4.0

2.4K 284 222
                                    

Baji

Dış kapının sertçe yumruklandığı ana dek, günlerimiz huzur ve yerine göre de şehvet içinde geçiyordu. Hayatımda ilk defa gerçek anlamda özgür ve de mutluyken, rezil bir kaosla cebelleşmeye hazır değildim.

Chifuyu, kaşlarını çatıp silahını kavradı ve demir sertliğinde bir ifadeye büründü. "Kıyafet dolabına saklan ve beni bekle." Karşı çıkacağımı anlayınca kolumu sıkıp yataktan kaldırdı. "Seni bayıltmaya zorlama beni, Keisuke."

Ah, koruma Chifuyu'yu görmeyi hiç ama hiç özlememiştim kesinlikle...

Dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdum. "Yaralanırsan seni mahvederim."

Bu defa da zile basılınca, beni kıyafet dolabına ittirip kapağı üstüme kapattı. Minicik bir ışık huzmesi dışında tamamen karanlıktı içerisi. Umutsuzca haykırıp yardım dileme ihtiyacımı baskılamak adına, ellerimi ağzıma bastırıp ışığa odaklanmayı denedim. Dar ve karanlık alanlar, annemden sonraki en rezil korkumdu.

Sikeyim, neden ruhumu sakatladın ki anne?

Soğuk terler döker, çocukluğumun hayaletleriyle boğuşurken Chifuyu'ya kaydırdım düşüncelerimi. Her gece sımsıkı sarılan, kâbuslar yüzünden onu da uyandırmama rağmen yüzümü nazik öpücükleriyle kaplayarak beni yatıştırmaya çalışan Chifuyu'ya.

Chifuyu, başıma gelen en kötü ve de en güzel şeydi...

Annem, fakir kesime özenmeme ya da asi tavırlar sergilememe asla izin vermezdi. Düşük notlar aldığımda ince bir çubukla döver, eve geç döndüğümde beni özel yapım bir tabuta kilitleyerek saatlerce aç ve susuz bırakırdı. Tüm bu saçmalıklarla uğraşırken de ağlar ve onu ağlattığım için suçluluk duygusuyla boğuşmamı sağlardı.

Kurallarına uyduğumda, sosyal statüme uygun davrandığımda da, melek kesilirdi ve kendimi onu affetmeye çalıştırken bulurdum. Sürekli, tüm bunları beni sevdiği için yaptığını sayıklar ve onu sevdiğimi söylerdim.

Bir noktadan sonra, insan kendi yalanına inanıyordu cidden de...

Işığın arttığının ayırdına vardım önce. Sonrasında da, omuzlarımdaki kavrayışı hissettim ve Chifuyu'nun erkeksi kokusunu solurken direncimi yitirerek çekildim hiçliğe. İyi bile dayanmıştım belki de, bilemiyordum.

Bilincimi kazanırken kuruyan dudaklarımı yalayıp gözlerimi ovaladım. Kulaklarımdaki batma hissi azalınca konuşma sesler duymuş ve hızlıca doğrulunca da yatağa devrilmiştim. Tanrım, amma da rezildim!

Komodindeki su dolu bardağı dikleyip burun kemerimi sıktım. Böyle bi' durumda bayılacak kadar aciz bir zavallı olduğum için kendimden tiksiniyordum. Chifuyu, günün birinde benden soğuyacak ve ezikliğime gülecekti. Sonuçta, güçlü biriydi o.

Dolan gözlerimi elimin tersiyle silip burnumu çektim. Güçlenmezsem, onu yitirirdim. Sağlık sorunlarına rağmen her daim dimdik durabilen biri, benim gibi bir yıkığa sonsuza dek katlanamazdı sonuçta.

"Keisuke!" Beni kollarının arasına çekip sımsıkı sarıldı. "Çok özür dilerim, sevgilim. Fobine rağmen seni oraya itmemeliydim." Omzumu öptü. "Çok üzgünüm, Keisuke."

Yoğun sigara ve ucuz bira kokusuna rağmen, yakınlığımıza minnettardım. "Fazla eziğim, değil mi?" Ruhsuzca güldüm. "Sikik bir kıyafet dolabında kalınca bayılan kaç adam vardır ki?"

Tanrım, kendimden nefret ediyorum...

Gerileyip yanaklarımı avuçladı ve kaşlarını çattı. "Fobiler, eziklik falan değildir. Bir daha asla kendini tanımlarken bu tarz iğrenç sözcükler kullanma." Burnumun ucunu kemirdi. "Asla."

Yeniden dolan gözlerimi kırpıştırıp başımı öne eğdim. "Neyse, olay neymiş sahi?"

Ellerini çekip omuzlarını düşürdü. "Büyük bir sorun var." Elimi kavradı. "Önce, biraz daha toparlanmanı öneririm."

Kendime acımaya ara verip kaşlarımı çattım. "Ne demeye çalışıyorsun? Hani, hiç kimse burada olduğumuzu bilmiyordu?"

Chifuyu, elini ensesine attı ve solgun dudaklarını birbirine bastırdı. "En iyisi, kendisiyle konuşman. Almamız gereken kararlar var."

Açıkçası, geçiçi evimizin salonunda Takemichi'yle karşılaşacağımı hiç düşünmezdim. Hele de, kolu askıda ve yüzü çürüklerle kaplıyken.

eh, bu kadar sakinlik yeterliydi bence
sonuçta, gizem hâlâ çözülmedi-










































bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin