5.3

2.1K 277 216
                                    

tw : aşırı uzun bölüm

Chifuyu

Ense kökümdeki boktan ağrı yüzünden suratımı buruşturarak araladım gözlerimi ve buz kesen bedenimi ısıtmaya çalışırken de kolumdaki iğneyi fark ettim. Serum takmışlardı ama neden? Üstelik, Keisuke'yi korumam gerekirken hastanede ne işim vardı?

Keisuke, umarım ki iyisindir.

Gözlerimi ovalayıp doğrulmaya çalışırken ağrım kötüleşti ve midem bulandı. Tanrım, bok gibi hissediyordum.

Komodindeki su şişesinden küçük bir yudum alıp ensemi ovaladım ve odayı hızlıca inceledim. Standart, tek kişilik hastane odalarından biriydi ve yalnızdım. Hayatımda ilk defa, yalnız uyanmak acıtmış ve kalbimi kırmıştı.

Neredesin, Keisuke? Yoksa, sahiden de seni korumayı beceremedim mi?

Dolan gözlerimi kırpıştırıp serumun iğnesini kolumdan çıkardım ve bacaklarımı sarkıttım. Kiliseye gidişimizden sonrasını anımsayamıyordum ve Keisuke'nin benim yüzümden incinmiş olabileceğini düşündükçe de ellerim daha fazla titriyordu.

Ne yani, sevgilimi korumaktan dahi aciz miyim? Bir hiç uğruna mı kendimi güçlendirmeye çalıştım tüm bu zaman boyunca?

Kalkma denemem, yatağa devrilmemle sonuçlanmış ve acizliğime karşı hissettiğim öfkeyi körüklemişti. Boktan hastalığımdan da, sevdiğim herkesi lanetlemekten de yorulmuştum artık. Gerçek bir zarardım...

Annemi ve kedimi kaybetmişken şimdi de, sevgilimi mi yitirmiştim cidden?

Annem, yoğun iş temposu yüzünden yıpranmış ve çalıştığı ofiste baygınlık geçirirken kafasını çarptığı için ölmüştü. Olayın gerçekleştiği anın kaydına ait kareler, zaman zaman kâbuslarımı lanetlemeyi sürdürüyordu hâlâ.

Peke, ben komadayken ölmüştü. Takemichi ve Senju onu besleyip yakında geri döneceğimi söylese de, bi' gün evden kaçmış ve bir otobüsün altında kalmıştı...

Tanrım, gerçekten de lanetliydim.

Elimi ağzıma bastırmış, gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Omuzlarım sarsılıyor, bedenime saplanan sancılar yeni bir seviyeye tırmanıyordu ama kendimi durduramıyordum. Haftalar sonrasında ilk defa, yapayalnızdım ve belirsizlik korkunçtu.

Teninin verdiği hisse ve ılık nefesinin soğuk gecelerimi ısıtmasına alıştıktan sonra, sensizliğe nasıl katlanabilirim ki? Biliyorum, senin için fazla piçim ama seni istemeyi kesemiyorum işte...

Birisi omzuma dokununca irkilmiş, gözyaşlarımı gömleğimin yeniyle silmiştim. Keisuke dışında hiç kimse, beni ağlarken görmemişti şu ana dek.

"Seni sadece böyle durumlarda görmek kalbimi kırıyor," dedi babam ve içsel nefretim arttı. "Bu defa neler oldu?"

Burnumu çekip omuz silktim. "B-bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum, baba." Kafama sağlam bir şaplak attım. "Beynim yeterince çalışmıyor."

Titreyen elimi avuçlarının arasına aldığında bile başımı eğik tutmayı sürdürdüm. "Bak, hayatına karışmamdan hoşlanmadığının farkındayım ama seni çok sevdiğimi sakın unutma." Alnıma değdirdi dudaklarını. "Sevgilinin ve yakın çevresinin başına gelenlerden haberim var. İnternet, Toman şirketinin yöneticilerine yönelik şüpheli saldırılarla yıkılıyor."

Eh, sözde bu durumu çözmeye gelmiş ve kolayca avlanmıştım. Boktan bir korumaydım anlaşılan...

Yeniden dolan gözlerimi kırpıştırıp alt dudağımı kemirdim. "Keisuke burada mı, baba?" Yandan bir bakış attım. "Y-yaralı mı yoksa?"

Kaşları havalandı. "Tam olarak nasıl bir belaya bulaştınız cidden?"

Bu, çok uzun hikâye ve sözcüklerle aram iyi sayılmaz.

Koluna yapışıp dudağımdaki kanı yaladım. "Baba, lütfen. Bilmem gerekiyor." Gözyaşlarımı tutamayınca bakışlarımı kaçırdım. "Durumu çok mu kötü?"

Odanın kapısı ikinci defa açılınca göğüs kafesimdeki baskı hafiflemiş, güçsüz uzuvlarıma aldırmadan ayağa fırlamış ve sapasağlam görünen sevgilime sımsıkı sarılmıştım. Babamın varlığını umursayamayacak kadar rahatlamıştım açıkçası.

"Kei," dedim fısıldarcasına ve güzel kokusuyla doldurdum ciğerlerimi. "İyisin, değil mi?"

Ayakta durmakta zorlandığımı anlayınca belime doladı kollarını. "Sevgilim, dinlenmen gerekiyor." Çenesini başıma yasladı. "Matsuno-san, neden bana haber vermediniz?"

"Biraz önce uyandı ve tuhaf davranıyor," dedi babam. "Sizi yalnız bırakayım." Omzumu sıktı. "Sonunda, gerçekten düzgün birini hayatına aldığın için çok mutluyum."

Keisuke, tanıştığım en masum ve de bağımlılık yapan insandı. Onu tanıdıkça, ardına saklandığı maskeleri yıktıkça, ona tapmış ve korkularıma rağmen ondan uzaklaşamamıştım. İlk defa, birini sonsuza dek kollarımın arasında tutmayı dilemiştim.

Keisuke, en büyük bencilliğimdi.

Yatağa oturunca ona kırgın bir bakış attım. "Neredeydin?"

Ellerimi kavrayıp kanlı gözlerini kırpıştırdı. "Uyanınca yemen için cips ve tuzlu kraker almaya gitmiştim." Yanağımı öptü. "Çıkmışken eşofman falan da aldım."

Parmaklarımı onunkilere dolayıp başımı eğik tutmaya döndüm. "Kei, daha önceki sözlerimi unutabilir misin?" Gözyaşlarımı tutamayınca sımsıkı kapattım gözlerimi. "Beni hiç bırakmasan olur mu?"

Yanaklarımı avuçlayıp burnumu öptü. "Bebeğim, seni bırakmayacağım asla." Islak yanaklarımı nazik öpücükleriyle kutsadı. "Seni çok seviyorum."

Hıçkırığımı tutamayınca göğsüne sokuldum. "B-biliyorum, çuvalladım ve seni korumayı beceremedim ama yine de yapamıyorum." Kollarımı doladım. "Bencil piçin tekiyim ve seni zerre kadar bile hak etmiyorum ama elimde değil. Sensiz yapamam, Keisuke."

Belimi okşayıp saçıma bastırdı dudaklarını. "Sevgilim, sorun ne?"

Sorun, benim...

Gömleğini avuçlayıp yeniden hıçkırdım. "Lütfen, beni bırakma. Her şey için çok üzgünüm."

Keisuke, beni yatıştırmayı denedikçe daha fazla ağlıyor ve yanımda kalması için ona yalvarıyordum. Ömrümde ilk defa, birine yalvarıyor ve lanetime rağmen benimle kalmasını umuyordum.

Keisuke'nin kollarının arasında bilincimi yitirene dek de, bu dram sahnesini sürdürmüştüm. Acınası, aciz ve de berbattım ama onun için daha iyi birine dönüşebilirdim. Yeminim olsun ki, yapabilirdim. Sonuçta, Keisuke buna değerdi.

bölümü attığım saate gelin falan ama yeni bitirebildim-











bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin