı bakışlarını. "Toplandığına göre işi yapacaksın."

Matsuno, hâlâ dumanı tüten kahvesinden küçük bir yudum alıp suratını buruşturdu. "Siz zenginlerin cidden damak tadı yok, amına koyayım. Süt ya da krema var mı?"

Kazutora, gülse de süt tozunu bulmakta gecikmemişti. "Günde dört saatten fazla uyumadığın doğruymuş, Chifuyu. Hiç de uykulu ya da yorgun görünmüyorsun."

Bu pisliğe neden ilk adıyla seslenmişti ki?

Matsuno, süt tozunu boca edip yeniden içti kahvesini. "Böyle daha iyi cidden."

Onu dirseğimle dürttüm. "Bizi adam yerine koymuyor musun lan?"

Dişlerini sıktı. "Dirseğini götüne sokturma."

Kazutora'nın kıkırtılarına sövüp biraz mesafe koydum aramıza ve homurdanmakla yetindim Tanrım, bu piçten daha şimdiden tiksinmiştim. Şu sözde ölüm tehdidi zıkkımının bir an çözümlenmesini diliyor, ondan kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyordum.

Kazutora, biraz daha kahve koydu kendisine. "Korumadan ziyade, yakın arkadaş gibi görünmelisiniz. Şirkette çalışmaya yeni başlayan bir asistan gibi görünmen için tüm işleri hallettik. Tüm gün, Baji'nin yanında kalmalısın."

Kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Dünkü gösteri, anlamsızdı. Bu işe karşı çıksaydım bile, Kazutora beni siklemeyecekti. Baya baya her boku halletmiş, fikrimi bile almamıştı.

"Bizi sevgili sandılar zaten," derken tiksinti ve alay doluydu Matsuno'nun sesi. "Ortalık ahmak dolu."

Kazutora, kıkırdadı. "Yakıştığınız için gayet normal."

Bu cılız piçle mi yakışıyordum? Peh...

Matsuno ile aynı anda bağırmış, sesini kesmesini söylemiştik. Eh, nefretimiz karşılıklıydı en azından.

Matsuno'yu hızlıca süzdüm. Siyah, rengi solmuş bir sweatshirt ve yırtık siyah kot vardı üstünde. Spor ayakkabıları da çokça yıpranmıştı.

Paraya gerçekten de çok ihtiyacı vardı belli ki ve bu uğurda baya baya canını ortaya koyacaktı. Gerçi, tehditler basit bir göz dağı verme çabasının bir ürünü de çıkabilirdi ama neyse.

"Onu bu kılıkla yanımda gezdirmem," dedim itiraz istemeyen bir tonla. "Beyefendi gibi giyinmeli."

Matsuno, dudağındaki halkayı yaladı ve Kazutora'ya baktı. "Bu herif cidden kaşınıyor, Hanemiya. Boş yere nefret çekmiyor bence."

Kazutora, öfkeden kızaran suratıma karşın kahkaha atmıştı. "Orta yolu bulacağınızdan eminim. Bekleyin."

Kazutora gidince, birbirimize tiksintiyle bakıp sessizliği gömülmüştük. Dünkü gibi üstüme atlamamıştı neyse ki.

Kazutora, bir çek ve kredi kartıyla dönmüştü. "İşle ilgili harcamalarını bununla hallet ve istediğin gibi, haftalık olarak alacaksın ödemeni."

Matsuno, kısa bir bakış attı çeke ve Kazutora'yla tokalaştı. "Paramı aldığım sürece, Baji-san'ı sonuna kadar koruyacağım. Paraya tapıyorum, biliyorsun."

Tanrım, çok fazla sıfır vardı çekte. Her hafta bu parayı alırsa, şirketi bile satın alabilirdi!

yarın quiz'im varmış
iyi ki ölsem <3










bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin