5.4

2.1K 267 280
                                    

Baji

Aynı gün içinde, ikinci defa yığılıp kalan sevgilimi yatağa yatırırken ağlamak üzereydim. Teni, buz gibiydi ve dudakları mosmordu. Onu yıprattığı için muhtemelen asla affetmeyecektim Takemichi'yi. Bebeğimin dengesini bozmuş, sağlığını sikmiş ve onu ağlatmıştı.

Daha rahat uyuması için dikkatlice üstünü değiştirip alnını öptüm ve yatağın kenarına oturdum. Dakikalar önceki hali, depodaki kaotik saçmalıktan bile daha fazla sarsmıştı beni. Onu ilk defa, böylesine kırılgan ve de kederli görmüştüm...

Bir daha asla incinmemeni sağlayacak ve yanından hiç ayrılmayacağım, sevgilim.

Babası odaya girince gözlerimi elimin tersiyle sildim ve sırtımı dikleştirdim. "Uyuyor."

Köşedeki sandalyeyi yatağa yaklaştırdı ve kederli gözlerini oğluna çevirdi. "İkiniz de yetişkinsiniz ve size karışmaya hakkım yok falan ama oğlumu bu hâle getiren olayı bilmeliyim, Baji-kun." Omuzlarını düşürdü. "Gerçekten de başınız belada mı?"

Chifuyu'yu hastaneye yetiştirdikten sonra, acile yönelmiş ve bulduğum ilk doktora durumu açıklamıştım. O sırada da, Bay Matsuno'yu bulmuş ve Chifuyu odaya alınırken markete gitmiştim. Uyanıp da beni göremeyince panikleyeceğini kestirebilseydim yanından bir saniyeliğine dahi ayrılmazdım ki...

Chifuyu, ismimi mırıldanınca elini sımsıkı tuttum ve babasına aldırmamaya çalışarak öptüm alnını. Yüz hatları gevşemiş, dudakları hafifçe kıvrılmıştı.

"Beladan kurtulduk," derken tereddütlerimi yansıtmadığımı ummuştum. "Chifuyu'yu buna dahil ettiğim için çok özür dilerim."

Kenetli ellerimize kaydırdı bakışlarını. "Oğlum seni çok seviyor, Baji-kun. Chifuyu, sevdiği kişilere karşı son derece korumacıdır."

"Sevgi de neymiş? Tapıyorum sana, kahrolası puşt!"

O gecenin anılarını zihnimin gerilerine iteledim ve ensemi kaşıyıp boğazımı temizledim. "Oğlunuzu gerçekten de çok seviyorum, Matsuno-kun." Zarif parmaklarını okşadım. "Bundan sonra, daha dikkatli davranacağım."

Omzumu sıktı. "Şüphem yok. Umarım ki her daim mutlu olursunuz." Göz kırptı. "Oğlumun kalbini kazanmak öyle herkesin erişebileceği bi' ayrıcalık değil ve seni yakından tanımayı çok isterim."

Şehirden kaçınca katılamadığımız yemeği hatırlayınca kıpkırmızı kesilmiştim. "S-size yemek ısmarlayabilirim. Söz, bu defa kayıplara karışmayacağız."

Kısık sesle güldü. "Sevdim seni." Sandalyeden kalkıp boynunu kütletti. "Sonra uğrarım yine."

Yalnız kalınca kendime aldığım eşofmanları giyip bebeğime sarılarak uzandım ve solgun yanağını şefkatle öptüm. "Seni çok seviyorum."

Aniden, benden tarafa dönüp bacağını üstüme attı ve gözlerini araladı. "Babamla iyi anlaşmana sevindim."

Siktir.

Kanlı gözlerini kaplayan muzip ışıltı yüzünden yanaklarım ısınmıştı. "S-sen uyumuyor muydun?"

Boynuma sokulup kıkırdadı. "Uykum hafiftir, biliyorsun." Boynumu öptü. "Tanrım, sıcacıksın..."

Keşke, bedenimdeki tüm ısıyı sana aktarabilsem...

Belini kavrayıp yakınlığımızı arttırdım. "Daha iyisin, değil mi?"

Tişörtümü sıyırıp yeniden sarıldı. Elinin soğukluğu ürpertmişti  "Seni korkutup saçmaladığım için çok üzgünüm, Kei." Yanağını boynuma yasladı. "Tansiyon düşüklüğü ve panik yüzündendi. Tekrarlanmayacağını bil."

Tanrım... Keşke biraz da kendini düşünsen...

Saçını nazikçe okşadım. "Bebeğim, asıl ben üzgünüm. Seni dinlemeli, kiliseden çabucak uzaklaşmalıydık." Ensesine kaydırdım parmaklarımı ve acelesizce ovaladım. "Hepsi, benim hatam."

Depoda uyandıktan sonraki saçmalıkları hiçbir detayı atlamadan anlattım ve Chifuyu da beni bölmedi. Verdiği tek tepki, omzumu sıkmak olmuştu.

"Yani," diyerek biraz uzaklaştım ve öfkeden kızaran yanaklarını okşadım. "En başından beri haklıydın ve Senju'yla yaptığın konuşma sayesinde tamamen güvendeyiz."

Homurdanıp kaşlarını çattı. "Üçünü de Tokyo Kulesi'ne oturtasım var. Orospu döllerine fena kinlendim."

Minik burnunu öptüm. "Senju ve Sanzu'ya kızamıyorum. Benim yüzümden, ikisinin de hayatı sikildi."

Beni devirip üstüme tırmandı ve işaret parmağını uyarırcasına salladı. "Senin hiçbir suçun yok. Annen olacak orospu zorladı seni, farkındayım."

Bu konuda bir defa bile açık açık konuşmasak da, Chifuyu olayı çözmekte zorlanmamıştı anlaşılan. Chifuyu'ylayken, açık bir kitap gibi hissediyordum...

Bakışlarımı kaçırdım. "Ne önemi var ki?"

Eğilip dudaklarımı öptü. "Soruyor musun cidden?"

Yanağını kavrayıp burukça gülümsedim. "Beni gerçekten anlayan tek kişisin, sevgilim." Alt dudağını emdim. "İyi ki varsın."

Göğsüme sokulup elimi tuttu. "Eh, benden asla kurtulamazsın nasılsa."

Sanki, senden kurtulmak isteyen var!

ehem
diğer bölüm, final :")
















bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin